Sosyal Medya

Makale

Ahlaksız Şiddete Dair Saptamalar

CoÄŸrafyamızda, yanıbaşımızda hayatın vazgeçilmezi moduna bürünmeye çalışan, bizlerden biri olma çabasında mesafe kesbeden ve ahlaksız bir zemin üzerinde yeÅŸeren ahlaksız ÅŸiddetin varacağı  nokta, tehlikeyi görünce kendini yok etme eÄŸilimine giren akrep psikolojisinden farklı deÄŸildir. Yok ederek varolmaya çalışmak, öldürerek, yakarak ve yıkarak dizayn edilen  bir güç anlayışı benzer  oluÅŸumu kendisi için de içselleÅŸtirmiÅŸ oluyor. Mevcut iktidarın zaaflarından faydalanarak potansiyelini ,manevra alanını artıran, tahakküm ettiÄŸi kitleleri zehirleyerek manüple eden, kendisine uzanan insanlık elini ısıran   bir örgütsel anlayışın sistem kurma emelinin  hiçbir ÅŸekilde  hinterlandındaki insanların  genelinin vicdanlarında kabul göremeyeceÄŸi açıktır. Bu ÅŸiddet türünün  beslendiÄŸi epistemelojik teolojik sosyolojik temellerinin tahlili  vakıanın  müphemliÄŸini  en aza indirecektir.

 

Sosyolojik anlamda azınlık bir kesimin sırtından meÅŸruiyet devÅŸirmeye çalışan yapılar, her ÅŸeyden önce gündemde var olmanın  telaşı ile hareket etmektedirler. Mesajın içeriÄŸinden çok etkisiyle ilgili olduklarından  eylemlerinin meÅŸru olup olmaması  ile ilgili bir sorunları gözükmemektedir. Etki ortaya çıktıktan sonra oluÅŸturulan savunma dili ,eylem içeriÄŸinin zenginleÅŸtirilmesi çabası ikinci bir aÅŸamayla ilgilidir. Terör eylemlerinin ilk etkisi  düÅŸünsel derinsellik kazanmamış kitleler üzerinde  öncelikle  varolma çabasının bir tezahürü  olarak  k endini göstermekte, ikinci aÅŸamada da bu var oluÅŸ  aÅŸamasındaki yapıların , ÅŸiddetin son aÅŸaması  olan ölme- öldürme fiilinin iÅŸleyiÅŸini  saÄŸlayarak bunu göze alamayacak kitlelere dolaylı mesajlar vermektedir. Åžiddetin en uç noktasını  kitlelere dayatarak uzatmaları oynayan bütün bu kanlı örgütlenme biçimleri insanın aklına iradesine vicdanına erdemine deÄŸil , hırslarına ifsad edilmiÅŸ düÅŸünce alanına, kışkırtılmış asabiyet damarlarına,emperyal sömürü reflekslerine ,biyolojik düzlemdeki gayri insani ve  gayri ahlaki alanlarına hitap etmektedir.  Bu düzlem üzerinde hareket eden  yıkıcı yapıların, referansı büyük ölçüde tevhidi  anlayışa , nübüvvete dayalı sosyolojilerde uzun süreli kabul  görmeleri hem tarihsel realiteler açısından hem de doku uyuÅŸmazlığının oluÅŸturacağı travmalar yüzünden mümkün görünmemektedir. Ancak ümmet duyarlılığını , taÅŸra ve coÄŸrafi reflekslerine feda eden bir sosyal tabanın bu tür aymazlıklara kan içici  küresel destekli kaotik fraksiyonlara  yaltaklık etmeleri  kaçınılmazdır. Gözardı edilmemesi gereken bir husus daha var ki, o da gerek mihverinden sapmış bir halk kitlesi , gerekse  tencere kapak iliÅŸkisini çaÄŸrıştıran örgüt realitesi, kendi varlığından daha güçlü   bir iktidar  oluÅŸumuna boyun eÄŸmesi  kaçınılmaz görünmektedir. Güçten yana tutum belirlemekten imtina etmeyen çoÄŸunluk psikolojisi gerçeÄŸi ,terazi kefelerinin ağırlık deÄŸiÅŸiminde oluÅŸturduÄŸu denge deÄŸiÅŸimine benzer bir deÄŸiÅŸim göstermektedir.   Ülke coÄŸrafyasında olayları bu denli uzatan asıl saik ise  arka fondaki G-7  ,  G-20 (Almanya, Fransa ABD, Ä°srail, Ä°ngiltere,Rusya, v.s) Kategorisindeki devletler  ve bu yörüngede peyda olan konjüktürel-uydu devletçiklerin (Ermenistan,Suriye Kısmen Ä°ran ,v.s) ısrarlı destekleri, lojistik, eÄŸitim, diplomotik v.s her türlü estrümanla saÄŸlanan kaynaklarıdır.

