Sosyal Medya

Makale

Korkuyorsunuz!

Her taraftan saldırıyorlar: Terör üzerinden vuruyorlar. Ekonomi üzerinden vuruyorlar. Mezhep üzerinden vuruyorlar. DeÄŸerleri aÅŸağılayarak vuruyorlar. Ä°ç savaÅŸ senaryolarıyla vurmaya çalışıyorlar.
Yeni terör örgütleri ikame edip besliyorlar. Onları sokaÄŸa salıp cinayetler iÅŸletiyorlar. Sonra hep birlikte, gazeteleriyle, dergileriyle, televizyonlarıyla teröre ve cinayetlere övgüler düzüyorlar. Bir teröristin bir savcının kafasına silah dayayan resmini büyük bir heyecanla servis ediyorlar.

Çünkü o teröristin baÄŸlı olduÄŸu örgüt de, kendileri de aynı istihbarat kanalları, aynı finans çevreleri tarafından destekleniyor, besleniyor. Onların yayınlarının da, o örgütün silahlarının da, savcıya sıkılan kurÅŸunların parası da aynı merkezden geliyor. Talimatlar da, stratejiler de o çevreler tarafından verilip belirleniyor.
Türk medyası, o medya gruplarının arkasındaki finans çevreleri, o vesayetçi efendilerin bu ülkedeki ÅŸubesini oluÅŸturanlar bugün açıktan terör suçu iÅŸliyor, bu ülkeye açık savaÅŸ ilan edebiliyorlar. Sanatçıları, yazarları bu savaÅŸ için cepheye sürüyorlar. Onları bir kurÅŸun haline getirip Türkiye'nin geleceÄŸini yok etmeye çalışıyorlar.

Kötülük, nefret ve ÅŸiddet tetikçileri

Seçime endeksli gibi görünen, AK Parti'ye karşıymış gibi görünen o çirkefçe saldırılarla Türkiye'yi yerin dibine batırmaya çalışıyorlar. Ne kadar Türkiye düÅŸmanı varsa ortaklık yapıyorlar. Ne kadar Türkiye'den rahatsız varsa onlarla çalışıyorlar. Anadolu insanının sırtından beslenip Anadolu insanına hakaret ediyorlar, onların belini bükmeye, dizlerini yeniden kırmaya çalışıyorlar.

Kuzey Kore bile Türkiye karşıtı bir açıklama yapsa yanında yer alacaklar. Papa Türkiye'ye birkaç laf ediyor, arkasında hizaya giriyorlar. Avrupa Parlamentosu üzerinden Türkiye karşıtı kararlar çıkartıyorlar. Dünyanın birçok ülkesinde ekipler kurup Türkiye aleyhine karalama kampanyaları yürütüyorlar.
Hürriyet gazetesinin haberlerine, haber baÅŸlıklarına, haberleri sunuÅŸ biçimine bakın. Zaman gazetesinin haber seçimine, haberleri sunuÅŸ biçimine, yürüttüÄŸü kötülük dolu kampanyalarına bakın. Sözcü gazetesinin müptezelliÄŸine, seviyesizliÄŸine, çirkefliÄŸine bakın. Onlara baÄŸlı yan yayın organlarını da ekleyin. Hepsi aynı dili kullanıyor. Hepsi aynı savaşın birer tetikçisi. Kötülük ve nefret dolu yayınlarla Türkiye toplumunu zehirliyorlar. Nefretin de ötesinde ÅŸiddeti teÅŸvik ediyorlar.

Açıktan teröre destek veriyorlar

PKK saldırsa, birkaç asker öldürse, DHKP-C saldırsa birkaç polis öldürse, hatta IŞİD'i Türkiye'ye taşıyabilseler, birkaç kenti vurabilseler sevinçten çığlıklar atacaklar. Saldırıya uÄŸrayanların, ölenlerin kimliÄŸi umurlarında bile deÄŸil. Yeter ki kan olsun, terör olsun, kriz olsun, ekonomi çöksün, ülke karışsın. Karışsın da onların saltanatı sürsün, kazansınlar, semirsinler, CumhurbaÅŸkanı'na ya da BaÅŸbakan'a talimatlar verebilsinler, iktidar devirip iktidar kurabilsinler, o hep aÅŸağıladıkları Anadolu insanını bu sokaklardan kovabilsinler.

Türkiye, Fethullah Gülen grubunun, DoÄŸan grubunun ve onlarla birlikte hareket eden bazı sermaye çevrelerinin terörle, terör örgütleriyle yakınlığının sırrını bir gün çözecek, çözmeli. Bugüne kadar her olaÄŸanüstü dönemin, her kaos döneminin altında imzası olan bu çevreler arasındaki iliÅŸkinin ne olduÄŸunu, çözmeli. Bu ittifakın Türkiye içinde hangi uluslararası gücün savaşını yürüttüÄŸünü çözecek, çözmeli.
Son iki darbe giriÅŸiminin arkasında yer alan akıl kim, Türkiye'deki ortakları kim, o sokakları kim terörize etti, binlerce insanı hapislere doldurma projesini kim yaptı ve kimleri kullandı, bunlar da çözülecek.

