Makale
Güzel Türkistan sana neler oluyor!
19. yüzyıl sonlarında Ä°ngilizler Rusya'yı dengelemek için “DoÄŸu Türkistan”ın “yeni sömürgeler” anlamına gelen “Sincan” adıyla Çin tarafından yutulmasına destek verdiler. 1949'da komünist Çinliler DoÄŸu Türkistan'a iyice sokularak kıskaçlarını yaydılar. DoÄŸu Türkistan doÄŸal kaynaklarının sömürüldüÄŸü, askeri üslerin inÅŸa edildiÄŸi, nükleer silahların denendiÄŸi ve artan Çin nüfusu için yeni yerleÅŸim alanlarının sunulduÄŸu topraklar oldu. DoÄŸu Türkistan, Hazar kıyılarına uzanan Batı Türkistan'a doÄŸru Çin'in ticari yayılımında önemli bir geçittir. Zengin petrol, doÄŸal gaz, kömür, uranyum ve altın yataklarına sahip olması “DoÄŸu Türkistan”ı Çin için ayrıca cazip bir av sahası haline getirdi.
1944'te kurulan “DoÄŸu Türkistan Cumhuriyeti” 1949'da yıkıldığında ülkede 300 bin Çinli vardı. Bu sayı toplam nüfusun yüzde 4'üne denk düÅŸüyordu. 1960'lar ve 1970'lerdeki Mao'nun 'kültür devrimi' DoÄŸu Türkistan için herÅŸeyden önce “nüfus kırımı” anlamına geliyordu. Devrimin kültürle alakası ise Uygur kimliÄŸinin yok edilmesine yönelik olarak üretilen ÅŸeytani deneyimlere iliÅŸkin bir muktesebattan ibaret kaldı. DoÄŸu Türkistan dışarıya kapatıldı, Camiler yıkıldı, Kur'anlar yakıldı ve binlerce Uygur ortadan kaldırıldı. Kıyım makinası gibi çalışan sözde kültür devriminden sonra Çinli nüfus giderek arttı ve ÅŸimdi Çinliler DoÄŸu Türkistan'ın neredeyse yarısını teÅŸkil ediyorlar.
Bugün DoÄŸu Türkistan, Çin, Rusya ve ABD ÅŸeytan üçgeni arasında sıkışmış iltihaplı bir uçtan ibaret görünüyor. Çin baskıyı artırdıkça DoÄŸu Türkistanlılar bu ÅŸeytan dengesi içerisinde yol bulmaya çalışıyorlar. Kendilerine ciddi anlamda sahip çıkan bir 'Türk' ve 'Müslüman' güçten yoksun oluÅŸları Çin'in elini güçlendirirken Uygurları “Büyük Oyun' dengeleri içerisinde sadece gündelik yarar saÄŸlayan geçici ittifaklara yöneltiyor. ABD ise, 'DoÄŸu Türkistan' ve “Tibet' meselesini Çin'e karşı iÅŸine geldiÄŸi zaman öne sürdüÄŸü bir kaldıraç olarak kullanıyor. Çin ejderhası boynunu sıktıkça nefes almak için kendisine uzatılan eli tutan Uygurlar “Büyük Oyun”un deÄŸiÅŸmez masum oyuncusudur.
'Müslüman Pakistan', 'Hindu Hindistan'a karşı 'Komünist Çin' ile iliÅŸkilerini geliÅŸtiriyor. Bu iliÅŸkinin kaybedeni tabiki DoÄŸu Türkistan oluyor. ABD'nin Asya-Pasifik politikalarını dengelemek isteyen Rusya ile Çin'in iÅŸbirliÄŸi yapmasının kaybedeni de keza DoÄŸu Türkistan'dır. ABD'nin “11 Eylül”ün ardından baÅŸlattığı sözde 'teröre karşı savaÅŸ' kampanyası ise Çin'in Uygurları sindirmek için uyguladığı zulüm politikalarını meÅŸrulaÅŸtıran bir araca dönüÅŸtü. Petrole ve doÄŸalgaza aşırı bağımlı bir ekonomiye sahip olan Çin, enerji havzalarının üzerinde oturan- Ä°ran dahil-Körfez rejimlerinin baskısından da azadedir. DoÄŸu Türkistan'ın sahipsizliÄŸi utanç verici boyutlardadır.
1950'lerden 2000'lere kadar defalarca ayaklanan DoÄŸu Türkistanlılar büyük kayıplar verdiler. En son 5 Temmuz 2009'da Urumçi'de baÅŸlayan ve 7 Temmuza kadar devam eden olaylarda katledilen Uygurların sayısı binlerle ifade ediliyor. Gerçek sayıyı kimse bilmiyor. Geçen yıl Ramazan ayının ilk günlerinde katledilen/kaybedilen Uygurları unutmayalım. DoÄŸu Türkistan'ın “Özerk bölge” olması sadece bir kelime oyunudur. DoÄŸu Türkistan'ı etnik Çinliler yönetiyor ve Pekin Urumçi'den beÅŸbin kilometre uzaklıktadır. Dert anlatmak için yola çıkan Uygurlar daha Pekin'e varamadan sessizce kırılıp seyreltiliyorlar. 'El Kaide' baÄŸlantısı Uygurlar için küçük bir parantezdir ama Çin maharetiyle giderek büyüyebilir.
Henüz yorum yapılmamış.