Sosyal Medya

Makale

Tepkiselliğin batağında

AK Parti'nin yüzde 49.5 ile yeni bir seçim rekoru kırması muhaliflerini zora soktu. Karmaşık duygulara ve tepkilere sürükledi.
7 Haziran'dan itibaren iniÅŸe geçtiÄŸi düÅŸünülen bu parti yine tek başına iktidardaydı. Hatta AK Parti bir on yıl daha Türkiye'yi yönetebilme gücünü seçmenden almıştı. Hem de kriz içindeki siyasal sistemi yeniden yapılandırabilme potansiyeli taşıyan bir Meclis ağırlığıyla.
Bu "dayanılamaz" gerçekliÄŸe en aşırı tepkiler muhalif elit kesimlerden geldi. Bu tepkiler baÅŸlıca üç ÅŸekilde toparlanabilir. Ä°lki, "bu ülkede artık yaÅŸayamam" yaklaşımı. Derin bir hayal kırıklığının yansıması olan bu yaklaşımın ilk kızgınlık geçtikten sonra kalıcı olması beklenemez. Her türlü eleÅŸtiriye raÄŸmen, son on yılda Türkiye yatırımlar, zenginleÅŸme, fırsatlar ve çoÄŸullaÅŸma anlamında bir üst lige geçti. Sosyo-ekonomik deÄŸiÅŸim ve gelir artışı anlamında muhalif de olsa seküler kesimlerin söz konusu yükseliÅŸten en fazla istifade edenler arasında olduÄŸunu biliyoruz. 

***


Seçim sonuçlarına duyulan ikinci tepki siyasetten, kutuplaÅŸmadan yorularak gündelik hayata sığınmak ÅŸeklinde. "Madem AK Parti gitmiyor bari hayatı ıskalamayalım" cümlesiyle ifade edilen bu tutum "terk etme söylemini" de kolaylıkla içine dahil edecek bir pratikliÄŸe sahip. Müzikten modaya, seyahatten para kazanmaya kadar birçok fırsat alanının farkında olan bir yaklaşım aynı zamanda. Ancak bu pragmatik ve konforlu yaklaşımın üçüncü tarz tepki koyan elitlerce rahat bırakılması mümkün deÄŸil.
Dolayısıyla üçüncü muhalif elit tepki de "enseyi karartmak yok, mücadeleye devam" formunda. Mahalle baskısının en yoÄŸun olduÄŸu seküler kesimlerde siyasetten uzaklaÅŸan ve gündelik hayata sığınanlar mücadeleye geri çaÄŸrılacaktır. Hem de daha sert ve duygusal bir tonla.
Muhalefet partileri AK Parti karşısında çaresiz kaldığına göre ne yapmak lazım? Mücadeleci tepkinin önündeki kritik soru bu... Uluslararası mahfilleri "otoriterlik," "basın özgürlüÄŸünün kaybolması" gibi söylemlerle hareketlendirmede hayli yol alındı. Ancak yine de yeterli deÄŸil. Ä°çeride sınıfsal bir hareketlenme lazım. Toplumsal bir fırtınanın koparılması gerekli. 

***


"AK Parti iktidarı karşısında ne yapılmalı" sorusuna verilen en dikkat çekici cevaplardan birini Korkut Boratav vermiÅŸ. Boratav'a göre AK Parti, ekonomik krizle alaÅŸağı edilemez. Ä°htiyaç duyulan, "Gezi tarzı mücadele." Politik-ekonomi alanının önde gelenlerinden olan Boratav, "aydınlık fikirli, ilerici-solcu" güçlere AK Parti hegemonyasını "sarsmanın" yolunu gösteriyor: Gençlerin, kadınların ve öÄŸrencilerin örgütlenmesi ile yaygınlaÅŸacak bir bilinçlenme.
Yani yapılması gereken, kaybedecek bir ÅŸeyi olmayan eÄŸitimli iÅŸsizleri örgütlemek. Böylece, getirdiÄŸi sosyo-ekonomik dönüÅŸümü kontrol etmekte zorlanan AK Parti en zayıf yerinden vurulmuÅŸ olacak. 

***


Bu öneri, seçmenin tercihini irrasyonel bularak ümitsizliÄŸe düÅŸen muhaliflere toparlanma perspektifi sunma iddiasında. "Korku" ya da "savaÅŸ politikaları" açıklamaları ile gidilecek yol yok diyerek asıl odaklanılması gerekene iÅŸaret ediyor. Ancak bu öneri de neticede pozitif deÄŸil negatif olandan hareket ediyor. En büyük zaafı iktidar alternatifi oluÅŸturmaya deÄŸil nasıl muhalefet yapılacağına odaklanması.
Ekonomik politikalarını gelir dağılımı ile dengeleyen AK Parti'ye sınıfsal temelde muhalefet oluÅŸturmak zor. AK Parti mikro politikalarla bu muhalefet potansiyelini yönetebilir. Ve ister istemez muhalif eÄŸitimli iÅŸsizler "kültürel" bir muhalefete sürüklenecek. "OtoriterleÅŸme," "yaÅŸam tarzına baskı" gibi eleÅŸtiriler eÅŸliÄŸinde... Bu savrulma toplumsal merkezi kuÅŸatamayan muhalefetin radikalleÅŸmesi ve ÅŸiddete yönelmesi tehlikesini barındırıyor.
Ne diyelim, muhalefet iktidara talip olmanın pozitif siyasetini üretemedikçe tepkiselliÄŸin bataklığına gömülmeye devam edecek.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.