Sosyal Medya

Makale

Aydınlar ve bildiriler

Akil Ä°nsanlar heyetinden bir grubun bildirisi aydın dünyasındaki siyasi ve ideolojik ayrışmanın boyutu hakkında epeyce fikir veriyor. Bildiri suçlu arama ve çatışmayı besleme psikolojisinden çıkılması için bir davet. Ä°mzalayanların son yaÅŸananlar karşısında ‘nötr’ olduklarını herhalde sanmıyoruz. Bazısı hükümeti, bazısı da PKK’yı (daha) sorumlu tutuyorlar mutlaka. Buna raÄŸmen yan yana gelmeyi içselleÅŸtirdiler. Çünkü gerçekten de eÄŸer bir ‘hedef’ olacaksa, sorumluluk eÅŸit dağılmamış bile olsa, buna ulaÅŸmanın yükünü tek tarafa yıkmak mümkün deÄŸil. Yapılan çaÄŸrının kritik cümleleri ÅŸöyleydi: "Derhal silahlar susmalı ve mutlak çatışmasızlık haline dönülmeli. Meydan okuyucu, ayrımcı tahkir dilinden uzak durulmalıdır. Basından kanaat önderlerine, iktidardan muhalefet partilerine her anlamda siyasetin hareket alanını boÄŸacak önerilerden kaçınılmalıdır."  

Buradaki kaygı, siyaset alanının daralması sonucunda çözüm ihtimalini elden kaçırabileceÄŸimiz. Ancak Akil Ä°nsan grubunda kendilerini AKP’ye yakın veya PKK’ya uzak hisseden birçok kiÅŸi bu bildiriye imza koymadı. Çünkü ortada gerçekten de tamir edilmesi gereken bir yara var ve hükümet ile PKK arasındaki denge son on yılda belki ilk kez bu kadar belirgin biçimde hükümetten yana. 
Çözüm Süreci baÅŸladığında PKK tarafı için tek koÅŸul Türkiye’den çekilmesiydi. Örgüt Gezi’den heveslenerek bunu yapmadı. Ama hükümet süreç bitmiÅŸtir diyerek Kandil’i bombalamadı… Sonrasında hükümet de yavaÅŸladı ve bir tür ‘eÅŸitlik’ saÄŸlandı. Ancak PKK bölgede hegemonyasını pekiÅŸtirmek üzere alternatif bir kamu düzeni kurmaya kalktı. Baskı ve haraç mekanizması iÅŸletildi, mahkemeler kuruldu. Hükümet yine de süreç bitti deyip Kandil’i bombalamadı. Dolmabahçe toplantısını hem yaptı, hem de bundan rahatsız oldu… Çözüm Süreci kenara alındı ama yine de bitirilmedi. Sonrasında seçim sürecinde PKK iÅŸi iyice çığırından çıkardı, oylara el koydu. Hükümet hâlâ süreç bitti deyip Kandil’i bombalamadı. Çünkü ateÅŸkes iÅŸin temeli, her türlü olası çözümün zeminiydi… Ama seçimden sonra PKK açıkça savaÅŸ ilan etti ve uygulamaya geçti. ‘Sıkıysa gel de bombala’ demiÅŸ oldu. Hükümet de bombaladı ve ‘birinci kareye’ geri döndü: Çözüm Süreci’nin önkoÅŸulu PKK’nın Türkiye’yi terk etmesi ve bundan geri adım olmayacak. 
Bütün bunlar yaÅŸanırken bir de ‘diÄŸer’ aydın tipolojisi var. Åžöyle demiÅŸler: “… ‘Çözüm Süreci’nin, baÅŸlamasının da sonlandırılmasının da yegâne sebep ve dayanağının, iktidar partisini vesayeti altına almış bir kiÅŸinin ÅŸahsi hesap ve hevesleri olduÄŸu anlaşılıyor. Bu konuda baÅŸtan beri duyulan kaygılar, yaÅŸanan son olaylarla da açıkça kanıtlanıyor.” Bu kadarının artık ahlaksızlığa girdiÄŸini düÅŸünenler olabilir ama mesele daha derin. Ä°deolojinin psikolojiye hapsolmasının ve yapısal bir aptallığa dönüÅŸmesinin tezahürlerinden biriyle karşı karşıyayız. Bildirinin altında kendi dar çevrelerinde saygın aydınların yer alması da kimseyi ÅŸaşırtmamalı. Gerçeklik karşısında yenik düÅŸenlerin zihni kendini tekrarlamaya baÅŸladığında ideolojik ahmaklığın sürükleyiciliÄŸi de kaçınılmaz oluyor.  
Böyle bir aydın yelpazesinde Akil Ä°nsanlar grubunun sözü, yürek soÄŸutmasa ve adil gözükmese de, namuslu bir kaygıyı yansıtıyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.