Makale
Paravan örgütler ne işe yararlar?
"PYD”nin PKK'nın Suriye uzantısı olduÄŸunu herkes gibi Amerikalılar da çok iyi biliyorlar. Ankara'daki bombalı saldırıyı üstlenen 'TAK' adlı paravan örgütün de PKK'nın kontrolü dışında hareket ettiÄŸini kimse savunamaz. Yakın tarihimizde bu tür paravan örgütleri biz çok gördük. 1900'lerin baÅŸlarında Makedonya'daki hadiseleri günü gününe izleyen Ä°stanbullu gazeteciAram Andonyan'ın “Balkan Harbi Tarihi” baÅŸlıklı kitabından aktaracağım bilgiler mukayese için yararlı olacaktır. Bugün GüneydoÄŸuda olanlar, dün olanlardan pek farklı deÄŸil.
1900'lerin baÅŸlarında Bulgaristan ordusu içinde yuvalanan bir örgüt, Osmanlı sınırları içindeki Makedonya'ya girerek suikastler yapıyor, ÅŸehirlerde, köylerde paralel bir yapı kuruyordu. Örgütü kuran TeÄŸmen Boris Sarafof'tu. Makedonya'da reform konusunda Osmanlı ile Avrupa'nın büyük devletleri daha önce anlaÅŸmıştı. Avrupa desteÄŸine muhtaç olan Sofya Hükümeti'yse bu paravan örgütün eylemlerine karşıymış gibi yapıyordu. Hatta örgüt Sofya'yı zor durumda bırakmamak için bir süreliÄŸine pasifize oldu. Bu kez Makedonya'da bir “İç Örgüt” kurduruldu. Örgütün eylemleri Edirne ve Manastır vilayetlerini de içeriyordu. Kendi mahkemelerini kuran örgüt, halktan vergi topluyor, karşı çıkanları ise öldürüyordu.
Sarafof'un kontrol ettiÄŸi 'İç Örgüt' 1902'de genel bir ayaklanma baÅŸlattı. Sınırı geçen çeteler Osmanlı askerlerine saldırmaya baÅŸladılar. Çeteler kış bastırınca Bulgaristan'a dönüyorlar, bahar geldiÄŸindeyse tekrar sınırı geçerek terör estiriyorlardı. Avusturya, Rusya ve Fransa bu olayları Osmanlı Devleti'ne müdahale etmenin aracı olarak gördüler. Ä°ngiltere ise Rusya'nın dikkatini “Uzak DoÄŸu”dan geriye çevirmek ve böylece “Hindistan”a yönelik tehditleri uzaklaÅŸtırabileceÄŸini düşündüğü için Fransa'nın giriÅŸimlerini destekledi. Her üç devlet de tarafsızlık politikasını terk etmek suretiyle bir müdahale politikası izliyordu. Gerekçe olarak Makedonya'daki olayların “Türk-Bulgar savaşı”na dönüşebileceÄŸi tehlikesi gösteriliyordu.
Erken davranan Osmanlı Hükümeti kendi ıslahat programını devreye soktu. Avusturya'yı kendi tarafına çeken Osmanlı hükümeti Rusya'nın iÅŸe karışmasını zorlaÅŸtırdı. Bu giriÅŸime aracılık eden Almanya, karşılığında “BaÄŸdat Demiryolu imtiyazı”nı elde etti. Fransa ve Rusya boÅŸ durmadı. Önce Bulgar hükümetine tazyikte bulunarak 'İç Örgüt'ü kontrol altına aldırdılar. Güya çeteler silahsızlandırıldı, Osmanlı-Bulgar sınırlarında tedbirler artırıldı. Åžubat 1903'te Fransa ve Rusya yeni bir reform projesini dayattılar. Osmanlı Devleti, egemenlik hakkını kısıtlayan projeyi kabul etmek zorunda kaldıysa bile uygulanmasında zorluk çıkardı.
Bu kez reform programından rahatsızlık duyan Arnavutlar ayaÄŸa kalktı. Makedonya'daki Arnavutlar, Sırplar ve Bulgarlar birbiriyle çatışmaya baÅŸladılar. Osmanlı-Bulgar sınırlarında güvenlik kalmadı. Reform programının uygulanmasına nezaret etmek gerekçesiyle Fransızlar Serez'e, Avusturyalı subaylar Ãœsküp'e, Ä°talyanlar Manastır'a, Ruslar Selanik'e, Ä°ngilizler ise Drama'ya yerleÅŸtiler. Bu arada “Rus-Japon savaşı” patlak verdi. Dolayısıyla Rusya bütün dikkatini Uzak DoÄŸu'ya çevirdi. “Fas sorunu”ysa Ä°ngiltere ve Fransa'yı çok meÅŸgul etti.
Uluslararası bunalımlardan yararlanan Osmanlı Devleti, etnik çatışmaları derinleÅŸtirmekten baÅŸka bir iÅŸe yaramayan bu reform programını rafa kaldırdı. Ä°kinci MeÅŸrutiyet'in getirdiÄŸi 'hürriyet' havası bir süre etnik terör eylemlerini durdurduysa da ardından gelen “Balkan SavaÅŸları”yla durum daha da vehamet kazandı. Sonrasıysa, “Birinci Dünya Savaşı”dır.
Henüz yorum yapılmamış.