Sosyal Medya

Makale

Koalisyon mu seçim mi?

Soru AKP açısından kritik ve çok katmanlı bir geçiÅŸ dönemine iÅŸaret ediyor. AKP erken seçimde yine büyük farkla birinci parti olacak. Öte yandan ucu ucuna çoÄŸunluk hükümeti de saÄŸlayabilir ama bu durumda AKP ve ‘diÄŸerleri’ arasındaki ayrışma derinleÅŸecek, iktidarı devirmek üzere iç ve dış manipülasyon son hadde kadar zorlanacaktır. Bunun ahlaki olmamasını bazı AKP’liler bir ‘argüman’ sanabilir. Ama asıl sınav sizin ülkeyi yönetebilip yönetemediÄŸinizdir ve özellikle ekonomi ve dış politika alanında böylesine kırılgan bir durum varken iktidarın yönetememesi için her ÅŸeyin yapılacağına emin olabilirsiniz… 

Dolayısıyla tek başına iktidar AKP için tuzaÄŸa dönüÅŸebilir. Tabii bu saldırıyla baÅŸ edemez ise… Demek ki soru ÅŸu: Acaba AKP bu haliyle böyle bir saldırıyla baÅŸa çıkabilir mi? Kimliksel ve yandaÅŸlık romantizmi içinde “evelallah” demek mümkün. Ama siyaset geleceÄŸi düÅŸünerek yapılmak zorunda… AKP yönetiminin önlerindeki yirmi yılın sosyolojik zeminini, dünya koÅŸullarını ve bunun gerektirdiÄŸi yapı, söylem ve kadroyu öngörerek adım atmaları gerek. Dolayısıyla soru ÅŸöyle formüle edilmeli: Acaba uzun vadeli ve kalıcı bir AKP iktidarı için gerekli kurumsal dönüÅŸümün gerçekleÅŸtirilmesi açısından koalisyon mu daha elveriÅŸli, yoksa erken seçim mi? 
Yanıtı ararken Ä°slami camiada objektif yazılara imza atan Ä°smail Kılıçarslan’in 8 AÄŸustos tarihli köÅŸe yazısına bakalım. ‘Koalisyon ÅŸart’ baÅŸlıklı makalede Kılıçarslan muradının bir AKP/CHP koalisyonu olmadığını belirterek daha derindeki meseleye parmak basıyor: “ … Türkiye'nin en büyük sorununun 'koalisyonsuzluk' olduÄŸunu düÅŸünüyorum… Türkiye'de özenle biriktirilen sorunların çözümünün 'koalisyon mantığı' ile çözülebileceÄŸini iddia ediyorum.” Gerekçesini ise ÅŸöyle ifade etmiÅŸ: “Bugün Türkiye'de, vatandaÅŸlık tanımından tutunuz da anadilde eÄŸitim meselesine, dini hayatı özgürce yaÅŸama hakkından tutunuz da terör örgütü tanımına kadar pek çok meselede 'sonuçları Türkiye bakımından oldukça ağır' bir ayrışma yaşıyoruz… Ben dümdüz korkuyorum artık bu ayrışmadan. Zira bu gibi durumlarda kimin kârlı kimin zararlı çıkacağını bilecek kadar uzun süredir yaşıyorum.” 
Kılıçarslan ‘koalisyon’ kelimesiyle ‘amaçları, taraflara faydaları ve görev dağılımı’ ile bir uzlaÅŸma biçiminden söz ettiÄŸini de vurguladıktan sonra “Türkiye’nin görüp görebileceÄŸi en önemli koalisyonlardan birinin AK Parti’nin bizatihi kendisi” olduÄŸunu ekliyor. Ancak bu tespitini ‘inceltme’ gereÄŸini de duyuyor: “2007’deki kadar net ÅŸekilde ayakta durduÄŸunu da söylemek zor bu koalisyonun.” Ayrışmanın 2009 sonrasında yaÅŸandığının altını çiziyor ve sözü ÅŸöyle baÄŸlıyor: “ Açıkça söylemem gerekirse, AK Parti'nin elindeki en büyük imkân, ne pahasına olursa olsun o mevzii yeniden tahkim etmektir.” 
Sorumuza dönelim. Bu tahkimatı yapmak, yani partiyi ‘yeniden’ kurmak, sonucu ne olursa olsun seçimle mi yoksa koalisyonla mı daha mümkün? Seçim sizi iki yıl oyalayabilir ama 20 yılı öngörecek dönüÅŸümü yapmak üzere kendinizle uÄŸraÅŸma ÅŸansını verir mi? Oysa koalisyon verir. Çünkü hem saldırıları anlamsız ve iÅŸlevsiz bırakır, hem de dışa dönük sorumluluÄŸu paylaÅŸmanızı saÄŸlar. Yürümezse de orada kesip halka gidebilirsiniz ‘vesselam’.   

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.