Makale
Eğittiklerine Güvenmeyen Eğitim
EÄŸitim sistemi de eÄŸitici de kendine amaçlar belirler ve onlara ulaÅŸmak ister. Belirli aralıklarla hedeflerine erip eremediÄŸini, erdiyse ne kadarına erdiÄŸini denetler. Daha doÄŸrusu eÄŸittiklerinin durumunu tespit etmek ister ve bunu mümkün kılan bir yol bulur ya da mevcutlar arasından seçer. Aralarındaki fark ne olursa olsun her sınav nihayetinde bulunan/tespit edilen, umulan/amaçlanan mı sorusuna cevap arar. Bulunan umulan ise hedefe ulaşıldığına, deÄŸilse ulaşılmadığına yorulur. Ä°kisi arasındaki açıklık makul sınırları aÅŸtığında yine maksuda erilemediÄŸi düÅŸünülür ve nedenleri araÅŸtırılıp bulgulara göre çözüm üretilir.
Aslında pek çok vesileyle insan hayat boyu sınar ve sınanır. Sınama, kimileyin bilinçli iken çoÄŸunlukla kendiliÄŸinden vuku bulur. Daha doÄŸrusu ÅŸahit olunan söz, davranış ve tutumlar kıstas kabul edilir. Yani tecrübe, herhangi biriyle kurulacak iliÅŸkinin oturacağı zemini belirleyen ölçü edinilir zira bir kiÅŸiden sadır olan fiiller fail hakkındaki kanaati belirler. Eylemin insanlar arası iliÅŸkinin keyfiyetini belirleyen parametre muamelesi görmesi, sözden çok fiilin muteber olmasındandır. DiÄŸer bir ifadeyle iddiadan ziyade onun gerçeÄŸe tekabül etmesine deÄŸer verilmesindendir. Kestirmeden “Ayinesi iÅŸtir kiÅŸinin lafa bakılmaz.” denilir. Hemen ifade edelim ki bir yerde eÄŸitim, iÅŸe deÄŸil söze bakıyorsa bu onun hayattan koptuÄŸunun resmidir. O, gerçeklikten koptuÄŸunda sınav, durumu tespit eden gösterge olmaktan çıkar “dostlar sınavda görsün” gösterisine dönüÅŸür.
Sınava bazen öÄŸrencinin devam edeceÄŸi okul türünü belirleme iÅŸlevi yüklenir. Artık o, öÄŸrencilerin geldiÄŸi aÅŸamayı belirleyen bir yol deÄŸil onları eleyen bir elek, sıralayan bir ÅŸerit mesabesindedir. Merkeziyetçi sistemlerde büyük kitleler sınav denilen aygıttan geçirilir. Bu denli büyük bir organize için özel bir iÅŸ kolu gerekir ve sınav sektörü doÄŸar. Bu sektörde çalışanlar sadece sınavın iÅŸleyiÅŸi, düzeni ve akıbeti ile ilgilenirler. Sınavın sınananlara neler yaÅŸattığı ilgi alanlarının dışında kalır. Onlarla ilgileri resmi ve objektif davranmak ve sınavın saÄŸlıklı yürütülmesini saÄŸlamakla sınırlıdır. Ä°stemeselerde ortaya insanilikten uzak, tamamen mekanik bir sistem çıkar. Sınananın saÄŸlığı, sınavın sıhhatine feda edilir. Ayrıca bu kurumların sınav kuralları, gençlerin suç iÅŸlemeye hazır birer eleman gibi algılandığı izlenimi verir. Algılama böyle olmasa da onlara, kendilerini kopya çekmek için fırsat kollayan fırsatçılar gibi hissettiren mesajlar içerir. Birbirinden hayati sınavlara giren gençlere adeta emin ve hakkaniyetli olmadıkları telkin edilir.
