Makale
Türkiye ve Yemen..
Arada bazı kesintiler olmakla birlikte Yemen 400 yıl kadar Osmanlı idaresi altında kaldı. Yemen sosyal, kabilevî, mezhebî ve coÄŸrafî yapısı nedeniyle idaresi çok zor bir ülkeydi. AsayiÅŸ, emniyet ve huzuru saÄŸlamak için yüzbinlerce Osmanlı askeri bu topraklarda can verdi. Bu yüzden Yemen daÄŸlarının, vadilerinin, sırtlarının, çöllerinin her bir noktasında hatıramız kaldı. Yemen'in en ıssız, en vahÅŸi kenarlarında bile binlerce ÅŸehidimiz yatıyor.
Kuzey Yemen sadece Zeydîlerden ibaret deÄŸildi. Hudeyde ve San'a arasındaki Haraz Dağında Åžiî/Ä°smailî kabileler bulunmaktaydı. Ä°smailîlerin Yemen'deki bu kolu, Ä°ran'daki “Alamut” kalesini andıran “Attara Kalesi”ni üs edinmiÅŸlerdi. Geleni gideni haraca baÄŸlamışlardı. Öte yandan Yemen'de Åžafiî-Sünni topluluklar yaşıyordu. Ä°slam beÅŸerî coÄŸrafyacılığının babası sayılan Makdisi'nin 10. yüzyılda kaleme aldığı bir eserinde ise ÅŸimdi Zeydîlerin kalesi sayılan San'a ve Sa'da ÅŸehirleri halkının çoÄŸunluÄŸunun “Hanefî” mezhebinden olduÄŸu kaydediliyor. Osmanlı ise kimsenin mezhebine inancına karışmadı.
Ä°ngilizler 1839'da Aden'i ilhak ettikten sonra Yemen'deki kabileleri Osmanlı aleyhine kışkırtmaya baÅŸladılar. Yemen Valisi Ahmet Muhtar PaÅŸa 1870'lerin baÅŸlarında önce asî Åžiî/Ä°smailî kabilelerini itaat altına aldı ve Haraz Dağındaki “Attara” kalesini yerle bir etti. Ardından Zeydiler ve “Asir” kabileleri itaat altına alındı. Böylece devlet otoritesi yeniden tesis edildi. Pek çok kabile asayiÅŸin ve emniyetin tesis edilmesinden büyük bir sevinç duydu.
Birinci Dünya Savaşı'nda Zeydî Ä°mamı Yahya, Osmanlı'yı destekledi. 1918'de Osmanlı Devleti “Mondros AteÅŸkes AnlaÅŸması”nı imzaladığında Yemen'deki pek çok Osmanlı subayı emre itaatsizlik ederek Ä°ngilizlere teslim olmadı. Anadolu'ya dönmek veya teslim olmak yerine Ä°mam Yahya'nın kuvvetlerine katıldılar. Bu subayların isimleri M. Kemal Öke ve Lütfullah Karaman'ın kaleme aldığı “Adı Yemendir” kitabındaki bir belgede yer alıyor. Memleket hanelerinde ise ÅŸu ÅŸehirler yazıyordu: Trabzon, Of, Ä°stanbul, NiÄŸde, Bayburt, Malatya, Edirne, Kütahya, Ankara, Bursa, Sungurlu, MuÅŸ, Harput, Elbistan, Erzurum, ÇerkeÅŸ, Tarsus, Ä°zmit, Hayfa, Akka, Yanya, Vidin, Ohri, Üsküp, Selanik, Erbil.
Osmanlı ordusunun silah ve mühimmatları ise Ä°ngilizler yerine Ä°mam Yahya'ya teslim edildi. Ä°ngilizler Osmanlı subaylarıyla ve silahlarıyla güçlendirilmiÅŸ Zeydî kuvvetleriyle daÄŸlık bölgelerde savaÅŸa giriÅŸmeyi göze alamayarak anlaÅŸma yoluna gittiler. Dolayısıyla Kuzey Yemen'in bağımsız bir idareye kavuÅŸmasında bu subaylarımızın önemli rolü var.
Bugün Yemen'de “vekalet savaÅŸları” denilebilecek türden bir iç savaÅŸ yaÅŸanıyor. Bir tarafta Ä°ran tarafından desteklenen Husî -Zeydîler, diÄŸer tarafta ise Suudi Arabistan öncülüÄŸündeki petrol zengini Körfez rejimlerinden teÅŸkil edilen bir koalisyon var. EÄŸer Türkiye Yemen'de bir rol oynayacak ise, bu rol, herhangi bir tarafta yer almak ÅŸeklinde deÄŸil, tüm Yemen halkı için huzur ve sükuneti tesis edebilecek nitelikte hayırlı bir hakem pozisyonu olmalıdır. Bu baÄŸlamda Türkiye, Pakistan ve Malezya iÅŸbirliÄŸi faydalı olacaktır.
Bu üç ülke “Yemen Barış Komitesi” teÅŸkil etmek suretiyle Yemenliler arasında barış ve uzlaÅŸmaya katkıda bulunabilir. Türkiye bütün taraflar nezdinde güvenilir, hayırhâh ve dost bir ülke olarak rol oynamalıdır. Böyle olmayacak ise, bu kirli savaÅŸtan uzak durmak daha hayırlıdır. 400 yıllık Osmanlı-Yemen tarihinden nacizane benim çıkardığım ders budur.
Henüz yorum yapılmamış.