 

Mankurt öykülerinden   mülhem bir çıkarımla ,  kendi mankurtlarına ÅŸuur açıcı bilinçlendirici bir açılım sergilemeden  her türlü kabul alanı  saÄŸlayan , yüksek tölerans sunumundan kaçınmayan bir sosyo-kültürel  gerçeklik , ve bu gerçekliÄŸe çanak tutan ülkenin bir kısım mürekkep yalamış takımı , kafaları  ve ruhları Uluslar arası ÅŸebekelere kiralanmış  cemaat yapılanmaları, bririlerince sınırları çizilmiÅŸ politik ve kültürel kurumlar ve yapılar tarihin yokoluÅŸ girdabında  yer almak durumundadırlar. AhlakiliÄŸini yitirdikçe meÅŸruiyetini  yitirme gerçeÄŸinden hiçbiri  kendini kurtaramayacaktır. Bu  tespit bir yargılama  anlayışından çok tarih bilincinin , sosyolojik gerçeklerin ,tabiatın iÅŸleyiÅŸ  karinelerinin  bize sunduklarıdır.

 

***

Heva ve hazın tavan yaptığı , yürekten neÅŸet eden ve gök baÄŸlantılı davaların fetret aÅŸamasına evrildiÄŸi bu çaÄŸda genelde ülke düzeyinde özelde doÄŸu da gençliÄŸin önemli bir kısmını etkileyen, yaÅŸadığı korkunç anlam boÅŸluÄŸuna hücum eden terör anlayışı, mevcut sosyal dokuyu zehirlemekte , yeni bir tektipçiliÄŸi acımasızca  bütün sosyal katmanlara yaygınlaÅŸtırmaya çalışmaktadır. ÇoÄŸulculuÄŸa , çok kültürlülüÄŸe, fikir ve kanaat zenginliÄŸine düÅŸmanca  tavır sergileyen , Yanıbaşımızda  Suriye de PYD Türkiye de ise PKK   v.s nın hortlatmaya çalıştığı marksist ve zerdüÅŸtlük karışımı ÅŸirk anlayışlarının hakim kılınma çabası kendini  göstermektedir. Bu ÅŸerli ÅŸebekelerin  tek tipçilik anlayışı gençliÄŸin  kendini bulamamış benliklerini  zehirli sarmaşıklar misalı sarmalamakta,  bölgenin  insani ,ahlaki ve düÅŸünsel krizlerden kurtulamaması gerçeÄŸine neden olmaktadır. Bölgenin  yaÅŸanılır sahih  bir din anlayışından çok, efsaneleÅŸtirip masallara düçar kılınan bir din anlayışı, gençlik mefkuresi açısından hikayelerde geçen kaf dağının  arkalarından  daha uzak  hissedilmekte  ÅŸimdisi buradası olmayan yürekte hissedilip eylemin aktif faktörü olmayan mistik bir  anlayışa dönüÅŸmektedir. Dinin yaÅŸanılabilirliÄŸini modelleÅŸtiremeyen  , bir medrese geleneÄŸi  bir takım çakma ünvanlar (ÅŸeyhlik ,seyyidlik v.s) ın bu alandaki hakimiyeti  dinsel bir kast oluÅŸturarak  kendi dışındaki düÅŸünce -yaÅŸam biçimlerine  pek de fazla hayat   hakkı  tanımamaktadır. Bölgenin , her türlü sosyal oluÅŸumu  Maalesef   bu türden bir kastlaÅŸma , tiranlaÅŸma olgusunu beraberinde getirmekte  bir fikir zenginliÄŸi  yada bir dünya görüÅŸü  etrafında yeni açılımlara imkan vermemektedir. Bölge illerinde kurulan üniversitelerin yeni  bir  anlayış ve medeniyet inÅŸasından çok , modernizmin taÅŸeronluÄŸunu yaÅŸayış biçimini topluma yaymak  ve sekülerizmin kabul alanını geniÅŸletmek gibi bir rol üstlendiÄŸi rahatlıkla  söylenebilir. Vaziyet bu  olunca terör tarzı faaliyetler açısından bölge üniversiteleri gençliÄŸin  asabiyet düÅŸüncelerinin oluÅŸmasında kuluçka iÅŸlevi görmektedir.