Bu tür telkinlerin taarruzuna maruz kalmayı, sınavın selameti de dâhil hangi sebep mazur gösterebilir, sorusu yüksek sesle seslendirilmelidir. Hatta gerek merkezi, gerekse rutin sınavların bu halleriyle ne kazandırdıkları ne kaybettirdikleri sorgulanmalıdır. Öncesi, sonrası ve icrasıyla sınav, muhataplarını pek çok yönden etkilemekte ve onlara verilen tepkiler meleke haline gelecek kadar çok tekrar edilmektedir. Zorunlu eÄŸitim boyunca en az beÅŸ yüz kere (Bu tahmin, bir öÄŸretim yılında her dersten dört sınav yapıldığı ve her yıl ortalama on çeÅŸit ders okutulduÄŸu varsayılarak yapılmıştır.) ve ortalama yarım saat süren bu etkiler, her muhatapta farklı izler bırakır. Bu izlerin toplamı onlara alışkanlık olarak döner ve bunların pek çoÄŸu eÄŸitimin hedefleri arasında yer almaz. Bu durum kiÅŸilikli bir nesil yetiÅŸtirmek idealiyle çeliÅŸmekle kalmaz onunla taban tabana zıt huylar kazandırır. EÄŸer durum buysa istenmese ve hedeflenmese de sınav/lar kiÅŸiliÄŸi tahrip eden bir mekanizmadan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.
Üstelik söz konusu edilen olumsuz etkiler, sınav tarihi belli olduÄŸu anda baÅŸlar fakat notların açıklanması ile bitmez. O andan itibaren notu öÄŸrenen ailenin vereceÄŸi tepki hesap edilir. Onu söylemekle gizlemek, gerçekle yalan arasında kalınır. Bu tür ikilemler karar verilene kadar sürer. Ä°çlerinden birini seçmek kolay deÄŸildir zira her bir ihtimal diÄŸerinden daha problemlidir. Tasvir edilenlerin her talipte bıraktığı tesirleri hakkıyla tespit imkânı olmasa da tecrübe ve gözlemlerden hareketle bazı tahminler yapılabilir. Tahminler yapılırken aileden baÅŸlayarak uygulayıcıya kadar tüm tarafların davranışlarının ve hatta bizatihi sınav atmosferinin estirdiÄŸi hava göz önünde bulundurulmalıdır. Bütün bunlardan hareketle, zayıf not alma ihtimali kuvvetli fakat iyi not almak zorunda olan bir gencin üzerindeki -kıvranmalar yoluyla tezahür eden- baskının, onun ruh saÄŸlığı üzerindeki etkilerinin eÄŸitimin amaçlarını desteklemediÄŸi aksine kazandırdığı alışkanlıklarla köstek olduÄŸu rahatlıkla söylenebilir.
YetiÅŸkin davranışlarının gençler üzerinde müspet ya da menfi bir eÄŸitici deÄŸeri olduÄŸu hatırlanarak gözetmen hal ve tutumları mercek altına alınmalıdır. Bir hayli sınav tecrübesine sahip okuyucu ÅŸu tasviri cümlelere katılacaktır sanırım: Gözetmenin gözükmesiyle sınıfta heyecan doruÄŸa çıkar. Çok geçmeden dersteki bildik öÄŸretmenin gittiÄŸi, yerine gergin bir ÅŸahsın geldiÄŸi sezilir. O, sert ve kararlı söz ve bakışlarla sükûneti saÄŸlar ve sınavı baÅŸlatır. Kimi öÄŸrenci, soruları gördüÄŸünde geçer not alabilecek durumda olmadığını fark eder. ArkadaÅŸlarından yardım almayı/kopya çekmeyi kendine yakıştıramaz fakat sınıf geçmesini mümkün kılacak bir not almalıdır. Bir taraftan hak etmediÄŸi bir notu almak vicdanını rahatsız eder diÄŸer taraftan alınacak zayıfın sebep olacaklarını göze alamaz. Sınıf içinde düÅŸeceÄŸi durumu, hocanın takınacağı tutumu, ailenin vereceÄŸi tepkiyi hesap eder. Vicdanın sesini dinlemeyip kopya çektiÄŸinde de manzara güllük gülistanlık deÄŸildir. Yakalandığında arkadaÅŸlar arasında madara, öÄŸretmenler karşısında mahcup olmak; aileye ve disiplin kuruluna hesap vermek gibi birbirinden çetin ihtimalleri göÄŸüslemelidir. Gözünü karartıp kopya çekmeye karar verdiÄŸinde de iÅŸi kolay deÄŸildir. Bu sefer de hem geçer not alacak kadar yazmak hem de yakalanmama kıvraklığını göstermek zorundadır. Yoksa çekilen sıkıntı boÅŸa gidecektir. Bu yüzden bir taraftan gözetmeni kesmeli, diÄŸer taraftan bir ÅŸekilde bilgiye ulaÅŸmalı ama bunları belli etmeden yapmalıdır. Fark edildiÄŸini anladığında öyle olmadığını bile bile masum ayaklarına yatar. Yutturamadığında ya naçar olduÄŸuna inandırmak için çırpınır ya da arsızlığa vurarak yırtmayı dener. KiÅŸilikli bir insana yakışmayan taktikler iÅŸe yararsa ya da gözetmenin merhameti ağır basarsa ne ala, deÄŸilse kâğıdı kaptırmamanın bir yolunu bulmak gerekir. Velhasıl her bir ihtimal diÄŸerinden daha berbat haller yaÅŸatır ve ecel terleri döktürür.
