Sosyal Medya

Makale

Ya bu ilkelliğe ya da ondan kurtulmaya mahkûmuz!

10 Kasım günü sergilenen acaib ilkellikler karşısında, belli bir mutlu-putlu azlık dışında utanç duymayanlarımız var mı dersiniz? 

TV sunucusu bir hanım bile, kendisinden beklenmeyen bir tepki vererek, ‘En iyi yaptığımız ÅŸey, hem de anlamadan, sorgulamadan fetiÅŸleÅŸtirmek /putlaÅŸtırmak..’ diye yakınmış, sonunda..

Hele bir gazetenin birinci sahifesinde, ‘Hâlâ seni arıyoruz.. Hâlâ sana yanıyoruz.. 

Ve çökmüÅŸüz dizüstü, Atatürk’üm, / Senden yardım diliyoruz..’ gibi  ilkellikler sergilendi..

BaÅŸbakan DavudoÄŸlu’nun o gün yaptığı konuÅŸma ise onu tanıyanlardan nicelerinin ÅŸaşırdığı bir muhtevada idi..

Kimileri, Ä°stanbul’da, denize saygı dalışları yaptılar, denizden M. Kemal’in yaÄŸlı boya fotoÄŸrafını gözyaÅŸları arasından çıkardılar.

Kimisi, ona benzeyen M. Kemal’e benzeyen bir kiÅŸiyi onun rolünde dolaÅŸtırdılar.

***

Uzaktan ya da asırlarca sonra bu toplumun geleceÄŸe kalan belgelerine bakanlar, ‘Bu toplumun tanrısı, bu imiÅŸ..’ diyeceklerdir herhalde.

Çünkü görüntü, sanki, bütün bir toplum, bir ismin ve resmin arkasından gidiyor..

90 yıldır da, tek kişi var, hep..

GeçmiÅŸte hiç deÄŸilse, ‘Kral öldü, yaÅŸasın kral!.’ mantığınca yeni iktidar sahipleri karşısında baÅŸeÄŸilirdi.

Bizim toplumumuzda o bile yok..

Gerçi, haksızlık etmeyelim.. M. Kemal’in ölümünden sonra, Genelkurmay BaÅŸkanı MareÅŸal Fevzi Çakmak’ın dayatmasıyla, -M. Kemal tarafından 1937’de azledildiÄŸi ve gözden düÅŸtüÄŸü için gözlerden uzak yaÅŸayan- Ä°smet Ä°nönü, hiç beklenmeyen ÅŸekilde ‘reis-i cumhûr’ seçtirilmiÅŸti ve o da, gaayet tabiî bir tavır sergileyip, kendi dönemini baÅŸlatmıştı.

Bütün devlet dairelerinden, paralardan-pullardan M. Kemal’in fotoÄŸrafları kaldırılmış, Ä°nönü’nün fotoÄŸrafları konulmuÅŸtu.

***

Hattâ o kadar ki, M. Kemal’in defninden bir hafta sonra, Yakub Kadri  (KaraosmanoÄŸlu), Bern BüyükelçiliÄŸi’ne dönmek üzere, yurt dışına çıkmadan önce, arkadaşı Maarif Vekili (EÄŸitim Bakanı) Hasan Âli’yi ziyaret eder ve M. Kemal’le ilgili hâtıratını da içeren yeni kitabının basılması için izin alınmak üzere, Maarif Vekaleti’ne verdiÄŸini de söyler.. Hasan Âli, ‘Gereken deÄŸiÅŸiklikleri yaptın, deÄŸil mi?’ der..

Yakub Kadri, ‘Nasıl yani?’ deyince, Hasan Âli de, ‘Devr-i Kemal bitti, Devri- Ä°smet baÅŸladı.. Anlamıyor musun?’ karşılığını verir..

O durumu, Yakub Kadri, ‘O zaman, başımdan aÅŸağı kaynar su döküldüÄŸünü zannettim..’ diye anlatmıştır.

Ä°smet Ä°nönü de, gerçekten, yeni ‘tek adam’ın kendisini olduÄŸunu derhal göstermiÅŸ ve M. Kemal de, diÄŸer geçmiÅŸ liderler gibi kitaplarda kalmıştı.

Ama, 1950’de iktidara gelen Celâl Bayar ve Adnan Menderes, Ä°smet Ä°nönü’yü kendi ÅŸahsiyetleriyle dengeleyemeyeceklerini düÅŸününce, M. Kemal’i tekrar‘tek adam’ derecesine yükselttiler, ona sığındılar. Bu sığınma hali, mecburen hâlâ da sürüyor.. Çünkü, modern devlet anlayışında yeri olmayan bir,5816 sayılı koruma kanunu çıkararak, M. Kemal’i korumak adına, kendi fetiÅŸlerini korumaya aldılar, bir resmî ideloji ikonu oluÅŸturdular.

***

O zamandan beri, denilebilir ki, üç tip Atatürkçü ortaya çıktı..

Atatürkçü olanlar, Atatükçü geçinenler ve Atatürk’ten geçinenler..

Herhalde yüksek rütbeli askerlerden çoÄŸu ve siyasetçilerden de pek azı, gerçekten Atatürkçü’dürDiÄŸerleri, Atatürkçü geçinen ve Atatürk’ten geçinenlerdir..

Siyasetçilerden ‘gerçek Atatürkçü’ olanların en gerçekçisi herhalde Celâl Bayar idi. 

***

Rahmetli Abdulmelik Fırat aÄŸabey anlatmıştı.

Celal Bayar’ı ölümünden bir kaç ay önce ziyarete gider ve o, 104 yaşında, devamlı Atatürk’ten söz eder.

Abdulmelik aÄŸabey de, -tasavufdaki ‘fenâ-fillah (Allah’da yok olmak) mertebesinden kinaye olarak-, ‘Beyefendisiz ‘Fenâ-fi-l’Atatürk’olmuÅŸsunuz..’  der.

Celal Bayar da, yanındakilere sorar: ‘Ä°ltifat mı ediyor, intikad (eleÅŸtiri) mı?’

***

Bu ilkellikten kurtulmaya sadece mecbur deÄŸil, mahkûmuz. Aksi halde, bu ‘fetiÅŸ’leÅŸtirici, ‘ikon’laÅŸtırı resmî ideoloji dayatması, bütün geleceÄŸimizi de zehirleyecektir.

Alıntı - Star

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.