Makale
Ayıpları örtmek
“Ä°ÅŸlediÄŸi günahları açığa vuranlar dışında, ümmetimin tamamı affedilmiÅŸtir. Bir adamın, gece kötü bir iÅŸ yapıp, Allah onu örttüÄŸü halde, sabahleyin kalkıp: “Ey falan! Ben dün gece ÅŸöyle ÅŸöyle yaptım” demesi, açık günahlardandır. Oysa o kiÅŸi, Rabbi kendisinin kötülüÄŸünü örttüÄŸü halde geceyi geçirmiÅŸti. Fakat o, Allah'ın örttüÄŸünü açarak sabahlıyor.” (Hadis-i Åžerif, Riyazüssalihin'den).
Günah açığa vurulursa ne olur?
Öncelikle hayâsızlığın yaygınlaÅŸmasına yol açılır.
Aynı günahı iÅŸlemiÅŸ olan baÅŸkaları da kendi günahlarını itiraf etmeye baÅŸlar.
Bu durumda iÅŸlenen günahlara ortak çıkanlar çoÄŸalır.
Sonuçta o günah, bu kümede yer alanlar arasında bir tür meÅŸruiyet muamelesi görmeye baÅŸlar. Bu da kötülüÄŸün yayılmasına neden olur.
Günahın veya kötülüÄŸün açığa vurulması hicap duygusunu törpüler.
Günahını meÅŸru görmeye baÅŸlayan kimse için tövbe kapısı da kendiliÄŸinden kapanmış olur. Ä°ÅŸlediÄŸi günahı meÅŸru gören biri o iÅŸten dolayı niçin tövbe etsin ki?
Tövbe etmeme, o fiili tekraren iÅŸlemenin yolunu açık bırakma demektir.
Oysa insan, bir bakıma tövbe etmekle insan olma katına yükseldiÄŸini hisseder. Tövbe, bir imkân olarak yalnızca insana açıktır.
Ä°nsanlar tövbe etmeseydi veya tövbeye yönelmeseydi Allah onları helak eder, iÅŸlediÄŸi günahlardan dolayı tövbe eden yeni bir toplum halk ederdi mealindeki Hadis-i Åžerif de tövbenin erdemine ve insana yaraşır olduÄŸuna iÅŸaret ediyor.
Buradan farklı bir noktaya ulaÅŸmamız mümkün görünüyor: günahın itiraf edilmemesi öngörülüyor. Dolayısıyla baÅŸkasının kusurunu, kabahatini, günahını araÅŸtırmanın, tecessüsün de niçin kötü edimlerden sayıldığının hikmeti anlaşılabilir hale geliyor.
Åžimdi, olayın bir baÅŸka veçhesine deÄŸinelim:
Hicabın bir anlamı utanma (mahcubiyet) ve ar ise, bir anlamı da perde veya örtüdür.
Öyle durumlar ve öyle iliÅŸki biçimleri vardır ki, orada hicaba iliÅŸkin duyguların ve doÄŸrudan hicabın ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu, Allah'la kul arasındaki iliÅŸki biçimidir: kul, bu noktada, Allah'ın sürekli kendisini gördüÄŸünü bilir ve kendisi onu görmese de onun tarafından görüldüÄŸü bilincini yaÅŸar. Ä°ÅŸte ancak bu noktada hicap (perde) düÅŸer. Ve insan, çıplak hakikat karşısında bütün zaafıyla karşı karşıya bırakıldığını görür.
İnsanlar arasında aslolan hicaptır, hicap duygusudur.
Burada sözü edilen mahremiyet alanı yalnızca gövdeye iliÅŸkin gerçeklikler deÄŸil: kulun Allah karşısında tüm benliÄŸinin dışa vurumudur: AÄŸlamalar, fısıltılar, itiraflar, iç çekmeler, iç dökmeler, ne varsa, hepsi, her ÅŸey, ortaya dökülüyor ve böylece Allah'la kul arasında yeni bir mahremiyet alanı oluÅŸuyor ve bu mahremiyet alanı yalnızca taraflar arasında kalıyor.
Kâbe duvarının dibinde dövüne dövüne aÄŸlayanlara veya aÄŸlaya aÄŸlaya duvarları dövenlere rastlanır. Bu konumda ve yalnızca bu konumda içini dökme durumu tövbenin bir ifade biçimi olarak tecelli eder. Bu tablo günahın, kötülüÄŸün yayılmasının deÄŸil, bilakis ondan piÅŸman olunmuÅŸluÄŸun itirafı sayılmalıdır.
Henüz yorum yapılmamış.