Sosyal Medya

Makale

Yeni muhafazakâr modernler

Haziran’da kaybedilen 4.5 milyon oyun henüz beÅŸ ay sonra, kasım başında geri kazanılması AKP’nin bugüne dek aldığı en önemli siyaset dersi… Dersin özü yanlış yapanın kaybedeceÄŸi, buna karşılık doÄŸru yapanın kazanacağı deÄŸil. Bu tabii ki doÄŸru bir gözlem… Ancak bunun ötesinde kritik tespit, bu yanlış ve doÄŸrunun, kendi içinde farklılıklar taşısa da, aynı seçmen kitlesi tarafından deÄŸerlendirilerek sandığa yansıtıldığı. Yani AKP iki farklı seçmen kitlesinin kulağına hoÅŸ gelen iki farklı ‘doÄŸru’ arasında tercih yapmak durumunda deÄŸil. ‘Kime yaranmam lazım’ gibi bir soru AKP için öldürücü nitelikte. Bu tür tercihler yaptığımızda, birileri için doÄŸruların seçilmesi baÅŸka birileri için yanlışı ifade edebiliyor. Sonuçta popülizmin balçıklı yollarına saplanıp kalabiliyorsunuz. Çünkü birilerine ‘verdiÄŸiniz’ her avantaj diÄŸerleri için ya bir siyasi taviz gibi gözükerek sizden uzaklaÅŸmalarına neden oluyor ya da bunu pratik bir adım olarak algılayıp kendileri için daha çoÄŸunu isteyecekleri bir yarışın içinde olduklarını düÅŸünüyorlar.

AKP karşısında bu türden bir seçmen kitlesi bulmadığı için çok ÅŸanslı… Olaya bu ÅŸekilde bakan seçmenler de var ama onlar AKP’nin kaderi üzerinde belirleyici deÄŸil. Bu partinin kaderi üzerinde belirleyici olan grup ise popülizmi deÄŸil ilkeselliÄŸi, pay kapmaya dayalı ‘küçük’ siyaseti deÄŸil uzun vadeli yapısal bir tasavvuru öne çıkaran ‘büyük’ siyaseti önemsiyor. AKP’nin toplumsal ve siyasi zemini normalleÅŸtirme, hukuki ve kurumsal yapıyı demokratikleÅŸtirme, ekonomiden eÄŸitime rasyonel ve adil bir hizmet yönetimini saÄŸlama doÄŸrultusundan sapma yaÅŸaması durumunda cezanın kesilebileceÄŸini anlıyoruz. Buna karşılık söz konusu ilkesel çizgiler üzerinde sebat edildiÄŸinde, samimi olunduÄŸunda, sorumluluk alındığında ve bu yönde doÄŸru iÅŸler yapıldığında mükafatın da AKP’nin önüne cömertlikle konacağını görebiliyoruz.

Dolayısıyla hazirandan kasıma geçen bu beÅŸ ayın en önemli siyasi dersi, kimin iktidarı hak ettiÄŸini belirleyen bir yeni grubun ortaya çıkmasıdır. Bu grubun içinde her türlü etnik kimlik mevcut ama bu kiÅŸiler kimliÄŸe göre davranış göstermiyor… Yani önümüzdeki dönemde iktidara giden yol ÅŸu veya bu milliyetçilikten geçmeyecek. Öte yandan bu grup büyük ölçüde ‘yeni’ muhafazakârlaÅŸmanın niteliklerini taşıyor. DiÄŸer bir deyiÅŸle, bireyselleÅŸmiÅŸ dindarlık, melezleÅŸmiÅŸ zihni yapılar, küresel normlarla yerliliÄŸi mezceden bir arayış, akılcılığın ve saÄŸduyunun aranması, kendine benzemeyenle birlikte tasavvur edilen bir hayat algısı gibi… Bu, post modern dünyaya adapte olabilen bir ‘yeni’ modernleÅŸme aynı zamanda. DiÄŸer bir deyiÅŸle geçmiÅŸten gelen, siyaseten arkaik bir ‘İslamcı’ duruÅŸun da iktidar yolunu açmayacağı açık...

Konuyu daha hayati hale getiren nokta ise bu grubun 2002 yılında nüve halinde gözlemlenirken, bugün ‘de facto’ olarak özgüvenli ve giderek geniÅŸleyen bir toplumsal ‘lobiye’ dönüÅŸmesi. AKP’nin önünde temas kurması, anlaması ve cevaplaması gereken kesim bu. İlginç olan, söz konusu ‘yeni’ muhafazakârlaÅŸma/modernleÅŸme dinamiÄŸinin AKP’nin kendisine yönelik tasavvuruyla da çakışması ve iç içe geçmesi. Bu durum AKP’nin niçin tek iktidar alternatifi olduÄŸunu ve niçin daha uzun süre öyle kalacağını da söylüyor.

Muhalefet ise halen ideolojik/psikolojik kimliksel duruÅŸlar arasında tıkanıp kalmış halde. Türkiye’nin yeni gerçekliÄŸini anlayacak kapasiteye sahip gözükmüyorlar… Onlar böyle kaldığı sürece, toplumsal deÄŸiÅŸimin nabzını tutan bir AKP sadece günü deÄŸil, geleceÄŸi de kazanmaya devam edecek. 

Alıntı - Akşam

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.