Sosyal Medya

Makale

İnsanlığı reddedenler ve biz

Paris’te yaÅŸanan organize terör saldırısını basitçe tepkisel bir eylem olarak tanımlamak mümkün gözükmüyor. Åžehrin yedi yerinde neredeyse aynı anda silahlı kiÅŸilerce yapılan söz konusu saldırının gerektirdiÄŸi toplam insan gücünü, arka plan lojistik desteÄŸini, planlamasını düÅŸünürsek ve bunun son noktaya kadar yakalanmadan, iz bırakmadan kotarıldığını hesaba katarsak, karşımızda epeyce deneyimli ve toplumun içine uzanan bir örgütlenme olduÄŸunu anlayabiliriz. Teröristlerin bazılarının yüzlerinin açık olması bunun bir savaÅŸ ilanı olarak okunmasının istendiÄŸini düÅŸündürtüyor. Sanki amaç kimliÄŸi bilinmeyen bir özneden korku duyulması deÄŸil de, öznesi belli bir düÅŸmana sahip olunduÄŸunun hatırlatılması.

Kullanılan kiÅŸilerin IŞİD baÄŸlantılı olması kimseyi ÅŸaşırtmaz. Sonuçta kategorik Batı düÅŸmanlığından beslenen, kendi maÄŸduriyet ve ezilmiÅŸliklerinden hareketle ‘Batılıya’ yabancılaşıp düÅŸmanlaÅŸan bir öfkeli kitleden söz ediyoruz. Mücadele yöntemi olarak öldürmeyi kendi anlam dünyasında meÅŸrulaÅŸtırmış, bunu bir övünç ve baÄŸlılık niÅŸanesi haline getirmiÅŸ bir kitle… Paris’te sokaÄŸa sürülen katillerin bir bölümünün IŞİD merkezinden gelerek operasyonu yönetmiÅŸ olmaları akla yakın. Ancak organizasyonda kullanılmış olması muhtemel insan sayısı ve onların gizlilik ihtiyacı, arka planı ile birlikte teröristlerin belki de çoÄŸunluÄŸunun doÄŸrudan Avrupa, muhtemelen Fransa kaynaklı olma ihtimalini çok yükseltiyor.
DiÄŸer taraftan böyle bir organizasyon için kentin içine nüfuz etmiÅŸ olan aÄŸlardan yararlanmak mümkün olsa da, ne onların ne de operasyonun fiziksel zeminine stratejik anlamda hâkim olmayan IŞİD’çilerin bu cinayet furyasını kendi baÅŸlarına yapmaları pek gerçekçi gözükmüyor. Böyle bir eylemin ancak daha önce benzer ‘iÅŸlerde’ deneyimli olan, koordinasyon yeteneÄŸi yüksek ve kanıtlanmış bir odak tarafından yürütülmesi beklenir. Tersten bakarsak, amacı Paris’te böylesi bir terör eylemi yapmak olan birilerinin istedikleri sonucu garantilemek üzere, söz konusu koordinasyonu becerecek bir odaktan yardım almaması da pek gerçekçi olmaz. 
Dolayısıyla ilk etapta failin IŞİD olması ne denli akla yakınsa, arkadaki ‘aklın’ da IŞİD’i aÅŸması ihtimalini akılda tutmakta yarar var. Paris’in hedef alınması, olayın tam da Hollande’ın G-20 toplantısına gelmeden önceki gün yapılması, Fransa’nın Suriye politikasına karşı bir uyarı olma ihtimalini artırıyor. Bu da arkadaki ‘akıl’ hakkında daha farklı bir öngörü yapmamızı teÅŸvik ediyor. Anlaşılan o ki, Suriye’deki gerilim dolaylı nezaket ve diplomatik yoklama dönemini geçmiÅŸ durumda. Açık güç mücadelesinin gölgesinde, herkesin feda edebileceklerini masaya koymak zorunda kalacağı ve daha çok fedakârlığa razı olanın kazanacağı bir savaÅŸ bu. 
Bu noktada bir taraftan yas yaÅŸarken, insanlık kaygısı taşıyanların ciddi biçimde kendi tutumlarını ele almaları gerekiyor. Küresel dünyanın herkese ve özellikle tuzu kuru olanlara daha önce olmayan sorumluluklar yüklediÄŸinin idrak edilmesi lazım. Batılılar bugünün dünyasında etraflarına sınırlar koyarak kendilerini koruyabileceklerini ve OrtadoÄŸu için kendilerine en az maliyeti yükleyecek ‘çözümleri’ önermeyi siyaset sandılar. ÇözümsüzlüÄŸün sonuçlarını da, göçmen meselesinde gördüÄŸümüz üzere, baÅŸka coÄŸrafyalara yıkmaya kalktılar. 
Ama küresel ortamda baÅŸkalarının ölümüne duyarsız kaldığınızda, ölüm gelip sizi buluyor… Ve üstelik kasten daha duyarlı olanı da seçebiliyor. Bugün taziye günleri… Ancak Batı’nın bir bütün olarak sorumluluk almaya davet edilmesinin de tam zamanı. Çünkü onlar sahip çıkmazsa geriye yaÅŸanabilir bir insanlık kalmayabilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.