Sosyal Medya

Makale

Mahkeme-i kübraya inanıyorsa...

Ä°manı iz’anı olan, gerçek yiÄŸit insan, günahı ne seviyede olursa olsun, hakikaten mü’minse, öbür tarafa inanıyorsa, yapılan her ÅŸeyin yazıldığına inanıyorsa, Kirâmen Kâtibîn’e inanıyorsa, Allâmü’l-guyub’a inanıyorsa, defterlerin orada açılacağına inanıyorsa ve insanın mazhar olacağı veya maruz kalacağı ÅŸeylerin o defterin deÅŸifre edilmesine göre ortaya döküleceÄŸine inanıyorsa, ne yapar biliyor musunuz? Bir hata, bir günah iÅŸlemiÅŸse, yiÄŸitçe halkın karşısında çıkar, der ki, ‘Ben çaldım, ben çırptım, ben harama el uzattım, ben harama baktım, ben kendi yakınlarımı korudum, kendi yakınlarımı düÅŸündüm. Ben bazı kimseleri vesayetim altına aldım, onları halaik, kapı kulu gibi kullandım, aynen Firavun’un kendi kavmi gibi kullandım. Ben bütün bunları yaptım, hata ettim. Tövbeler tövbesi bir daha hata etmeye, itiraf ediyorum bunu’ derse, inanın, çok ağır bir ÅŸeydir bu. Fakat nezd-i uluhiyette hora geçen öyle bir itiraftır ki; Allah siler süpürür götürür.”

Bunlar Fethullah Gülen’in geçen hafta yaptığı konuÅŸmanın Herkül org.’da yayınlanan bir paragrafı.

Ben benzeri deÄŸerlendirmeleri, birkaç gün önceki Mehtap tv yayınında iki kiÅŸinin sohbeti sırasında da dinledim. Ayetler ve hadisler alınıyor, Cemaatle Hükümet arasında yaÅŸanan güncel gerilimin oluÅŸturduÄŸu zemine monte olacak ÅŸekilde kullanılıyordu.

Evet, kullanılıyordu.

Fethullah Gülen’in sözleri soyut düzlemde ele alındığında söylenecek bir ÅŸey yok. Ayetlerin hadislerin uyarılarını da soyut düzlemde seslendirdiÄŸinizde herkes payına düÅŸeni alır. Üstelik, bu ayet ve hadisleri gündeme getiren kiÅŸinin kendisi de o sözlerin muhatabıdır ve kendi payına bir ÅŸey düÅŸüp düÅŸmediÄŸine bakma gereÄŸi duyar. Çünkü yine ayet ve hadisler, baÅŸkasına va’z edip kendisini unutan adamın içine düÅŸtüÄŸü çarpıklığa da iÅŸaret ederler.

Ä°ÅŸte Bakara 44:

“Siz kendinizi unutarak diÄŸer insanlara iyilik yapmayı ve erdemli olmayı mı emredersiniz, hem de Allah’ın kitabını okuyup durduÄŸunuz halde, siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?”

Ama ayetleri - hadisleri alt yapısını oluÅŸturduÄŸunuz bir zeminde, belli bir hedefe yönelterek kullanıyorsanız, orada problem baÅŸlıyor.

Åžöyle bir cümle kurulsa diye düÅŸünüyorum:

“Ä°manı iz’anı olan, gerçek yiÄŸit insan, günahı ne seviyede olursa olsun, hakikaten mü’minse, öbür tarafa inanıyorsa, yapılan her ÅŸeyin yazıldığına inanıyorsa, Kirâmen Kâtibîn’e inanıyorsa, Allâmü’l-guyub’a inanıyorsa, defterlerin orada açılacağına inanıyorsa ve insanın mazhar olacağı veya maruz kalacağı ÅŸeylerin o defterin deÅŸifre edilmesine göre ortaya döküleceÄŸine inanıyorsa, ne yapar biliyor musunuz?”

Ve bu soru cümlesine ÅŸöyle bir cevap eklense:

“Bir hata, bir günah iÅŸlemiÅŸse, yiÄŸitçe halkın karşısında çıkar, der ki..... Ben mü’min insanlara Firavunluk, Yezidlik, Süfyanlık izafe ettim, onları Ä°slam’ın dışına çıkmakla suçladım, “BaÅŸörtüsü füruattır” diye fetva verdim, binlerce kız öÄŸrenci veya kamu görevlisinin günaha girmelerine yol açtım, bir Müslüman siyasetçinin, iç - dış güç odakları tarafından tasfiyesine yardım ettim, kendime baÄŸlı insanların devlete nüfuz etmeleri için soru çalmalarına göz yumdum, hatta teÅŸvik ettim, böylece binlerce insanın kul hakkına tecavüzde bulundum, bir kısım insanı tasfiye edip kendi adamlarımızın onların yerine geçebilmeleri için suç ürettirilmesine zemin hazırladım...... Ben bütün bunları yaptım, hata ettim. Tövbeler tövbesi bir daha hata etmeye, itiraf ediyorum bunu’ derse, inanın, çok ağır bir ÅŸeydir bu. Fakat nezd-i uluhiyette hora geçen öyle bir itiraftır ki; Allah siler süpürür götürür.”

Ne dersiniz o cümleler böyle de kurulur mu?

Bence Fethullah Gülen, ayetleri, hadisleri, islami ölçüleri ÅŸunları bunları vurmak için “kullanma”nın nasıl bir vebal oluÅŸturduÄŸunu bilir.

Onun için öncelikle kendisi için bakar bir müslüman Allah’ın ayetlerine ve Rasulü Ekrem’in uyarılarına.

Camiada ÅŸunu görüyorum:

Sanki Gülen’in vaazlarını kendileri için deÄŸil, baÅŸkalarını yargılamak için dinliyorlar. O zaman da vaazlar, dinleyene baÅŸkasına yönelik kin ve öfkeden baÅŸka bir ÅŸey vermiyor. O zaman da vaaz eden kiÅŸi, bir vaiz olmuyor, öfkeleri bileyen bir odaÄŸa dönüÅŸüyor.

Ayetleri ve Hadisleri kullanmak hadisesi... Bence o ilk cümlelerde yer alan  “....öbür tarafa inanıyorsa, yapılan her ÅŸeyin yazıldığına inanıyorsa, Kirâmen Kâtibîn’e inanıyorsa, Allâmü’l-guyub’a inanıyorsa, defterlerin orada açılacağına inanıyorsa....” ifadelerini bir de bu iÅŸin savunması için dikkate almalı. Birilerini Firavunlukla suçlamayı Allah’ın huzurunda savunmak mesela... Çok kolay mı? “Bununla kimi kastettin?” sorusu sorulduÄŸunda “Ben kimseyi kastetmemiÅŸtim” mi denecek yoksa bugünlerde her köÅŸede yansıyan ÅŸekilde “Falancayı” mı denecek? Mahkeme-i Kübra hassasiyetini bu dünyada iken taşımak kolay deÄŸil.

haber.star.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.