 

***

Ambulans yakıp çocukların ölümüne sebep olabilen ,  yardım dağıtan tevhidi duyarlılık taşıyan gencecik insanları sadece  dünya görüÅŸleri farklı anlayışıyla  gözünü kırpmadan linç  edebilme vahÅŸetini  gösterebilen bir  vicdan tutulması (Yasin börü örneÄŸi...) müslüman  bir coÄŸrafya da kalıcı bir varlık gösteremez, göstermemelidir.  Bunun yanında bu  sürece  zemin oluÅŸturan , bu olguyu  kışkırtarak  hayat hakkı bulmasına  neden olan  her tür  resmi ÅŸirk kurumunun  Ä±rkçı, kemalist, seküler, muhafazakar(neyin muhafazası ise !) düÅŸünce tavır ve eylem biçimlerinin tasfiyesi  adaletin, hakkın, hakça bölüÅŸmenin kurumlaÅŸması, hissedilir, yaÅŸanılır, inanılır ulaşılabilir, dokunulabilir bir olgunluÄŸa  ulaÅŸtırılması elzemdir.

 

***

Protestan-militarist ahlakı kuÅŸanmış  örgütsel yapılarda en üstten baÅŸlayarak en altaki elemanları kuÅŸatan tek tip bir amaç birliÄŸinden bahsedilemez. Üst aklın varmak istediÄŸi sonuçlarla örgütlerin en alt basamağındakilerin varmak istediÄŸi  sonuçlar  eylem bakımından olmazsa  bile niyet açısından tümüyle farklıdır. Nitekim Bölgemizdeki  PKK  tarzı İŞİD   veya kıtalar ötesindeki zatın taÅŸeronluÄŸunu üstlendiÄŸi hoÅŸgörü ve muhabbet fedailerinin(!) kurduÄŸu çok katmanlı örgütsel yapılar   bu tespitimiz için müspet örneklerdir.   Küresel  emperyalizmin kendi çıkarları için yeniden inÅŸa etmek istediÄŸi bölgelerde  öncelikle  bölge insanının kültürel ekonomik zihinsel sömürüye eÄŸilimli ve muhtaç hale getirilmesi ,  bu amaç  için formatlanmış belli bir kıvama getirilmiÅŸ elemanların istihdamı , belli psikolojik -sosyolojik mühendislik tasarımları sonucu bir takım senaryoların devreye alınması kırılma dönemlerinde tekrarlana gelen durumlardır.Alt kültürel özelliklere sahip , evrensel deÄŸerlerin uzağında yer  alan sosyal kitlelerin, içindeki grupların  müspet  gibi görünen amaçların etrafında organize edilmesi bu amaçla yeterli miktarda eleman devÅŸirilmesi  bu üst akıl açısından pek de zor olmasa gerek .. bu tür  sofistike eylemlerden yaklaşık bir asır öncesinde I.Dünya savaşında Osmanlı devletine karşı  hilafeti kurtarma savaşı adı altında ta Hintden Afrikadan müslüman toplumlardan sömürgeci  zekasıyla çok sayıda müslüman askerin Ä°ngiliz -Fransızların ortak menfaat ve amaçları uÄŸruna Osmanlıya karşı savaÅŸtırılması  bu tespitler  açısından yaÅŸanmış örneklerdir. Ä°slam dünyası açısından Avrupaya karşı bir güvenlik çemberi oluÅŸturan Osmanlı devletinin  gerileyiÅŸinden itibaren meydana gelen savaÅŸların tabii sonuçlarından çok, masabaşı politik kurt masallarıyla çizilegelen haritalar  ve el deÄŸiÅŸtiren sınırlar,  sergilenen oyunların  ve stratejilerin yoÄŸunlaÅŸtığını  gösteriyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.