Makale
Testi çatlamadan
CumhurbaÅŸkanı ile BaÅŸbakan, Cumartesi günü Ä°stanbul’da bir araya gelmiÅŸlerdi, Pazartesi günü Ankara’da görüÅŸtüler.
Aileleriyle birlikte.
ErdoÄŸan-DavutoÄŸlu diyaloÄŸu devlet yönetimi ve AK Parti’nin geleceÄŸi açısından bir sigorta. Bunu ErdoÄŸan ve DavutoÄŸlu konusunda fitne heveslilerini uyarmak için yazıyorum. Fitneye gerek yok. ErdoÄŸan ile DavutoÄŸlu ihtiyaç hissettikleri her an bir araya geliyorlar.
Demirel’in etrafında, genç AP’lilerden bir “Yeminliler grubu” oluÅŸmuÅŸ. Ama bunların ne Demirel’e ne de AP’ye bir faydası olmadı. EÄŸer Süleyman Demirel, diyaloÄŸ kurmayı tercih etse, Demokratik partililer, AP’den ayrılmayabilirdi. Demokratik Parti’nin kopmasıyla birlikte AP bir daha tek başına iktidar yüzü görmedi.
AP, 1965 seçimlerinde yüzde 52 alarak gelmiÅŸ bir partiydi. Sadece tek başına iktidarı deÄŸil aynı zamanda siyasi istikrarı temsil ediyordu. AP’nin tek başına iktidar gücü kaybetmesi ve 12 Mart müdahalesiyle birlikte Türkiye, istikrarsız yıllara sürüklendi. Sorun sadece AP’nin sorunu olarak kalmadı. Türkiye 1970-80 arasını siyasi istikrarsızlıklar içinde, Milliyetçi Cephe ve Azınlık hükümetleri arasında kayıp 10 yılı yaÅŸadı. Ä°ktidar partilerinin istikrarı temin eden gücünü kaybetmesi sadece onlara zarar vermiyor, rejim krizlerine yol açan sarsıntılara yol açabiliyor.
Demem o ki CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ya da BaÅŸbakan DavutoÄŸlu etrafından, ”Yeminliler grubu” oluÅŸturmanın bir anlamı yok. Bu millet ErdoÄŸan’ın hukukunu korur. Milyonlar onun hukukunu muhafaza eder. Bu millet DavutoÄŸlu’nun da hukukunu korur.
AK Parti geçiÅŸ sürecinin sancılarını yaşıyor. Bu tür dönemlerde en çok ihtiyaç duyulan ÅŸey, “Güçlü liderlik.”
AK Parti geleneÄŸinde olmayan bir iç tartışma yaşıyor. Hızla buradan çıkmadığı taktirde, iç tartışmalara sürüklenme tehlikesi ile karşı karşıya.
Ä°stanbul boÄŸazı güçlü dip akıntılara sahip olduÄŸu için büyük gemiler boÄŸazı geçerken kılavuz kaptan alıyor. Siyasi partiler de bu tür geçiÅŸ dönemlerini güçlü liderlikler sayesinde hasarsız atlatabiliyorlar.
ErdoÄŸan güçlü liderliÄŸi sayesinde AK Parti’yi iç tartışmalara sürüklemeden buraya kadar getirdi. Bundan sonra ErdoÄŸan ile DavutoÄŸlu’nun güç birliÄŸi ile bu süreç bir türbülansa girmeden atlatılabilecek. Yoksa siyasette küçük türbülanslar, büyük girdaplara dönüÅŸebiliyor.
CumhurbaÅŸkanı’nın Ä°zleme komitesine dönük eleÅŸtirileri üzerine baÅŸlayan bir tartışmanın Arınç-Gökçek düellosunda olduÄŸu gibi baÅŸka yerlere sıçradığına tanık olabiliyoruz.
Bu arada Arınç’ın Bakanlar Kurulu toplantısından sonra CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’la hukukuna iliÅŸkin yaptığı açıklamalar, CumhurbaÅŸkanı tarafından memnuniyetle karşılanmış.
Bu ülkede Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit yıllarca birbirlerini kıyasıya eleÅŸtirdiler. Hatta 12 Eylül öncesinde cenaze törenlerinde dahi tokalaÅŸmadılar. Ama bir gün olsun eÅŸleri hanımefendiler ve aileleri üzerinden birbirlerini suçlamadılar.
