Sosyal Medya

Makale

Öcalan konuşmayacak

Çözüm Süreci’nin baÅŸlaması ile birlikte Kandil ile Öcalan arasında karşılıklı yarar saÄŸlayan yeni bir ortaklık doÄŸdu. Kandil’in elinde silahlı güç ve bölgede alan kontrolü yeteneÄŸi bulunuyordu. Öcalan’ın ise gençler ve kadınlar baÅŸta olmak üzere sosyal doku nezdinde büyük bir karizması vardı. Ortak strateji ÅŸöyle iÅŸliyordu: Kandil kendi imkanlarını zorluyor, belirli ‘kazanımlar’ elde ediyor, hükümeti zorlayacak ÅŸekilde bazı sınırları aşıyordu. Durum bir açmaza girip Çözüm Süreci’ne zarar verecek noktaya geldiÄŸinde Öcalan konuÅŸuyor ve yeniden ‘barış’ ortamına dönülüyor ama bu arada ‘kazanımların’ bir bölümü Kandil’in lehine yapısallaşıyordu. Tabii Öcalan her istendiÄŸi zaman konuÅŸamayacağı için, Kandil Öcalan’ın zaten konuÅŸmasının beklendiÄŸi tarihi hedef alarak çıta yükseltiyordu. Hükümet ise Çözüm Süreci’ni kaybetmek istemediÄŸi için her seferinde biraz daha ‘taviz’ vermekten rahatsızlık duymuyor, asıl kazancın bizatihi Sürecin devamı olduÄŸunu düÅŸünüyordu.

 

Hükümet bu öngörüsünde haklı çıktı. Bugün PKK ve KCK’nin bütün çaÄŸrılarına raÄŸmen Kürt halkı hiçbir protesto eylemine katılmıyor ve son iki buçuk yıl içinde sahip olduÄŸu huzur ortamından fedakarlık etmek istemediÄŸini ortaya koyuyor. Ancak hükümet pek de beklenmeyen bir ikinci avantaja daha sahip. PKK’nın ÅŸiddet eylemlerinin uluslararası platformlarda destek bulmaması yanında, ÅŸimdi devletin elinde çok daha ‘akıllı’ silahlar var. Nitekim son iki ay içinde Kandil askeri açıdan bugüne dek yaÅŸamadığı bir darbe aldı.

 

Gelinen noktada Kandil bu son iki ayın yaÅŸanmamış olmasını herhalde tercih ederdi. KCK’nin açıklamaları Haziran başındaki duruma dönme isteÄŸini yansıtıyor… Ama hükümetin eline geçirdiÄŸi avantajı kenara bırakma niyeti yok. Ä°ki ÅŸart ileri sürülüyor: Bölgeye yığılan silahların temizlenmesi ve PKK’nın silahlı güçlerinin Türkiye sınırını terk etmesi. DiÄŸer bir deÄŸiÅŸle hükümet PKK’nın ‘silahsızlanmasını’ talep etmiyor. OrtadoÄŸu bu halde kaldığı sürece bunun gerçekçi bir talep olmayacağı açık. Ama Türkiye karşıtı silahlı eylemciliÄŸin son bulmasını istiyor.

 

PKK ise buna ‘evet’ derse yenilmiÅŸ hissedecek… Ayrıca hükümetin taleplerini tam olarak yerine getirmek niyetinde de deÄŸiller. Onlar açısından ‘çözüm’ Öcalan’ın konuÅŸması ve bir ateÅŸkes saÄŸlaması. Böylece silahların susmasının cazibesine kapılacak olan devlet, PKK’nın silahlarının ve gerillalarının Türkiye içinde kalmasına da göz yumabilecek. Ne var ki devlet de bu ihtimalin farkında ve böyle bir fırsatı PKK’ya vermek niyetinde deÄŸil. Bugünlerde Kürt siyasetine yakın sesler ‘Öcalan niye konuÅŸturulmuyor?’ diye sorarken amaçları Öcalan üzerinden PKK’yı rahatlatmaktan ibaret. Buna karşılık hükümet de Öcalan’ı ‘siyasi karantinaya’ alarak çatışmayı bitirme kararını PKK’nın almasını saÄŸlamaya çalışıyor. Örgütün geçmiÅŸte olduÄŸu gibi bir kez daha kolay yoldan aradan sıyrılmasını istemiyor.

 

PKK gibi kendisini tarihsel açıdan haklı gören hareketler, yanlış yaptıklarında onu düzeltmekte zorlanabiliyorlar. HDP’nin AKP karşıtı bir seçim kampanyası yürütmesi ile baÅŸlayan ve seçim sonrasında ‘devrimci halk savaşına’ dönüÅŸen son dönem strateji, bu hareketin bugüne dek yaptığı en akılsızca hamleydi. PKK bu tercihiyle hiçbir ÅŸey kazanamadığı gibi, hem toplumsal desteÄŸini yıprattı, hem de Türkiye içindeki gücünü riske atmış oldu.

 

Öcalan konuÅŸmayacak… PKK liderliÄŸinin siyasetin sorumluluÄŸunu üstlenmesi ve Kürtler üzerinde kurduÄŸu akıl dışı vesayeti bitirmesi gerekiyor. Yoksa bu akıl dışılık onları bir anda Kürtlerin sırtında bir yük haline getirebilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.