Makale
HDP barajı aşıyor mu?
ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass ve Adana BaÅŸkonsolosu Espinoza, 8-10 Mart tarihleri arasında Diyarbakır'daydı. Önemli görüÅŸmeler yaptı.
Åžehrin kanaat önderleri, siyasi temsilcileri ve akademisyenlerden oluÅŸan sınırlı sayıda davetlinin katıldığı bir grupla bir araya geliyor.
7 Haziran seçimlerini ve çözüm sürecini de yakından ilgilendirmesi açısından bu görüÅŸmeyi mercek altına aldım.
GörüÅŸmeye katılanlarla konuÅŸtum, verilen mesajları deÄŸerlendirdim. Önemli noktalar ortaya çıktı. Bu yüzden paylaÅŸmak istedim. GörüÅŸmeye katılanlar isimlerinin yazılmamasını istediÄŸi için bu kurala saygı duyuyor isimleri belirtmiyorum. Bunun üzerine komplo teorileri kurulacak bir olay deÄŸil, sadece dar kapsamlı özel bir görüÅŸme olduÄŸu için bir hassasiyet ortaya çıktı. Benim yapmam gereken ise buna saygı duymak.
GörüÅŸme iki nokta üzerine odaklanıyor.
1-Çözüm süreci
2-HDP'nin barajı aşıp aşmayacağı konusu.
ABD Büyükelçisi daha çok dinlemeyi tercih ediyor. Katılımcılara HDP'nin barajı aşıp aÅŸmama ihtimali üzerine sorular yöneltiyor. Türkiye nereye gidiyor, çözüm süreci ne oluyor konusunda kanaatlerini öÄŸrenmek istiyor. Katılımcılar arasında HDP'nin barajı aÅŸacağını savunanlar olduÄŸu gibi, barajı aÅŸma ihtimalini zor görenler de çıkıyor.
Çözüm sürecine iliÅŸkin daha pozitif deÄŸerlendirmeler yapılıyor. Halkın süreci desteklediÄŸi ve devam etmesi gerektiÄŸi üzerinde duruluyor.
Büyükelçi görüÅŸmenin sonuna doÄŸru söz alıyor ve üç önemli mesaj veriyor.
1-HDP'nin barajı aşıp aÅŸmayacağı konusunda bir ÅŸey söylemiyor. Ama HDP'lilere dönerek, ” Hiçbir parti korku ve ÅŸantaj üzerinden insanlardan oy alınmaz. Bu uzun vadeli bir politika olmaz. Oy almak için insanlara umut verin” diyor.
2-Çözüm süreci devam etmeli. ABD olarak çözüm sürecini güçlü bir ÅŸekilde destekliyoruz.
3-Yine HDP'lilere dönmek suretiyle bu mesajını veriyor. “Burada hiçbir ÅŸekilde çatışmaya yer yoktur. Türkiye, bölgesinde nadir istikrar adası ülkelerden biri. Türkiye'nin bu özelliÄŸi korunmalı”
Selahattin DemirtaÅŸ'ın dilindeki yumuÅŸamada bu tür telkinlerin etkisi var mı bilinmez ama dilin yumuÅŸadığı kesin.
ABD Büyükelçisi terör ve ÅŸiddet konusunda çok net bir uyarıda bulunuyor:
“Teröre dönerseniz bunu Batı'ya anlatamazsınız. Çünkü Türkiye, Ä°ran, Irak ve Suriye deÄŸil”
Büyükelçi konuÅŸmasının bir yerinde, ”Evet Türkiye'de sorunlar var. Biz de bunun farkındayız. Tek adamlığa yönelme gibi” diye baÅŸlayan cümleler kuruyor ama oraya fazla girmek istemiyor Türkiye'nin rolüne iliÅŸkin daha çok pozitif mesajlar vermeyi tercih ediyor.
Bu seçimlerde iki nokta ön plana çıkıyor.
1-HDP barajı aşacak mı?
2-AK Parti Başkanlık sistemini getirecek bir oy oranına ulaşacak mı?