Demirel ile Özal çok ağır siyasi düellolara girdiler. Ama eÅŸleri ve çocukları üzerinden birbirlerini suçlamadılar.
Arınç-Gökçek tartışmasının en üzücü yanlarından biri oÄŸulların, damatların ve kızların bu iÅŸe karıştırılmasıydı.
Bu ne öfkeymiÅŸ böyle?
Bülent Arınç duygu insanıdır. Gökçek’in kendisini istifaya davet etmesi üzerine açtı aÄŸzını yumdu gözünü. Söyledikleri ayrıca tartışılabilir ama konuÅŸmanın dozundan kendisi de memnun kalmamış.
Melih Gökçek’in yaptıklarının ise yenilir yutulur tarafı yok. Bülent Arınç bu hareket içerisinde bir deÄŸerdir. 40 yıllık siyasi mücadelesinde temiz kalmış, sadece ama sadece davasının peÅŸinden koÅŸmuÅŸ bir isimdir. Milletin vicdanı, Türk siyasetinin hafızasıdır.
BaÅŸbakan, açıklamanın hemen ardından Bülent Arınç’la görüÅŸtü. Dün akÅŸam da Melih Gökçek’i yanına çağırdı, uyardı.
Bu aÅŸamada disiplin mekanizmasının iÅŸletilmesi düÅŸünülmüyor. Ama benzer durumlarla karşılaşılırsa, müsamaha gösterilmeyecek.
Seçimlere 74 gün kala bu tür tartışmalar, dostları üzer, düÅŸmanları sevindirir.
AK Parti kurulduÄŸunda, ”Abdullah Gül’ün ikinci adam olduÄŸu partiye girmem” diyerek AK Parti’den uzak duran, Demokrat Parti macerasına atılan Melih Gökçek, Gezi olaylarında öne çıkan tutumu, 17-25 Aralık darbe giriÅŸimleri süresince sessizliÄŸe gömülen bir çizgiyi takip etmiÅŸti. Paralel yapı Türkiye’de en büyük sıçramayı Melih Gökçek’in belediye baÅŸkanlığı döneminde Ankara’da 15 kat büyümek suretiyle gerçekleÅŸtirmiÅŸti. ErdoÄŸan’ın CumhurbaÅŸkanı adaylığı sürecinde de Gökçek, partinin başına Abdullah Gül’ün getirilmesi için çaba gösterenlerden birisiydi. AK Parti içinde hep iniÅŸli çıkışlı, Gezi olayları hariç soru iÅŸaretleriyle dolu bir serüveni oldu.
Gelinen noktada ise eski Türkiye’nin eski partilerinde kalması gereken parti içi kavgalar ÅŸimdi AK Parti’ye taşınmak isteniyor. Buna göz yumulursa hizipleÅŸmeler baÅŸlar ve AK Parti, AK Parti olmaktan çıkar.
Bu durum ErdoÄŸan-DavutoÄŸlu güç birliÄŸi ile aşılacak. Çünkü iki lider olaya el koydular.
1989 Yerel seçimlerine giderken ANAP’ta Bedrettin Dalan baÅŸta olmak üzere bazı isimler kendisinden o kadar emindi ki, tatile gidip seçimlerden sonra gelip koltuÄŸa oturacaklarını söylüyorlardı. Öyle olmadı. ANAP ağır bir hezimet yaÅŸadı. Seçim gecesi ANAP’ın Necatibey Caddesi’ndeki genel merkezindeydik. Oltan Sungurlu’ya sonuçları sormuÅŸtuk.” Üzerimizden silindir geçti” demiÅŸti. ANAP seçimlerden sonra baÅŸarısızlığın nedenini tartışmak üzere belediye baÅŸkanlarını Ankara’da topladı. Karayolları Genel MüdürlüÄŸü salonundaki toplantıda, bir belediye baÅŸkanı çıktı ve, ”Çok havalanmıştık, millet havamızı aldı” dedi.
Testi çatlamadan önce bunları paylaÅŸmak istedim. Testi çatlarsa bir daha su tutmaz.
yenisafak.com
Henüz yorum yapılmamış.