Sosyal Medya

Makale

Seksen Kuşağı: Denize Ulaşamayan Irmak (2)

2. Usul Medeniyeti:

En genel anlamda temel kaynağın Kur'an ve Sünnet olduÄŸu ifade edilse de gruptan gruba hatta kiÅŸiden kiÅŸiye her iki kaynaÄŸa atfedilen deÄŸer deÄŸiÅŸkenlik gösterir. Ayrıca her iki kaynaktan her düzeydeki Müslüman’ın bir ÅŸekilde yararlanması mümkün olmasına raÄŸmen, aynı referanslardan hareketle geleceÄŸin inÅŸası, yetkin insanların altından kalkabilecekleri bir yüktür. Her iki kaynaktan yararlanabilmek için gerekli araçlara ve usule sahip olamamaktan kaynaklanan boÅŸluÄŸu çeviri eserler doldurdu. Temel kaynaklardan beslenme iddiasında olanlar pozitivist paradigmanın ÅŸekillendirdiÄŸi bir eÄŸitimden geçtiklerini fark edemediler. Samimi olmak, Kur’an ve Sünnetten saÄŸlıklı istifade için yeterli olmamış, yapılan okumalardan istenen verim elde edilememiÅŸtir. Bu noktada unutulmaması gereken sorunlardan biri aradan geçen bunca yıla raÄŸmen hâlâ gönül rahatlığıyla okunabilecek bir mealin olmamasıdır. Bu üzerinde çokça düÅŸünülmesi gereken ve içinde bulunulan hali gösteren çok acı bir örnektir.  

 

Bu durum, Ä°slâm dünyasının halinin genç insana yansımasından ibaret olduÄŸu söylenebilir. Bunlar çöküÅŸ ve bu çöküÅŸün ardından yaÅŸananların düÅŸünce, amel, eÄŸitim üzerindeki etkileri olarak anlaşılabilir. Gerek iÅŸgal güçlerine karşı verilen mücadele, gerekse onlar karşısında yaÅŸanan maÄŸlubiyetlerin ortaya çıkardığı, bir anlamda kendi kendini tatmin, bir baÅŸka anlamda savunma psikolojisinin tahriki, diÄŸer bir yönüyle özgüveni yeniden kazanma yönündeki çabalar, son derece zor bir dönemin yaÅŸandığını ortaya koymaktadır. Bütün bunlar kaynaklara inme çabasındaki zihinlerin durumunu ortaya koyma açısından ayrı ayrı ele alınması gereken olgular. Böyle bir ortamda yetiÅŸen yukarıda özelliklerini belirlemeye çalıştığımız bir kuÅŸağın Kur'an ve Sünnetten arzulanan ÅŸekilde yararlanması mümkün olabilir miydi?

 

Müslümanların kurduÄŸu medeniyet bir usul medeniyetiydi ve referanslardan istifade yolları uzun uÄŸraÅŸlar sonunda belirlenmiÅŸti. Bir usul dairesinde ulaşılan sonuçlar maslahat, istihsan vb. ilkeler göz önünde bulundurularak tekrar deÄŸerlendirilir, ortaya konan görüÅŸlerle ümmetin önü açılırdı. DiÄŸer bir söyleyiÅŸle fikirlerin sıhhatlerinin yanı sıra, o halleriyle ümmetin maslahatına uygun olup olmadıkları, önlerini tıkayıp tıkamadıkları da göz önünde bulundurulurdu. Kaynaklardan yararlanmadan, dünya görüÅŸü oluÅŸturmaya, fikir üretmeden yapılanma felsefesine kadar her nerede bir vusulsüzlük varsa nedeninin usulsüzlük olduÄŸu söylenebilir.

 

Usulü bir yana bırakalım kaynaklardan doÄŸrudan yararlanmayı mümkün kılan araçlardan yoksun olanlar, Kur’an ve Sünnetten deÄŸil ama tercüme eserlerden beslenmiÅŸlerdir. Bu noktada örnek olarak -deÄŸerlerine ve önemlerine yürekten inandığım- merhum Seyyid Kutub’un Yoldaki Ä°ÅŸaretler ve Mevdudî’nin Dört Terim’i özellikle hatırlanmalıdır. Ä°manın sıhhati ve bilincin saffeti noktasında bu kitapların kazandırdıklarını anmak bir hakÅŸinaslık gereÄŸidir. Ancak bu ve benzeri eserlerin kimi zaman adeta temel kaynakların yerini aldığını söylemek abartı olmaz. O kuÅŸağın maruz kaldığı dille ilgili zaaflar da dâhil birçok zaafın önemli nedenlerinden biri olan özensiz tercümelerin etkileri üzerinde de kafa yorulmalıdır. Ä°nsaf ve adalet elden bırakılmadan tercüme eserlerin ne getirip ne götürdüÄŸünün çok yönlü ele alınmasına ihtiyaç vardır.

 

(Makalenin devamı gelecek hafta pazartesi günü yayınlanacaktır.)

 

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.