Vicdanın sesini dinleyip meÅŸru sınırlar içinde kalan ise hafızasını zorlar, kafa patlatır ancak sonuç deÄŸiÅŸmez. Akıl durmaz çalışır fakat aklına gelen her ÅŸey bunaltmaktan baÅŸka iÅŸe yaramaz. Gerilir, sıkılır üstelik dakikalar geçmek bilmez. Can sıkıntısı, umutsuzluk, karamsarlık, kaygı, boÅŸ vermek gibi pek çok hale duçar olur. Bir taraftan bu gerilime dayanmayı diÄŸer taraftan alınacak tepkileri göÄŸüslemeyi dayatan bir bela ile karşı karşıyadır. Gerilimden çatışmaya yarım yamalak tasvir edilen bu gergin anları on iki yılda beÅŸ yüz kereden fazla ve ortalama yarım saat yaÅŸayan bir gencin kiÅŸiliÄŸinin ne hale geleceÄŸini düÅŸünmek iÅŸin vahametini göstermeye yeter de artar bile.
Üstelik gözetmen tarafından verilen mesajlar eÄŸitimin amaçlarıyla örtüÅŸmez. O, görevinin sınava nezaret etmek olarak deÄŸil “hababam sınıfının külyutmazı” rolünü oynamak olduÄŸu zehabına kapılırsa durum daha da vahimleÅŸir. Sözlerinden bakışlarına, tavırlarından tutumlarına, o öÄŸretme aÅŸkıyla yanan öÄŸretmen gider, yerine bir gardiyan gelir. Hemen hemen her halinin muhataplarına sizler güvenilmez insanlarsınız mesajını vermeye ayarlı olduÄŸunu fark etmez bile. Ä°ki arada bir derede kalmış, vicdanla karşılaÅŸacağı tepkiler arasında bunalmış genç bu mesajı algıladığında saÄŸlıklı davranamaz zira sınav ortamı saÄŸlıklı deÄŸildir. Maruz kaldığı halin müsebbibi olarak onu görür, faturayı kendisine güvenmeyen ilk muhatabına keser. Velhasıl sınavın kendine has atmosferi yanında, uygulayıcıların estirdiÄŸi gergin hava, pek çok soruna davetiye çıkarır. Gençlerin kendilerini sıkışmış hissetmelerine neden olan sınavlar, maalesef öÄŸretmen öÄŸrenci iliÅŸkilerini zedeleyen en elveriÅŸli(!) zeminlerden biridir. Özetle aldıkları mesafeyi tespit yerine onlara sıkışmışlık hali yaÅŸatan sınavlar ve onun dayandığı anlayış bu haliyle eÄŸitimin doldurduÄŸu havuzu boÅŸaltan menfez iÅŸlevi görmektedir. O, asıl iÅŸlevine uygun hale getirilmedikçe de eÄŸitimle hedefleri arasındaki açıklık artarak sürecektir.
Henüz yorum yapılmamış.