Sosyal Medya

Makale

Çanakkale ve Endülüsleştirme

100’üncü yıldönümünde Çanakkale’yi yeniden konuÅŸurken, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın “EndülüsleÅŸtirme tehlikesi”ne dikkat çekmesini, “gerçek bir tehdit karşısında uyarı” olarak mı görmeli, yoksa kategorik “Batı fobisi” ile ve “medeniyetler çatışması” ile mi izah etmeli? 

Mehmet DoÄŸan’ın bir kitabı var: “Türk-Endulusiye” adını taşıyor. “Türk EndülüsleÅŸmesi” demek. Mehmet DoÄŸan da orada  Türkler olarak Endülüs’ün akıbetine uÄŸrama tehlikesine dikkat çekiyor.

Endülüs’ün akıbeti denen ÅŸey, malum, 700 yıl orada bir Ä°slam medeniyeti olarak ayakta kalmışken, Hıristiyan dünyasının kök kazıma ameliyesine maruz kalmak anlamına geliyor.

EndülüsleÅŸmek, asırlar geçmesine raÄŸmen Ä°slam’ın Hıristiyan Batı’dan alınmış bir coÄŸrafyada kalıcı olarak görülmemesi, hesaplaÅŸma duygusunun Hıristiyan Batı’nın gündeminden çıkmaması ve yeterli güç bulunduÄŸunda ya da oraya yerleÅŸmiÅŸ olan Müslümanların zaaf geçirdiÄŸi bir ortamda üzerlerine çullanılması ve en küçük bir insani ölçüye dikkat edilmeksizin bire kadar kırılması demek aynı zamanda.

Ä°stanbul mu Konstantinopolis mi?

Müslüman Türkler geldi ve Konstantinopolis’i Ä°stanbul yaptı. Ä°slamlaÅŸtırdı. Bu ÅŸehirde yaÅŸayan Hıristiyanlara en geniÅŸ özgürlük imkanı tanıdı, ama ÅŸehir sembolik anlamda artık Müslümanlarındı.

Soru ÅŸu:

Ä°stanbul’un Müslümanların eline geçmiÅŸ olması Hıristiyan dünyasının içine sindi mi ve sonunda kabul gördü mü? “Artık bu ÅŸehir Müslüman ÅŸehridir, bunu kabul etmek lazım” dendi mi?

Yoksa bir hesaplaÅŸma duygusu, bir yerlerde saklı durdu mu? “Bir gün” diye gelecek hesapları yapıldı mı? Türklerin ayak süreceÄŸi, yere kapaklanacağı zaman gözlendi mi? Sembolik anlamda Ayasofya’nın kubbesine yeniden haç takılacağı arzuları seslendirildi mi?

Ve bunu bizim bilmemiz, bizim de içimizde, “Ä°stanbul’un Ä°slam’a kazandırılması Batı için bir yürek ukdesidir ve bunun rövanşını almak isteyebilirler. Uyanık olmamız lazım” gibi bir duyarlılık taşımamızı gerektirir mi?

Aslında 100 yıl evvel yaÅŸadıklarımız böyle bir tehlikenin kıyısından döndüÄŸümüzü bize hatırlatıyor. “Çanakkale nedir ki?” sorusu pek ala sorulabilir.

Ä°stanbul’un Fethi’nden sonra Batı’nın gündeminde hep “Åžark Meselesi” diye bir kurgunun bulunduÄŸu bilinir.

BatılılaÅŸma seyrimizde bunu “paranoya” gibi deÄŸerlendirenler olmuÅŸtur. Bugün de belki “Nerden çıktı bu EndülüsleÅŸme?” sorusunu soranlar çıkacaktır.

Hani keÅŸke, diyorsunuz, Batı’da artık böyle bir heves olmasa...

Ama ilginçtir, Batı dünyasında birçok odak “Türkiye’nin Müslümanlığı”nı Batı ile farklar çerçevesinde görmeye devam ediyor. Bu nüfus büyüklüÄŸünde bir Müslüman toplumun Batı’nın içine girmesini sakıncalı olarak görüp, AB önünde sedler oluÅŸturan önemli Batı ülkeleri var. Nasıl okumalı bu yaklaşımı?

Biz, Cumhuriyet döneminde “Batılı olma”yı stratejik hedef olarak gördük, ama bakalım Batı da bizi öyle görmeye yanaÅŸtı mı?

Kanaatimce CumhurbaÅŸkanı’nın “EndülüsleÅŸtirme riski”ne dikkat çekmesinin, Batı ile düÅŸmanlaÅŸma olarak okunması gerekmiyor. CumhurbaÅŸkanı bu sözleri, savunma alanında kendimize yeter hale gelmemizi amaçlayan yatırımlardan söz ederken söylüyor. Yani “kem nazarlara kötü hesaplara hedef olmamak için güçlenmemiz lazım” diyor özetle.

Bu bir bakıma “Hazır ol cenge ister isen sulhü salah” sözünün bir baÅŸka ifadesi.  

Bölgede bir yığın karmaÅŸa yaÅŸanıyor. Daha önce yazdım, ben bu yaÅŸananları “Türkiye’nin Türkiye olma, Ä°slam dünyasının Ä°slam dünyası olma mücadelesi” olarak niteliyorum.

Birinci Dünya Savaşı sonrasının yaraları hala sarılmadı. Bunun sancısını en çok bölgemiz çekiyor. Türkiye de belki Birinci SavaÅŸ sonrası bağımsızlığını kaybetmeyen üç Ä°slam ülkesinden birisi olarak bu sancıyı yaÅŸayanlar arasında. CoÄŸrafyamız, sisteminden yönetim kadrolarına, sınır iliÅŸkilerine, dış politika tercihlerine kadar her alanda, galiplerce kurgulanmış bir “anormallik” içinde. Bu yapının dönüÅŸmesi ve normalleÅŸmesi lazım.

Ä°ÅŸte onun sancılarını yaşıyoruz ve alt alta üst üste boÄŸuÅŸmalara tanık olunuyor.

Bir anlamda CumhurbaÅŸkanı, bu coÄŸrafyada yeni Endülüsler görmek isteyenlere “Aklınızdan bile geçirmeyin” diyor, bölgede yaÅŸananların nereye doÄŸru evrildiÄŸini görmeyip Mehmet Akif’in Kurt ile EÅŸek hikayesinde olduÄŸu gibi gaflet içinde otlamayı sürdürenleri ise uyarıyor.

Çanakkale, EndülüsleÅŸtirmeye karşı milletimizin yediden yetmiÅŸe can pazarına soyunduÄŸu bir büyük kutlu mücadelenin adıdır. Çanakkale “Bu topraklar ebediyyen Ä°slamındır”ın haykırışıdır.

haber.star.com 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.