Sosyal Medya

Makale

Murat Öğretmenin Çözüm Önerisi

Yıllar önce bir dost sayesinde idealist bir öğretmenle tanıştım. Ardından okul, oturduğum semte uzak olmasına rağmen oğlumu Murat öğretmenin sınıfına kaydettirdim. Şimdi oğlumun sınıfında yapılan en dikkat çeken uygulamayı size aktarıp birlikte düşünelim isterim.

Sınıfta çocuklar arasında kavgaya neden olan en önemli olay birbirlerinden istediklerini vermemeleriymiş. Murat öğretmen bu sorunu ilginç bir yöntemle çözmüş. “Çocuklar arkadaşınız bir şey istendiği zaman vermeyebilirsiniz. Ama niye vermediğinizi söylemek zorundasınız.”

Kokulu silgimi sana vermek istemiyorum çünkü…

Kalemtıraşımı seninle paylaşmayacağım zira…

Çocuklar bu metot sayesinde paylaşmak istemedikleri şeyleri vermiyorlar ve nedenini de söylüyorlarmış. Ama günler geçtikçe neden vermediğini söylemek, vermekten daha zor gelmeye başlayınca herkes paylaşıp rahat etmiş.

Kur’an’da kendisine verilen hazinelerin anahtarlarını bile taşıtmak için adamlar tutmak zorunda kalan Karun’a (7/77) varlığını ihtiyaç sahipleriyle niye paylaşmadığı sorulunca;

“ ‘Bu (servet) bendeki bilgi sayesinde bana verildi!’ diye karşılık verdi(Kasas / 78)

Mekke müşriklerini Resulullah (sav) sadaka ve yardım için teşvik ettiğinde derlermiş ki;   

“Kendilerine, ‘Allah'ın size verdiği rızktan başkaları için harcayın!’ denildiğinde, hakikati inkâra şartlanmış olanlar, inananlara, ‘Rabb(iniz) dileseydi (kendisinin) doyuracağı kimseleri biz mi doyuralım?’ derler.” (Yasin / 47)

 Yani Mekkeli müşrikler ihtiyaç sahipleriyle paylaşmayıp “Allah versin” derlermiş…

 Bir an düşünelim, Murat öğretmenin yukarıda önerdiği metot milli eğitim müfredatında yer alıp buna göre eğitilmiş olsaydık neler değişirdi? Mesela ihtiyaç sahipleri, inançlı insanlardan kendilerinin zor durumda olduklarını gördükleri hâlde niye sahip olduklarını kendileriyle paylaşmaya yanaşmadıklarını sorsalar ne cevap alırlardı?

- Ben % 2,5 zekâtımı verdim malımın % 97,5’u dokunulmazdır…

- Henüz yeni aldığım(!) 190 m2’lik dairemin kredi taksitlerini bitiremedim de…

- Büyüme hedeflerine göre yaptığım yatırım nedeniyle uzun süre veremeyeceğim…

- Çocuklarımın özel okul taksitlerinin belimi büktüğünden haberdar mısın?

- Hanıma aldığım arabayı bu ay yetkili servise vermemiz bütçemi altüst etti…

- Bu yıl zekâtımı, yanımda asgari ücretle çalıştırdığım(!) kimselere verdim…

- İşlerin kesatlığı nedeniyle bazı masraf kalemlerinde tasarrufa gitmek zorunda kaldık…

- Cemaat liderimin beni yönlendirdiklerinin dışındakilere yardım yapamam…

- Böyle isteyip duracağına sende iş bulup çalışsana bak işsizlik oranları düşmüş…

- Sen de amma yaptın ha… Ben zengin değilim ki maaşım sadece 3000 lira…

- Parayı o kadar zor şartlarda kazandım ki vermek gerçekten zor geliyor…

- Bu maddi imkanlara kavuşmak için kaç sene dirsek çürüttüm biliyor musun?

- Senin fakir olman “takdiri ilahi” (hâşâ)… Sabret cennette her şeye kavuşacaksın…

 Demek ki Murat öğretmenin bu metodu bugün ortalama 60 yıl olan insan ömrüne göre uygulanabilir değilmiş. Günümüzün iktidarla semirmiş ve bu yüzden Yahudileşme temayülünde olanların istediği gibi 1000 sene ömür takdir edilseydi (2/96) neden vermediklerinin açıklamaktan bıkıp belki de paylaşıp kardeş olmayı seçebilirlerdi.

 Böyle düşününce bu gezegende kalış süremizin gerçekten de kısa olmasına hayıflandım doğrusu… Zira tam paylaşmayı öğreneceğimiz çağda ölüp gidiyoruz azizim…

“Siz ey iman iddiasında olanlar! Alışverişin, dostluğun ve şefaatin geçerli olmayacağı bir gün gelmeden önce size rızk olarak bağışladığımız şeylerden (bizim yolumuzda) harcayın. Ve bilin ki hakikati inkâr edenler zalimlerin ta kendileridir.” (Bakara / 254)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.