Korku bir salgın gibi sardı onları

Bu ağır suç dosyaları yetmiyormuÅŸ gibi, yenisini deniyorlar. Avrupa ve ABD'deki aşırı uçlardan, OrtadoÄŸu'nun mafyalaÅŸmış yönetici kadrolara ve örgütlere, Türkiye içindeki terör örgütlerinden bir zamanların derin oligarÅŸik yapılarına, vesayetçi efendilerinin beslediÄŸi cemaat yapılarına kadar sınırları aÅŸan bir cephe ÅŸekillendiriyorlar. Bu cephe, Birinci Dünya Savaşı'nda karşımızda yer alan cephe kadar, Ä°stiklal Savaşı döneminde karşımızda yer alan cephe kadar geniÅŸ. Osmanlı'yı parçalayıp yeni Türkiye'nin kuruluÅŸunu engellemeye çalışanlar, bugün de Türkiye'nin “ikinci kuruluÅŸ”unu sabote etmeye çalışıyor.
Bu yolda bütün kötülük çeÅŸitlerini, fitne çeÅŸitlerini, akıl almaz ihanet yöntemlerini uyguluyorlar. Kullandıkları her cümle, yazdıkları her metin, attıkları her baÅŸlık, ortaklık kurdukları her siyasi güç ve finansal çevre bu ittifakı ele veriyor.
Neden böyle? Neden bu kadar Türkiye düÅŸmanı oldular? Ne istiyorlar? Sadece seçim kazanmak mı? Asla.. Öyle deÄŸil. Bu kadar basit deÄŸil. Bu ülke, yüz yıl sonra ilk kez gerçek anlamda güç olma yolunda bir meydan okumaya girdi. Kendi geleceÄŸini belirleme, kendini yeniden kurma yolunda harekete geçti. Osmanlı'yı parçalayanlar, Türkiye Cumhuriyeti'ni yüz yıldır rehin alanlar telaÅŸlandı. Bir Türkiye korkusu sardı onları ve bu korku bir salgına dönüÅŸtü. Korku, içerideki figüranların deÄŸil, efendilerinin korkusudur. Bu yüzden hep bir ağızdan, bir koro halinde Türkiye karşıtı tek bir operasyon yürütüyorlar.

Anadolu'dan çıkaramadılar, proje çöktü, panik bundan..

Yüz yıl önce bizi Anadolu'dan çıkarmaya çalıştılar. Olmadı, baÅŸaramadılar, gitmedik, direndik. Bunun üzerine 20. yüzyıl boyunca bizi Anadolu'ya hapsettiler, coÄŸrafyadan kopardılar. Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye'ye yönelik en büyük küresel proje bu idi.
BaÅŸardıklarını sandılar. Bir daha ayaÄŸa kalkamayacağımızı düÅŸündüler. 20. yüzyılın sonunda Anadolu yeniden ayaÄŸa kalktı. O dönemi içine kapanarak, sessizce direnerek atlattı. Yeniden etrafına baktı, coÄŸrafyayı ve tarihi yeniden hatırladı. Yüzlerce yıl birlikte yaÅŸadığımız insanların ruh dünyasının ne kadar tanıdık olduÄŸunu farketti. Onlarla geçmiÅŸte olduÄŸu gibi gelecekte de aynı coÄŸrafyada dayanışma içinde yaÅŸayabileceÄŸimizi gördü.

Ä°ÅŸte o zaman sınırların ötesine bakabilmeyi öÄŸrendik. Beraber yürüyebileceÄŸimizi, beraber ayaÄŸa kalkabileceÄŸimizi, beraber bu kaos tarihinden kurtulabileceÄŸimizi anladık. DoÄŸu Afrika'dan Pasifik bölgesine kadar sözlerimizin, bakışlarımızın, ülkelerimizi ve dünyayı algılama biçimlerimizin ne kadar benzeÅŸtiÄŸini yeniden keÅŸfettik.
Elimizi uzattık. Gönlümüzü açtık. Zihinlerimizi tazeledik. Ä°ÅŸte korkunun sebebi bu. Bu yürüyüÅŸü yöneteceklerini sandılar. Kontrol ederiz sandılar. Bunu yapamayınca saldırılar baÅŸladı. Terör ve iç savaÅŸ dahil, Mısır ve Ukrayna örneÄŸi dahil her yolu denediler. Ellerinden gelse bu ülkeyi Suriye'ye çevirecekler.

GittiÄŸimiz her ülkede karşımıza dikildiler. O ülkeleri de bizi de hedef yaptılar. Her yönden saldırılara baÅŸladılar. Türkiye'nin elini kesmeye, cesaretini kırmaya dönük senaryo üstüne senaryo uygulamaya baÅŸladılar. “Türkiye korkusu” salgın haline geldi.
Bu korku ile yüzleÅŸeceksiniz. Türkiye'nin geri adım atmayacağını, direneceÄŸini, daha da hızlı adımlarla koÅŸacağını göreceksiniz. Bu ülkeye karşı verdiÄŸiniz savaşı kaybedeceksiniz. Ä°çerideki ortaklarınızın trajik savruluÅŸuna tanık oldukça daha da panikleyeceksiniz.

yenisafak.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.