Sosyal Medya

Makale

Siz Ahretlik mi arıyorsunuz yoksa Yancı mı?

Modern yaşam bireyselliği kutsamasına rağmen her ihtiyacı karşılayamadığı insanın yalnız kalmasına neden oluyor. Çocukluğundan itibaren bütün becerilerini rakiplerini ekarte etmeye harcayanlar sonunda yalnızlaşıp bilgisayar başında sosyalleşmeye muhtaç kalıyorlar. Çevrenizde, sizi rekabetten ve popülerlikten de uzaklaştırmadan yalnızlığınıza ilaç olacak birileri var mıdır?

 

Mevki sahibiyseniz, maddi durumunuz parlaksa, bilgi seviyeniz yeterliyse popülariteniz sayesinde bu alanlarda eksiği olan birileri size yanaşacaktır. Bu tipler sohbetinizi dünyanın en önemli sözlerini ilk defa duyuyor gibi hayranlıkla dinlerler. Fikirlerinizi beyan ettiğinizde avuçları patlarcasına alkışlarlar. Ivır zıvır mevzularınızla saatlerce oyalamalarınıza doyamazlar. Verdiğiniz kutlama partilerinin en çok kahkaha atan müdavimleridirler. Üzüntünüzde ağlayamıyorsa mutfakta soğan doğrayıp gözyaşlarına hâkim olamazlar. Yaptığınız bütün zulümler “mantıklı olan buydu” şeklinde destek bulur. Rakiplerinizin dedikodusunu yapmakta zorlandığınızda sözleriyle sizi desteklerler. Ama en önemlisi, size sizden bile daha düşkün görünmeleridir. Üstelik artık kendinizi övmenize bile gerek kalmamıştır. Bunlar abartılı methiyeler düzme konusunda uzmandırlar…

 

Bu tiplere argo tabirle “yancı” denir. Asla sizi uyarmazlar. Sizin iyiliğinizi değil popülaritenizin devamını önemserler. Bunlar yaptığınız iyiliği başlarına kakmanızı doğal karşılarlar. Bu insanları herkesin önünde üç kuruşluk mevzular için aşağılamanıza bile sabrederler. Yancılarınız olmadan bir yere giderseniz eksik görülüp “senin ruh ikizin nerede?” sorularının muhatabı olursunuz.

 

Bu tipler sizden daha popülerini bulunca sizi ayazda bırakmaya meyyaldirler. Bunlara alıştığınız için onlarsız kendinizi çırılçıplak hissedersiniz. Hatta siyasi mevkiini yitirmiş, maddi durumu bozulmuş bazı tanıdıklarım yancılarının kendilerini terk ettiği için psikiyatrik destek almaktadırlar.

 

Ama asıl acı olan, yancıların dostluğu yanlış anlamanıza neden olduğunu görememenizdir. Yancılara alıştıktan sonra kimsenin sizi eleştirmesine ve yanlışlarınızı düzeltmeniz gerektiğini söylemesine tahammül edemezsiniz. Kendinizi geliştirmeyip yerinde saydığınızı göremediğinizden özel ortamlar hariç hayatın gerisinde kalırsınız. İyiliklerinizle pohpohlanmaya alışık olduğunuzdan ve başa kakmanızın normal görülmesinden dolayı gerçek Salih amellere iştirak edemezsiniz. İmajınızın yaptıklarınızın önünde seyretmesine olan düşkünlüğünüz nedeniyle yaptıklarınızla değil attığınız nutuklarla tanındığınızdan yaptıkları hayırları gizleyen müminlerin dostluğundan mahrum kalırsınız.

 

Kim Rahman’ın zikrinden yüz çevirirse, biz ona şeytan tabiatlı birini musallat ederiz; böylece şeytan onun yancısı olur. Şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyar, ama onlar doğru yolda olduğunu sanırlar. Kuran’dan yüz çeviren kimse yancısıyla birlikte huzurumuza geldiğinde; “Keşke seninle aramızda doğu ile batı kadar uzak bir mesafe olsaydı… Meğer sen ne kadar kötü bir arkadaşmışsın” diyecek. O zaman Allah şöyle buyuracak “Bu gün gerçeği anlamış olmanızın size bir faydası yok! Zira dünyada nasıl zulümde ortaksanız şimdi de azap çekmekte de ortaksınız.” Zuhruf suresi 36 ila 39. ayetlerinde, Kuran’ı kendisine ölçü almayıp bu konuda müminler ile dostluk yapmayanlar azgın yancılar edinirler deniyor. Bu yancılık dünyada ne kadar önemli bir birliktelik gibi görünse de ahirette gerçekler açığa çıktığında seni uyarmak yerine alkışlayarak azgınlaştıran yancını görmek dahi istemeyeceksin. Yani Kuran‘a göre bütün yancılar şeytanileşmeye hizmet edenlerdir.

