Sosyal Medya

Makale

ABD güvenilir bir ortak mı?

Arap Baharı -kim ne derse desin- silahsız devrim yapmak üzere sokağa dökülen bazı İslam ülkeleri halklarının, sömürücülerle işbirliği yapmış bulunan diktatörlere karşı meşru bir başkaldırma ve hak arama hareketi idi. Zaman ayarı, dünya güçleri ve dengelerinin iyi hesap edilip edilmediği gibi tenkitler, hareket başarısız olduktan sonra dışarıdan gazel okuyanların nağmeleridir. Bu gibi hareketlerde hesap hataları olabilir; ama başarılı olursa herkes alkışlar ve övgüler yağdırırlar, başarısız olursa hikmet-füruşların, çok bilenlerin sayısı artar.

Hareket niçin başarısız oldu?

Bazılarına göre hareket Batı'nın, daha iyisini engellemek için kurguladığı bir şeydi, engelleme amacına ulaşan Batı, hareketi de başarısız kılarak sonlandırdı.

Benim daha muhtemel gördüğüm ise şudur:

Hareket, bunu gerektiren şartlar oluştuğu ve tahammül gücü sona erdiği için başladı, Tunus'ta, Libya'da, Mısır'da, Yemen'de tamamen veya kısmen başarılı da oldu, en azından işbirlikçi, zalim diktatörleri devirdi. Tunus'ta ve Mısır'da farklı yöntemlerle de olsa demokrasiye doğru önemli adımlar atıldı.

Peki kim, niçin engelledi?

Engelleme ve geriye döndürme eyleminde Batı ile İslam ülkelerinin mutlakıyet rejimlerinin patronları (krallar vs.) işbirliği yaptılar. Mesela BAE'nin, Tunus'taki yönetimi değiştirmek ve mutlakıyeti tesis etmek için harekete geçtiği medyaya bile yansıdı. Başta ABD ve Rusya olmak üzere Batı da tercihini, seküler veya İslâmî demokrasiden yana değil, askeri darbeler ve totaliter rejimlerden yana kullandılar.

Bu işbirliği niçin?

Çünkü totaliter rejimlerin patronları (krallar vb.) bu ülkelerin servetini kendi lehlerine kullanıyor, har vurup harman savuruyor, itiraz edenin dilini koparıyorlardı. Batı da onlarla daha rahat ve kolay işbirliği yapabiliyor, bu ülkeleri sömürme, stratejik emellerine ulaşma bakımından bunları daha kolay lokma olarak görüyorlardı.

Eğer Arap Baharı başarılı olsaydı, halklar kendi geleceklerini kendileri tayin etselerdi, yöneticilerini seçip denetleme imkanına kavuşsalardı ne diktatörler ne de onlarla işbirliği yapan sömürücülerin işleri kolay olmayacak, hatta giderek dünya düzeninde yeni bir seçenek, daha adil ve insani yeni bir düzen yeşerecekti.

Bahar hareketinin en önemli iki unsuru Mısır ve Suriye idi. Eğer bu iki ülkede hareket tutunsaydı önünü kimse alamayacaktı. İşte bu yüzden Doğusu ve Batısıyla çıkarcı zalimler bu iki ülkeye yüklendiler. Mısır'ı askeri bir darbe ile kolayca engellediler. Burada İhvan'ın basiretli ve barışçı hareketi daha fazla kan dökülmesini de şimdilik engellemiş oldu.

Suriye'ye gelince burada hareketi engellemek, sömürücüler ve “her çeÅŸit Ä°slam düşmanları” için ölüm kalım meselesi idi. ABD iki arada bir derede kaldı veya öyle göründü, belki baÅŸta ılımlı Ä°slâmî muhalefeti desteklemeye meyletti, ama sonra aslî tabiatına dönerek bundan vazgeçti, PYD gibi baÅŸka partnerler ararken Rusya tereddüt ve boÅŸluktan istifade ederek alana hakim oluverdi. Bu oldubitti karşısında pastadan pay alabilmek için Rusya ile de anlaÅŸtığı ortaya çıkıyor.

Ä°ÅŸte size bu tespitimim haberi:

“Suriye Ulusal Koalisyonu BaÅŸkanı Halid Hoca, CNN'e açıklamasında “Kerry hiçbir vaatte bulunmadı. Hiçbir öneri de getirmedi. Ä°ran ve Rusya'nınkine benzer mesajlar verdi. Yani bir ulusal hükümet kurulması, BeÅŸar Esed'in iktidarda kalmasına izin verilmesi ve yeniden seçimlerde aday olması” diye konuÅŸtu. Suriyeli muhaliflere göre, Kerry tarafların barış görüşmelerine katılmamaları ya da görüşmeleri sabote etmesi halinde, 'dostlarını kaybedecekleri' uyarısında bulunarak ABD'nin kendilerinden desteÄŸini çekebileceÄŸi imasında bulundu.”

Bu iki iri devletin, 3. Cenevre toplantısına PYD'nin de davet edilmesi için nasıl işbirliği içinde çabaladıklarını da ikinci bir delil olarak düşünebiliriz.

“Domuzdan post, gavurdan dost olmaz” demiÅŸtim, unutmayalım!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.