Makale
Ruzi Nazar, CIA ve Türkistan
98 yıllık hayatı sırlarla dolu olan Özbek asıllı “CIA” ajanı Ruzi Nazar Side'de vefat etmiÅŸ ve yeri açıklanmayan bir mezarlıkta defnedilmiÅŸ. AÄŸabeyi ve babası Stalin döneminde katledilen Ruzi Nazar II. Dünya Savaşı'nda Rus ordusundan firar etti. Almanlar, esir aldıkları Türklerden bir “Türkistan Lejyonu” teÅŸkil etmiÅŸti. “Stalin rejimi”ne duyduÄŸu nefret Ruzi Nazar'ı bu lejyona sürükledi. Pek çok soydaşı gibi Almanların kazanması halinde Türkistan'ın esaretten kurtulacağına inandı. Almanlar savaşı kaybetti ve Ruzi Nazar aynı sebeplerden ötürü bu kez CIA'ye katıldı.
“SoÄŸuk SavaÅŸ” döneminde Ruzi Nazar Rus ve Çin esareti altındaki Türk halklarını dünya gündemine taşımaya çalıştı. Avrupa'daki Türk diasporasından Türkiye'ye kadar pek çok ülkede anti-komünist faaliyetlerin desteklenmesinde rol oynadı. Kimine göre “Türkistanlıların CIA'deki adamı”ydı, ABD'nin imkanlarını Türkistanın bağımsızlığı için kullanan bir vatanseverdi. Kimine göre ise komünizme karşı verilen 'örtülü savaÅŸ”ta rol oynayan muhteris casuslardan biriydi.
Ruzi Nazar 1940'ların baÅŸlarında ayrıldığı Özbekistan'a 1990'ların baÅŸlarında gidebildi. Ne ki Özbekistan'ın bağımsızlığını kazanmasında CIA'in payı yoktu. Moskova bir anda “SoÄŸuk SavaÅŸ” oyunundan çekilmiÅŸti. Oysa CIA analistlerine göre daha uzun süre ayakta kalacak kadar güçlüydü. Bu yüzden Sovyetler'in dağılması herkes için, en fazla da Sovyet yurttaÅŸları için süpriz oldu. SoÄŸuk SavaÅŸ'ta zaferi sözde ABD kazanmıştı ama bunun için tek mermi bile atmamıştı. ABD, maçın yarısında ringi terkeden amansız rakibinin ardından ÅŸampiyon ilan edilen bir boksör gibiydi.
Çarlık Rusya'sı döneminde yapay ÅŸekilde bölünerek parçalanan “Türkistan”dan beÅŸ ayrı devlet çıktı. Ruslar, Batılı sömürgeciler gibi arkalarında bir dizi sınır ihtilafı bırakarak çekildiler. Kırgız, Kazak, Özbek, Türkmen kimlikleri Rus esareti döneminde birer etnik kimliÄŸe dönüÅŸtürüldü. Birkaç yıl önce Kırgızistan'da Özbekler ve Kırgızlar arasında yaÅŸanan çatışmalar ise sıcaklığını koruyor. Aralarında birlik oluÅŸturamayan bu devletler hâlâ Rusya'nın nüfuz alanı içerisinde.
DoÄŸu Avrupa'da Sovyet sonrası dönemde, eski rejime muhalif olan siviller iktidara geldiler. Eski yönetici sınıf ise tasfiye oldu. 1990'ların baÅŸlarından bugüne kadar Polonya ve Slovakya 4, Bulgaristan 5, Çek Cumhuriyeti ve Estonya 3, Macaristan 7, Letonya 8, Litvanya ise 7 CumhurbaÅŸkanı seçti. CumhurbaÅŸkanları hayattayken seçimlerle koltuklarını devrettiler.
Türki Cumhuriyetlerde durum tam tersiydi. Bu ülkelerde eski rejimden kalma yöneticiler iktidarı ellerinden bırakmadılar. Otoriter rejimlerle yönetilen Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan'da 1990'ların baÅŸlarından bugüne kadar aynı isimler devlet baÅŸkanı. Kırgızistan'da 1990'dan 2005'e kadar Asker Akayev iktidardaydı. Türkmenistan'da ise 1990'dan 2006'ya kadar Saparmurat Türkmenbaşı tek başına iktidarı elinde tuttu. Türkmenbaşı, görev başındayken vefat etti.
Tek istisna Azerbaycan'dı. Sovyet sonrası dönemde, eski rejime muhalefet ettiÄŸi için hapis yatan Ebülfeyz Elçibey CumhurbaÅŸkanı seçildi. 16 ay sonra Elçibey yetkilerini Haydar Aliyev'e devretmek zorunda bırakıldı. “Sovyetler BirliÄŸi Komünist Partisi”nin en üst organı olan “Politbüro”nun üyeliÄŸine kadar yükselen Aliyev “KGB”de de yöneticilik yaptı. 10 yıl CumhurbaÅŸkanlığı yapan Aliyev'in vefatıyla yerine oÄŸlu Ä°lham Aliyev geçti. Sovyetler BirliÄŸi'nin “DoÄŸu Avrupa” ve “Orta Asya”daki eski uyduları arasındaki bu farklar, maalesef düÅŸündürücü ve üzücü.
YENÄ°ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.