 

Oysa Allah’ın sıfatlarından biri de “El Vedud” tur. Yani o yüce dosttur. Asla terk etmez. Sen dostluğun gereğini yerine getirmezsen bile O’nun dostluğu daimdir. Dünyada dostluk adına yapılan bütün doğru yaklaşımlar “El Vedud” olan Allah’tandır.  Resulullah(sav) herkese dostça muamele ederdi. O, dostlarının üzerine titrer, başlarına bir şey gelmesini istemez. Devamlı şefkatle ve merhametle yaklaşırdı. Ama İslam’a veya kamunun hakkına yönelik yanlış yapıldığında dostluğun bir gereği olarak onları uyarır ve asla yanlışlarına ortak olmaz açıktan net tavır koyardı. Resulün sünnetine göre yancılar, yüzlerine toprak atılıp uzak durulması gereken kimselerdi.

 

(Ey müminler) Sizin gerçek dostlarınız sadece Allah, O’nun Resulü ve Allah’ın emirlerine tam anlamıyla boyun eğerek, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir.(Maide / 55)

 

Kuran’ın sunduğu bu ölçüyle çevrenize baktığınızda kimleri görüyorsunuz? Cehenneme sürükleyen Yancılar edinme nedeni, Allah’ın uyarılarını, Resul’ün örnekliğini ve Allah’a yürekten bağlı olarak namazını ve zekâtını birbirinden ayırmadan yükümlülüklerini yerine getiren müminlerin yoldaşlığından bilerek uzak durmanızdır. Bu ayete tersten bakarsak yancıların açık bir tarifine de ulaşabiliriz. Yani;

Yancı, insanı Allah’ın hükümlerine uymamasından dolayı ikaz etmeyen ve tavır koymayandır. Yancı,  Resulullah’ın (sav) örnekliğinde yaşamaya değil popüler olana tabi olmaya çağırandır.

Yancı, namaz kılıp zekât vermenizi bir şova dönüştürmenize ortam sağlayıp destek verendir.

Yancı, “sonunu düşünen kahraman olamaz” deyip hesap gününü unutturup azgınlaştırandır.

 

Çevrenize baktığınızda gerçekten sizin hesap verecek şekilde yaşamanızı destekleyen, Allah’ın hükmüyle hükmetmenizi, Mülkün Allah’ın olduğunu bilerek yığmak yerine ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaya çağıran, izzet ve şerefin sadece Allah’ın yanında olduğunu bilerek dünyevi unvanlara kanmamanızı salık veren kaç tane dostunuz var? Yoksa, etrafınız yancılarla çevrilidir. Hemen yerden bir avuç toprak alıp bütün yancıların yüzlerine doğru serpin bir daha yanınıza uğramadıklarını göreceksiniz. Eğer bazı stratejiler ve konumlar dolayısıyla siz yancılık yapıyorsanız toprağı kendi yüzünüze serpin. Ona ve kendinize zarar vermekten ve hesap günü aynı azaba uğramaktan sakının…

 

Eğer siz Elçiye yardım etmezseniz, (bilin ki) ona (yine) Allah (yardım edecektir, tıpkı,) o kâfirler O’nu yurdundan sürüp çıkardıkları zaman yardım etti(ği gibi); (ki o gün) (O yalnızca) iki kişiden biriydi: ve bu iki kişi (saklandıkları) mağaradayken Elçi arkadaşına: "Üzülme" dedi, "Allah bizimle beraberdir". Ve derken Allah ona katından bir sükûnet / bir güven duygusu bahşetti, onu sizin göremeyeceğiniz güçlerle destekledi…(Tevbe / 40)

 

Siyer okuyanlar Resulullah’ın(sav) Ebubekir (rah) ile dostluğunun sadece dünyayla sınırlı değil ahirette de sürecek bir yakınlık olduğunu bilirler. Bu ayette de açıkça görülen “İkinin ikicisi” dostluğun zirvesini göstermesinin yanında yardıma mazhar olunmanın da ancak takvanızı destekleyen dostlar yardımıyla olacağına işaret eder. Bundan dolayı modernizm fitnesine uğramadan evvel bu topraklarda herkesin bir ahretliği olurdu. Moderniteye inat sizin de bir ahretliğiniz olmalı değil mi?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.