Makale
AK Parti kendi hikayesini öldürmemeli
PKK, saldırıya geçmeden önce bölgedeki GSM hatlarına ait, ”Baz istasyonları”nı imha ediyor. Böylece haberleÅŸme imkanını ortadan kaldırıyor.
Sonra “Pusu” devreye giriyor.
“Seri pusu” deniliyor bu sisteme.
PKK bunu 3 yıl önce Çukurca'da kullanmıştı. Birbirine baÄŸlı el yapımı mayınları (EYP) belirli aralıklarla patlatmış, 3 askerimiz ÅŸehit olmuÅŸtu.
DaÄŸlıca'da ise üç aÅŸamalı tuzak kurdukları ortaya çıktı.
Birinci tuzak: Patlayıcı ihbarı yapıp, bölgeye intikal eden Mayın El Yapımı Patlayıcı Timi (METÄ°) mayınları imha ederken ateÅŸ açtılar.
Ä°kinci tuzak: METÄ° timinin yardımına koÅŸan Yarbay Ä°lker Çelikcan'ın içinde bulunduÄŸu zırhlı araçların geçiÅŸi sırasında el yapımı mayınlar patlatıldı.
Üçüncü Tuzak: Ä°lker Yarbay'ın ÅŸehit düÅŸtüÄŸü haberinin alınması üzerine Kamışlı'dan yola çıkan üçüncü birliÄŸin geçiÅŸi sırasında “Uyuyan mayın”lar yeniden patlatıldı.
Daha önce de göstermelik bir yangın çıkarıp, itfaiyeye ihbarda bulunan teröristler, itfaiyenin güvenliÄŸini saÄŸlayan polislere ateÅŸ açıp, ÅŸehit etmiÅŸlerdi.
Diyarbakır'da trafik kazası ihbarına giden ekibi tarayıp, polislerimizi şehit ettikleri gibi.
Pusu ne kadar kahpe bir saldırı yöntemiyse, mayın da bir o kadar insanlık suçu.
Ama bunu kime anlatacaksın ki?
Kız çocuÄŸunun yanında babasını ÅŸehit eden PKK'ya mı?
Ekmek almaya giderken katledilen Diyarbakırlı çocuk Fırat'ın katillerine mi?
“Ä°ç savaÅŸ provası yapılıyor” diyen Figen YüksekdaÄŸ'a mı?
“DireniÅŸine de savaÅŸa da hazırız” diyen bir kafa yapısına mı?
Kime, kime?
6.5 milyon oy almışsın. Üçü büyükÅŸehir olmak üzere 103 belediyeyi elinde tutuyorsun.
80 milletvekili ile Meclis'te üçüncü parti olmuÅŸsun.
Silaha sarılmanın anlamı ne?
Vura vura mı TürkiyelileÅŸeceksiniz?
Terör bir girdap gibi bizi içine çekmeye baÅŸladı.
Yeni bir sürece girildi.
Dördüncü aÅŸama diyebiliriz buna.
1-15 AÄŸustos 1984 Åžemdinli-Eruh baskını ile baÅŸlayıp, 1993 Tansu Çiller'in BaÅŸbakanlığına kadar giden dönem.
Turgut Özal'la baÅŸlayıp, mesut yılmaz ve Süleyman Demirel ile devam eden, devletin kimi zaman ÅŸahin kimi zaman uzlaÅŸmacı, davrandığı, “Kürt realitesi”nin tanındığı dönem. Bölgenin uzun süre Sıkıyönetimle idare edildiÄŸi PKK'ya karşı düzenli askeri birliklerle mücadele verildiÄŸi ilk yıllar. PKK baskın yapar, askerimiz karşılık verirdi.
2-90'lı yıllara damgasını vuran, ”DüÅŸük yoÄŸunluklu savaÅŸ” olarak tabir edilen ve Öcalan'ın yakalandığı 1999 yılına kadar giden dönem. “Çelik yürekli baÅŸbakan” Tansu Çiller'in, DoÄŸan GüreÅŸ'in, Mehmet AÄŸar'ın, OHAL düzeninin hakim olduÄŸu dönemler. Faili meçhullerin, köy boÅŸaltmaların yaÅŸandığı OHAL hukukunun hakim olduÄŸu dönem. PKK ile mücadele Özel Kuvvetlerin devreye sokulduÄŸu, özel birliklerin üs bölgelerine çıkıp, PKK'ya arazide darbe vurduÄŸu dönem.
3-2007 yılında Türkiye'nin Anayasa referandumuna gittiÄŸi Pazar günü DaÄŸlıca saldırısı ile baÅŸlayıp, Genelkurmay BaÅŸkanı YaÅŸar Büyükanıt ve Ä°lker BaÅŸbuÄŸ dönemlerinde gerçekleÅŸtirilen sınır ötesi operasyonlarla süren, “Milli Birlik ve KardeÅŸlik projesi” ile örgütün “tek yanlı ateÅŸkes” ilan etmesiyle sonuçlanan ardından 2011 yılında Oslo görüÅŸmelerinin sızdırılması ve Silvan saldırısı ile yeniden çatışma dönemine girilen iniÅŸli, çıkışlı üçüncü dönem.
