Sosyal Medya

Makale

Vah benim üniversitelerim

1100 akademisyen (!) imzalamış. Hem devlet üniversitelerinde hem özel üniversitelerde çalışıyorlarmış. Farklı branÅŸlarda. Kimi temel bilimlerde ders veriyor kimi sosyal bilimlerde. 

Çocuklarımızı onlara emanet ediyoruz.

Ne demişler bakın:

“Devletin baÅŸta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleÅŸtirdiÄŸi katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi gerekiyor.”

Bu ifadeler bugüne kadar PKK bildirilerinde yer aldı mı bilmiyorum. En fanatik Türkiye düşmanları benzeri bir bildiriye imza attı mı, bilmiyorum.

“Kürt halkına ve tüm bölge halklarına karşı katliam ve bilinçli sürgün yürütüyormuÅŸ devlet!”

İnsaf falan demeyeceğim. Yuh artık!

Bunlar bilim adamı olacaklar!

Bunlara kim çocuğunu okusun, adam olsun diye teslim eder Allah aşkına!

Bu dil üniversite amfilerinde de konuşuluyorsa yazık bu memleketin çocuklarına.

Ne düşünüyorsunuz, nasıl bir akademik tırmanış var bu ülkenin üniversitelerinde, Kandil’in kanlı dili resmen kürsülere taşınıyor da haberimiz yok.

Madem terör konusunda bir duyarlılığınız vardı, madem ÅŸiddete karşı idiniz, madem sürgünlere tepki gösteriyordunuz, KCK, YDG-H, Kandil bilmem ne... DoÄŸu - GüneydoÄŸu’da terör estirerek halkı canından bezdirip göçe zorlarken neredeydiniz?

Bu soru bile abes yukarıdaki cümleyi kurabilenlere.

Çünkü o dil, Türkiye düşmanı bir dil.

Dağın akademik dili böyle oluyormuş demek ki.

1100 akademisyen öyle mi?

Bunlar akademisyen ise bütün memleket insanı şimendifer sayılsın!

Bu akademisyenler Türkiye üniversitelerinde mi yetişti, yoksa bir grubu dağa çıkan kadroların uzantıları olarak üniversitelere mi yerleştirildi?

Ãœniversite ilgilensin memlekette olan bitenle, evet, “Kürt sorunu”na çözüm de önersin, ülkenin bir bölgesinde yaÅŸanan drama dair deÄŸerlendirmelerde de bulunsun ama bu bildiri bunların hiçbiri deÄŸil ki. Bu, resmen Türkiye’ye karşı kinin, öfkenin kusulduÄŸu bir metin.

DoÄŸu - GüneydoÄŸu’da yaÅŸanan, mesela spesifik bir devlet hatasına tepki de deÄŸil bu, kategorik bir katliam suçlaması.

Ãœstelik, sadece “Kürt halkı”na karşı da deÄŸil, “tüm bölge halklarına karşı bir katliam”dan söz ediliyor. Ne bu? Bu bölgede Türkiye’ye karşı öfke duyan tüm odakların öfke dili. Ve bizim üniversitelerimizde.

Hayret!

Bugün-yarın bakacağız, bakalım bu bildiride imzası olanlardan kaçı “Ben yoktum, haberim olmadan adım konmuÅŸ” vaveylasını koparacak?

Zaten oldum olası, bir akademisyenin “bildiri” yayınlaması da  acayip - garayip bir iÅŸ olmuÅŸtur.

Kürsü iÅŸgal edeceÄŸine çık sokaÄŸa kardeÅŸim, yumruk sık, küfret. BoÅŸalma ihtiyacın varsa böyle boÅŸal. Niye kusuyorsun kürsünün karşısına oturmuÅŸ olan ülke gençlerinin zihnine ki! Niye “akademi”nin adını çamura buluyorsun ki?

Bildirinin sonunda demiÅŸler ki:

“Devletin vatandaÅŸlarına uyguladığı ÅŸiddete hemen ÅŸimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araÅŸtırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceÄŸimizi taahhüt ediyoruz.”

“Devletin vatandaÅŸlarına uyguladığı ÅŸiddet..” diye baÅŸlamış cümle. Acaba “kaç vatandaÅŸ” katılır bu sözümona “akademisyen” kanaatine?

Vah benim üniversitelerim, evet!

Vah benim memleket çocuklarım.

Şu bildiriye bakıyorum da, sözümona şiddete, katliama karşı çıkıyorlar ama bildirinin ruhu şiddet ve nefret kokuyor.

Bugün - yarın tanıyacağız bu akademisyenler(!)i. Bazıları tanıdık, evet. Onların cibilliyetlerinin bile bu skandala imza atacak kadar çamura batmışlığını tahmin etmek mümkün değildi.

Vah benim üniversitelerim!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.