Sosyal Medya

Makale

‘Sıcak’ Gündem

— Yarın gölge de 37 derece ile senenin en sıcak günü yaşanacak…

— Bu günden itibaren hüküm sürecek kavurucu çöl sıcakları ile baş etmenin yolları…

— Ve şimdi ekranlarımıza bu sıcak yaz günlerinde tatil beldelerin de serinleyenler…

— Tıp otoritelerine göre sıcak yaz günlerin de en çok dikkat etmemiz gereken hususlar…

— Sıcak… Sıcak bir yaz günü… Artan nem oranı ile hissedilecek sıcaklıkların artması…

 

Sıcak yaz günlerini anlatmak için yüzlerce değişik biçimde kurularak servis edilen cümleler. Başta haber verir tarzda masum görünen ve çokça tekrarlanan bu sözcükler, haberin devamında uyarıcılıktan uzaklaşıp bizi önceden belirlenmiş yöne doğru sevk etmeyi amaçlıyor. Yaz ve güneş üzerinden günden güne büyüyen tatil endüstrisi çözüm sadedinde zihinlere kazınıyor. Sahi sıcak yaz günleri ile ilgili çözümleriniz, yapmak istedikleriniz, olmaz olmaz mekânlarınızın nedeni seçimleriniz mi yoksa işitsel görsel ve yazılı medyaya kanan yakın(!) çevrenizin yönlendirmeler midir?

 

Güneşi yaratan, ona ışık ve ısı özelliği kazandıran, bitmez tükenmez enerjiyi bahşeden Allah… Serinletici denizleri ve yaylaları yaratan Allah… Mevsimleri ve özelliklerini var eden Allah... Sıcak ve sonuçları konusunda asıl yönlendirmesi gerekenin değil de arzularının esiri olmuş insanın tatil adı altında pervasızca işlediği günahlar ve israfın vahim sonuçları... Unutturulan düşman kovulmuş şeytanın bizi Kuran’dan kolayca uzaklaştırıp etkisizleştirdiği yaz mevsimi ve onun sıcak günleri…

 

Hâlbuki birkaç yıl evveli, insanların tatil beldelerinde hayâsızca heva hevesini tatmin yolunda tüketim çılgınlıkları sergiledikleri Ağustos ayı, Kuran’ın indirildiği Ramazan’la eski etkisinden uzaklaşmadı mı? İnsanlar gecelerini eğlenerek değil Kuran okuyarak, kıyam ederek ve tutulacak oruca hazırlanarak geçirmediler mi? Servetlerini isteyerek ve başa kakmadan ihtiyaç sahipleriyle paylaşmadılar mı? Herkesten uzakta tatil yapmak yerine dost ve akrabalarıyla iftar yemeklerinde buluşmadılar mı? Market alışverişlerinde bile dar gelirlileri düşünüp kumanya satın almadılar mı? Tatilde ne okuyayım telaşından sıyrılıp Kuran’ı hatmetmediler mi? Ellerini dillerini ve gözlerini her türlü hayâsızlığın hâkim olduğu tatil beldelerinden çekip selâtin camilerini doldurmadılar mı?

 

Mecburen sürdüre geldiğimiz modern hayat, sıcağın da içini boşaltıp anlam kaymasına uğratmasına karşı son derece aciz ve tepkisiz kalmamızın sebebi nedir? Sıcak üzerinden yaptığımız tercihlerin bizi cehennem sonlu olmaktan uzaklaştıran çözümlere ulaştırması gerekli değil midir?

 

Kuran’da ‘sıcak’la ilgili ayetler genellikle tedbir alıcı bir bakışla okunması gereklidir. Bu yönden Cehennem ve onun isimlerinin, yakıcı ve kavurucu dayanılmaz sıcaklık üzerinden anlatılması manidardır. Mesela sıcak bir Ağustos günü Tebük seferi için seferberlik emri ile çağrılanlardan münafıklık edenlerinin sıcağı bir bahane olarak asıl yerinden kaydırma teşebbüslerine karşı sert bir uyarı gelmiştir. “Allah’ın Resulüne, karşı gelerek sefere çıkmak yerine oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı”(Tevbe / 81)

 

Sıcak, cehennem üzerinden bize kötülükten ve zulümden sakınmayı hatırlatması gerekirken, azgınlığımız artmasının nedeni Kuran’ın uyarılarına aldırış etmemektir. Hac ve Umre ziyaretleri için Mekke ve Medine’ye hangi mevsimde giderseniz gidin, daima sıcaklığın 40 derece ve üzerinde seyrettiğine şahit olursunuz. İnsanımız oralarda bu sıcak günleri gereği gibi örtünerek ibadet ile geçirmelerine rağmen Türkiye’ye döndüklerinde gittikleri tatil beldelerinde farklı tutum sergiliyorlar. Niye Mekke deki sıcakta tesettürlü olanlar buradaki sıcaklar da açılmaya meyyaller? Niye Medine’de beş vakit namazı camide kılanlar, bu tüten son ocaktaki tatillerinde camilere gitmiyor ve Kuran okumuyorlar? Hicaz’da ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaya dikkat edenlerin tatil mekânlarında sadece kendi nefislerini doyurma aymazlığına ne diyorsunuz? Yani sadece eşimizin paraşüt mayo giymesi ve içki içmememiz dışında kınadığımız laikler benzeri bir tatil yapıyor oluşumuz, bizi imanımızın ve cennet beklentimizin değil de heva ve hevesimizin yönlendirdiğini ortaya çıkarmıyor mu?

 

(Cennettekiler) Oradan cehennemliklere soracaklar; ‘Nedir sizi cehenneme düşüren?’ ‘Biz dosdoğru namaz kılmazdık, fakir fukarayı doyurmazdık, dalanlarla birlikte dalardık, hesap gününü yalan sayardık. Ölüm de bu şekildeyken buldu bizi (Müddessir / 41-47)

 

İslami olduğu iddia edilen tatil mekânlarına bu ayetlerin yönlendirmesiyle baktığımızda görürüz ki, iki arada bir derede kılınan mecburi namazlar, ihtiyaç sahiplerinden izole nefsi arzular uğruna harcanan servetler, heva ve hevesin peşinden dalıp gitmeler ve tatil günlerinde yapılanların hesabını vermeyi unutmaya müsait olanların oyalanıp durmasını kolaylaştıran aktiviteler... Bu şekilde geçen rüya(!) gibi bir tatilin bitmesinin hüznüyle geri dönenlerin, hayırları arttırmak ve zulümleri önlemek için yapılan faaliyetlere katılmaları daha da zor gelecektir. Sıcak bizi uyandıracakken daha da derin uykulara daldırmasının nedeni hayatı Kuran ile okumamaktır. Hâlbuki okumaları sonucunda sıcakta hayırları arttırmak, zulümleri önlemek, şeklinde gayretlerini arttıranları mutlu sonlar beklemektedir

 

Sen cennette asla açlık çekmeyecek, asla çıplak kalmayacaksın. Orada asla susuzluk çekmeyecek ve güneşin kavurucu sıcağına maruz kalmayacaksın.  (Taha / 118–119)

 

Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk. (İnsan /13)


Not; “Sıcak Gündem” başlığıyla, üç harflilerin (partilerin ve terör örgütünün) arasında süren mücadeleden bahsedeceğim zannına kapılmanıza sebep olmuşsam affınıza sığınırım…   

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.