HDP'nin barajı aÅŸması konusunda ilginç bir denge ortaya çıktı. HDP, Kürtlerden alabileceÄŸi oyu alıyor. Ama bu aÅŸamada aldığı Kürt oyları HDP'nin barajı aÅŸmasına yetmiyor. HDP'nin barajı aÅŸabilmesi için Alevi oylarına ihtiyacı var. Geçen seçimde muhafazakar oylara yönelen HDP bu kez, rotayı Türk solu ve Alevi oylarına kırdı. Bunda kısmen de sonuç almaya baÅŸlamıştı. HDP'deki Alevi oyları bir süredir yükseliÅŸ halindeydi. Alevilerin yüzde 2.5'i HDP'yi tercih ederken son dönemlerde bu oran yüzde 15'e kadar yükselmiÅŸti. Ta ki geçen haftaya kadar. Neden geçen hafta? Çünkü CHP'de önseçim oldu ve Alevi adayları büyük bir baÅŸarı gösterdiler. Alevi oylarının HDP'ye geçiÅŸini durdurdu. Bu geçici mi yoksa kalıcı mı olacak, onu izlemekte yarar var. Çünkü Alevi oyları gitmediÄŸi sürece HDP barajı aÅŸamıyor. HDP'nin barajı aÅŸabilmesi için Alevi oylarına ihtiyacı var. Onlar da bunun farkındalar. Ä°zmir de bile Kemal KılıçdaroÄŸlu'nun karşısına güçlü bir Alevi aday çıkarmaya hazırlanıyorlar.
BaÅŸkanlık sistemiyle ilgili tartışmalara ise yine Kürt penceresinden, 2015 yılının başında Diyarbakır'ı ziyaret eden ABD'nin Adana'daki BaÅŸkonsolosu John Espinoza'nın görüÅŸmeleri ışığında bakmak istiyorum.
Bölgede entelektüel birikimi ile ön plana çıkan bir kanaat önderi, ”BaÅŸkanlık sistemine olumlu bakıyorum. Sistem deÄŸiÅŸikliÄŸine ihtiyaç var. Biz Kürtler 80 senedir bu sistemden çok çektik” deyince BaÅŸkonsolos, ”Bu tek adamlığa gider” diye itiraz ediyor. KonuÅŸmanın devamını notlarımdan kısaltarak aktarmak istiyorum.
-ABD'de de başkanlık sistemi var. Siz de niye tek adamlığa gitmiyor?
-Bizde sivil toplum çok güçlü.200 yıllık demokrasi deneyimimiz var. Bizdeki demokrasi kültürü, tek adamlığa götürmez. Sistemi dengeleyen mekanizmalarımız var.
-Bizde de sistemi dengeleyen mekanizmalar var. Biz de darbelerle kesintiye uÄŸrasa da ısrarla demokrasiyi deniyoruz. Biz Osmanlı'dan çoÄŸulcu bir yapıdan geliyoruz. Osmanlı çoÄŸulcu bir sistemdi. BaÅŸkanlık sistemi bize daha uygun, ÅŸimdi yaÅŸadığımız parlamenter sistem yapımıza uygun deÄŸil.
Bu kez roller deÄŸiÅŸiyor. Bu kez kanaat önderi AB BaÅŸkonsolosuna soruyor.
-Cumhurbaşkanımızla bir sorununuz var mı?
-ABD olarak bizim bir sorumuz yok. Ama o bizi bazı ÅŸeylerden sorumlu tutuyor. Bizim paralel yapıyla iÅŸbirliÄŸi içinde olduÄŸumuzu düÅŸünüyor.
1-Mısır darbesi
2-Filistin-İsrail olayı
3-Paralel yapı da ABD'nin katkısı olduÄŸunu düÅŸünüyor. Bizim paralel yapıya bir dahlimiz yok. Fetullah Gülen orada yaÅŸayan birisi.
Sohbetin bu bölümünde kanaat önderi, ”Biz Kürtler ve Türkler bunu baÅŸaracağız. Çözüm baÅŸarıya ulaÅŸacak ve biz OrtadoÄŸu'ya model olacağız” diye sözlerini bitiriyor. BaÅŸkonsolos ise manidar bir deÄŸerlendirme yapıyor:
“OrtadoÄŸu'daki yangın kolay kolay sönmez. Türkiye'de de etkileri olur. Türkiye'yi yalar geçer”
Bu çok önemli bir söz.
Gezi'den bu yana tüm çabalar OrtadoÄŸu'daki yangını Türkiye'ye taşımak için deÄŸil mi?
YENÄ°ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.