Sosyal Medya

Makale

Güven bunalımı ve kullanılma duygusuna tepki

Sokaktaki sıradan, tanımadığımız ya da kendisinden her şey beklenen tiplerle olan bir ihtilafımıza duyduğumuz tepkilerle, kendisine çok güvendiğimiz bir kimseden gördüğümüz düşmanlık ve uygunsuzluğa verdiğimiz tepkinin farklı olması tabiîdir. Bu beriki, daha bir yaralayıcıdır.

***

Düşünelim ki, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, 800 yıl boyunca, gayrimüslim unsurlar arasında hiçbir kötülük düşünmeyen kesim olarak, kavm-i necîb / asil kavim olarak nitelenen Ermeniler adına hareket ettiklerini iddia eden bir takım silahlı mücadele ve terör gruplarının, baÅŸta Rusya ve Fransa olmak üzere bazı devletlerin tahrik, teÅŸvik ve tertibiyle bir ayrı devlet kurmak ideolojisiyle baÅŸlattıkları silahlı mücadele, baÅŸka kavimlere beslenmeyen bir sosyal tepkiyi de getirmiÅŸti.

***

Bunu bugün ülke içinde de görüyoruz..

Daha önceki yığınla isimlerden sonra son bir seneyi aÅŸkın zamandır da HDP (Halkların Demokratik Partisi) adıyla faaliyet gösteren bir siyasî organizasyonun, PKK isimli kanlı terör örgütünün kanun düzeni içindeki uzantısı olduÄŸu, bu partinin lider kadrosunun ap-açık beyanlarıyla da ortada olduÄŸu halde..

Bu siyasî partinin, özellikle, 2014 AÄŸustosu’nda yapılan CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinde keÅŸfettiÄŸi ve kitlelere sevgi mesajlarıyla hitap etmenin faydalı olacağı gibi bir yöntem bir sosyal kesim üzerinde bir sempati oluÅŸturmuÅŸtu.

7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde de denenen bu yöntemin az başarılı olduğu söylenemez..

Ama o seçimlerde elde ettikleri baÅŸarıdan hemen sonra, bu güçten yeni bir ayrışma dalgası oluÅŸturulabileceÄŸi rüyasına yatanlar, zihinlerde ‘Yoksa, oyuna mı getirildik?’ kanaatini de beslemiÅŸ oluyorlardı. Ve güvenin, itimadın sarsılması ve kullanılmışlık duygusu uyanmaya baÅŸlamıştı..

***

Hele de son iki yıldır, sırf, ‘Tayyîb ErdoÄŸan’a karşı olsunlar da kim ve nasıl olurlarsa olsunlar’ aymazlığıyla desteklenen iÅŸbu HDP çevrelerinin, kendilerine sempatiyle yaklaÅŸanları bile enayi yerine koymaya baÅŸlamalarının bir tepkisinin olması da tabiî idi..  

Nitekim, Hürriyet’ten Ahmet Hakan bu sert tepkiyi verenlerden birisi oldu. Hattâ o kadar ki, düne kadar yaldızladığı çevrelere, ‘Alçaksınız anladık, bari, ‘hem korkak, hem alçak’ olmayın..’ diyecek kadar..

Çünkü, o kesimi sempatik göstermekte epeyce emek harcamış ve bundan dolayı epeyce kendisine pek çok kızanlar, saldıranlar da olmuştu.

O bunlara karşı direnme gücünü yine de buldu kendisinde..

***

Ama 30 insanı terör saldırısında katleden bir cinayetkâr teröristin bir de yüceltilmesi karşısında artık o da kendisini tutamadı ve 25 Åžubat tarihli ve ‘Halkların demokratik canlı bombası’ baÅŸlıklı yazısında patlayıverdi. Şöyle diyordu A. Hakan, özetle: ‘IŞİD’in canlı bombası kendisini patlatınca...

“Aman da ne barbar örgüt, aman da ne cani bir çete” falan deyip duruyordunuz. (...)

AÄŸzınızı açarken “barış” diyeceksiniz, aÄŸzınızı kapatırken “demokrasi” diyeceksiniz.

Sonra da canlı bomba için açılan taziye çadırına gidip, “Aman da benim aslanım ne de güzel kendini patlatırmış böyle” diye pışpışlama yapacaksınız.

***

Madem canlı bomba olup kendini patlatmak, kutsanacak bir mücadele yöntemidir.

Ne diye bu yöntemi sadece birkaç garibana bırakıyorsunuz ki?

Parlamentoda ballı maaşlar alıp gel keyfim gel diyeceğinize...

Gidip kendinizi patlatsanıza... (...)

Alçaksınız anladık, bari “hem korkak, hem alçak” olmayın.

***

Evet, bu satırlar, duyulan güvenin yitirilmesinin ve  kullanılma duygusunun tepkisi olmalı..

Buna karşı, dünkü cici DemirtaÅŸ’ı kim tutabilir?

O da, “halkların demokratik canlı bombası,” “alçaklar, korkaklar” ÅŸeklindeki sözler kabul edebileceÄŸimiz sözler deÄŸildir’ dedi.

***

Bereket ki, bu duygu kırılması ve güven bunalımı, hangi etnisiteden, kan veya dil grubundan olursa olsun, Müslüman halk kesimleri içinde, bütün ÅŸeytanî çabalara raÄŸmen henüz de gerçekleÅŸmedi ve inÅŸallah gerçekleÅŸmeyecek de.

Çünkü, Müslüman halk kesimlerimizin temel hayat kıstasları inançlarından besleniyor. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.