4- BaÅŸbakan ErdoÄŸan'ın, ”Gerekirse baldıran zehri içmeye hazırım” sözü ile “Çözüm süreci”nin startının verilmesiyle baÅŸlayıp, PKK'nın geri çekilmesiyle hızlanan ancak Gezi olaylarından sonra PKK'nın geri çekilmeyi durdurması ile hızını kaybeden, Ä°mralı görüÅŸmeleri, Akil Ä°nsanlar heyetinin temasları, çözüm sürecine yönelik yasal alt yapısının oluÅŸturulması ile devam eden Cemil Bayık'ın “Åžehir savaÅŸlarına hazır olun” talimatı ile tersine dönen, 22 Temmuz günü PKK'nın Ceylanpınar'da 2 polisimi ÅŸehit etmesiyle birlikte yeniden çatışma sürecine girildiÄŸi dönem.
Bu döneme Kobani'de ÅŸehir savaÅŸlarına giren PKK'nın, ”Kırsal merkezli ÅŸehir savaÅŸları” taktiÄŸinin uygulamaya konulduÄŸu yeni dönem de denilebilir.
Fikret Bila'nın kaleme aldığı “Komutanlar Cephesi” kitabında Kara Kuvvetleri eski Komutanı Org. Aytaç Yalman'ın anlattığı gibi, ”Bizler o dönemde Kürt yoktur diye eÄŸitilmiÅŸtik. Kürtleri, Türklerin kolu olarak görüyorduk” devirler çok geride kaldı.
Ancak 30 yıldır PKK ile mücadele eden bir ülke olarak Erdal Sarızeybek'in, ”Åžemdinli'de sınırı aÅŸmak” kitabında paylaÅŸtığı telsiz konuÅŸmalarındaki durumun bir benzerini bugün yaÅŸamamalıyız.
“-Kartal-1, konuÅŸan Kartal -3 tüm mevzilerde çatışma var. Teröristler çok kalabalık ve bölüÄŸe girmek üzereler. Acele takviye gönderin
-Anlaşıldı. SoÄŸukkanlı olun. Takviye hemen gelecek”
PKK ile mücadelede “Özel Kuvvetleri” kuran Genelkurmay BaÅŸkanı olan DoÄŸan GüreÅŸ PaÅŸa anlatmıştı.
“PKK ile mücadelede onlarla aynı yöntemleri kullanan gerilla eÄŸitimi almış özel birliklere ihtiyaç vardı. Ä°ngiltere'nin Ä°RA ile mücadele için kurduÄŸu SAS komandolarını incelemek istiyordum. Genelkurmay BaÅŸkanı NATO'dan arkadaşımdı. Aradım. Kabul etti. Ä°ngiltere'ye gittim. Genelkurmay Genel Sekreteri HurÅŸit Tolon'u da yanıma aldım. Oradan bizi bir helikoptere bindirdiler. BilmediÄŸimiz bir yere götürdüler. Orada SAS timlerinin eÄŸitimini izledik. HurÅŸit PaÅŸa'ya bunları not aldırdım. Ben özel bir birlik kurmak istiyorum bana yardımcı olur musun dedim. Ä°ngilizler bize yardımcı oldu”
DoÄŸan paÅŸa bunları bir sohbetimiz sırasında anlatmıştı. Fikret Bila'nın kitabında ise SAS Komandoları yetinmediÄŸini ABD'nin ünlü “Delta Force”u incelemek üzere bu ülkeye gittiÄŸini anlatıyor.
“Yarasa Operasyonu”nu yöneten ve bunun kitabını yazan Özel Kuvvetlerin baÅŸarılı komutanlardan Mithat Işık'ın gibi, ”Türkiye PKK ile 30 yıl deÄŸil, 30 ay mücadele etti. Bir süreklilik olmadı” demeyeceÄŸim.
Ancak her şeyi sil baştan yaşamanın anlamı yok.
Bir çıkış stratejisine ihtiyacımız var. Daha çok terör girdabına sürüklenmeden siyasi iradenin ülkeyi bu durumdan çıkaracak bir çıkış planını devreye sokması gerekiyor.
Biz bu filmi gördük.
Elbette ki terörle mücadele edilecek. Hatta sivil çözümler devreye girdiÄŸi taktirde dahi, terörle etkin mücadele sürecek. Ama temel politika bu olmamalı.
Bu anlayış eski Türkiye'nin, sivil çözümler ise AK Parti'nin hikayesiydi.
AK Parti kendi hikayesini kendi elleriyle öldürmemeli.
YENÄ°ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.