Sosyal Medya

Makale

Sivil kitlelerin korunmasına azâmî dikkatle...

GüneydoÄŸu ÅŸehirlerinde, 7 Haziran seçimleri ve özellikle 22 Temmuz’da gerçekleÅŸtirilen ve 30 küsur kiÅŸinin öldüğü Suruç Patlaması’nın hemen ardından; PKK’nın, ‘ateÅŸ-kes’ durumunun sona erdiÄŸini açıklayıp silahlı mücadele Ã§aÄŸrısı yapması ve halkın da ÅŸehirlerde, hendekler, tüneller kazıp, sivil direnme mücadelesine katılmasını istemesinden sonra.. Aylardan beri acı bir silahlı kalkışma hali yaÅŸanıyor.

KeÅŸke bu noktaya gelinmeseydi, elbette.. Henüz, 9 ay önce, Nisan ortasında  gidip gezdiÄŸim o yörelerde, gecenin saat 01.30’unda Diyarbekir’den çıkıp Batman’a giderken, kardeÅŸler, ‘Birkaç yıl öncesinde tasavvur bile edemiyeceÄŸimiz bir huzur içinde, bu yollardan gecenin bu saatinde gidebiliyoruz.’ demiÅŸlerdi. Åžimdi yeniden, eski huzursuzluklar döndü.

Ama, hamdolsun ki, sadece ülkenin genelinde deÄŸil, hattâ o bölgede bile, sivil halk kitleleri, bir korku içinde deÄŸiller.. Çünkü, sadece silahlı unsurlara yönelik operasyonlar sürdürüldüğünden herkes emîn. 

***

Ve, baÅŸka zamanlarda hemen baÅŸvurulan sıkıyönetime sarılmaksızın; hattâ ÅŸehirlerin, genelde sadece belirli mahalleleri çevrilip; oralarda da, halkın zarar görmemesi için sokaÄŸa çıkma yasağıyla, sadece güvenlik güçlerine karşı silah kullanan unsurların etkisiz hale getirilmesine ağırlık veriliyor.

***

Bu noktaya nasıl gelindiğini bir daha hatırlayalım.

Çözüm Süreci’nin bir merhalesini teÅŸkil eden Dolmabahçe Görüşmeleri  sonunda, ortaklaÅŸa bir ‘Mutabakat’ metni ilân edilmesiyle baÅŸlamıştı yanlışlıklar. Çünkü, devletlerin, kendi vatandaÅŸlarıyla, kanunlardan ayrı bir mutabakat anlaÅŸması yapıyor durumuna düşmesi, bir güçlülük deÄŸil, bir zaafiyet ilâmı sayılır, dünyada. 

Osmanlı’nın Balkanlar’daki karışıklıkları önlemek için, o coÄŸrafyadaki vatandaÅŸlarından âyân ve  beylerle 1808’de ‘Sened-i Ä°ttifak’ denilen bir mutabakat anlaÅŸması yapması, dış dünyaya bir güç gösterisi olarak gösterilmiÅŸ ve amma, bu, içerdeki deriiin zaafiyet olarak algılanmıştı.

***

Bu yüzden, CumhurbaÅŸkanı da, o müzakere sürecinin her merhalesinden haberdar olan birisi olarak, ortak bir mutabakat metni açıklanması yerine, tarafların kendi kararlarını ayrı ayrı açıklamalarını istemiÅŸti. Çünkü, bir tarafta, 310’luk bir iktidar partisi karşısında, silahlı bir örgütün emrindeki 28-30  m.vekillik bir küçük partiyle denk güçler imiÅŸ gibi bir görüntü verilmemeliydi. Nitekim, bu noktada, bir psikolojik zaaf sergilendiÄŸini farkeden en üst makam da, ilân edilen metni geçersiz saydı.

Ama, bu durumu, bazı etkili siyasetçiler anlamadılar ve ‘CumhurbaÅŸkanına saygısızlık olmasın, ama yetki ve sorumluluk hükûmettedir..’ diyerek bir yetki çatışması tablosu sergilediler ve bu da, karşı tarafı daha bir cür’etli hale getirdi. 

Kandil’daki savaÅŸ baronları da bu durumu deÄŸerlendirdiler ve hele bir de 7 Haziran seçimlerinde beklentilerinin üstünde bir güç vehmine kapılınca..  ‘Suruç Patlaması’ bahane edilerek, ‘ateÅŸ-kes’in sona erdiÄŸini açıkladılar ve silahlı kalkışmayı, bütün ÅŸiddetiyle yeniden baÅŸlattılar ve hâlâ da sürdürmeye çalışıyorlar.

***

7 Haziran seçimlerinin sonucunda birinci parti içinde bile, kimlerin koalisyondan meded umdukları ve kimin de bunu önlediÄŸi ve halkın iradesinin tereddütlerden arınmış olarak daha net çıkması açısından bir fırsat daha tanınmasını istediÄŸi biliniyor.

Ama, o 5-6 aylık hükûmetsiz dönemde bile, ülkenin büyük sarsıntılar geçirmeksizin, dirayetle kim tarafından nasıl yöneltildiÄŸini gören halk kitleleri, 1 Kasım’daki yüzde 50’lik büyük rakamla, o kesin kararlılığa destek verdi.

***

Åžimdi, sıkıyönetim ilân edilmeden, çok daha etkili bir mücadele veriliyor. Çünkü, sıkıyönetim, aynı zamanda, bütün kitleleri sıkboÄŸaz etme ameliyesidir de.. Bu günkü siyaset, hem o iltihablı bölgedeki, hem de ülke çapındaki sosyal kesimlere bir husûmet duygusu vermeden sürdürülürse, ülkenin geleceÄŸi için daha saÄŸlıklı sonuçlar verecektir, inÅŸaallah.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.