Makale
Çanakkale sadece kahramanlık, Yemen sadece bir ağıt değildir!
Osmanlı Yemen’de neden bu kadar bedel ödedi? Neden Anadolu’yu Yemen ağıtları sardı? Neden Kızıldeniz kenarında, Hint Okyanusu’nun kıyısında bu kadar tutunmaya çalıştı? Yemen’i bizim için bu kadar deÄŸerli, vazgeçilmez yapan neydi? Yemen jeopolitiÄŸi Osmanlı/Ä°slam milletinin hangi hassasiyetleri, çıkarları, güç kavgaları Yemen üzerinde böyle büyük bir hesaplaÅŸmanın konusu oldu? Biz o ağıtları boÅŸuna mı yaktık?
Bugün bazılarının bitik bir imparatorluÄŸun intihar sahnelerinden biri olarak gördüÄŸü Yemen savaşı, aslında Çanakkale kadar önemliydi? Hem Hint Okyanusu’na açılan Kızıldeniz’i hem Arap Yarımadası’nı hem Mekke ve Medine’yi savunmak Yemen’den baÅŸlardı çünkü. Bu savaÅŸ bir gelecek savaşıydı; Ä°slam yurdunun, OrtadoÄŸu denilen bölgenin ve Güney Asya’ya uzanan stratejik yolların denetim savaşıydı.
Osmanlı çözülürken, dağılırken bile yüz yıl sonrası siyasi haritaların kaygısını taşıyordu. Yüz yıl sonra bile coÄŸrafyanın, Ä°slam milletinin ayakta kalmasının hesabını yapıyordu. Osmanlı, Ä°stanbul’un savunmasının Saraybosna’dan, Yemen’den, Basra’dan baÅŸladığını çok iyi biliyordu. Dağılırken bile kıtalararası güç haritasını ÅŸekillendirmeye çalışan bir stratejik hafızadan, bir jeopolitik akıldan bugüne neredeyse hiçbir miras kalmamış olmasından daha büyük bir talihsizlik olur mu!
Çanakkale aslında bugünün savaşıdır
Peki ya Çanakkale?
Neredeyse bütün Batı cephesine karşı verdiÄŸimiz o dünyalar savaşı sadece bir kahramanlık öyküsü mü? On üç yaşında gencecik insanları, on binleri dünyanın en azılı savaÅŸ endüstrisinin karşısına diken, Anadolu’nun taşını toprağını küçücük bir kara parçasında yığan bir akıl, sadece Birinci Dünya Savaşı’nın bir cephesini mi korumaya çalışıyordu?
Çanakkale de bir gelecek savaşıydı, bugünün savaşıydı. Ä°stanbul’u, Anadolu’yu, son sığınağı koruma savaşıydı. Bunu yaparken de Asya ile Avrupa arasındaki güç savaşında “ben de varım, ben bu halde bile küresel güç haritasını ÅŸekillendirecek bir güçteyim” diyen bir aklın mücadelesiydi. Çanakkale o gün, o tarihte geçilseydi, Birinci Dünya Savaşı’nın sonuçları bizler için çok daha büyük hüsran olacak, belki Ä°stiklal Savaşı bile yapılamayacak ve Anadolu ebediyyen kaybedilmiÅŸ olacaktı.
Evet, Çanakkele Ä°stanbul’un savunmasıydı. Ama bu kadar deÄŸil. O kurmay zeka ÅŸunu biliyordu: BaÄŸdat’ın, Åžam’ın jeopolitiÄŸi Çanakkale’den baÅŸlıyordu. Aslında Ä°stanbul kadar Suriye, Mezopotamya da orada savunuluyordu.
Yüz yıl sonra aynı senaryo, aynı cephe
Peki bugünkü jeopolitik zeka, Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde Suriye’de yaÅŸananlarla, Irak’ta yaÅŸananlarla Çanakkale savunması arasında bir baÄŸ kurabiliyor mu? Hiç sanmıyorum. Onların daha Irak ve Suriye’de aslında ne olduÄŸunu bile kavradıklarından emin deÄŸilim. Yemen’i ele geçirenlerin, Çanakkale’de karşımızda duran cephenin Mezopotamya’nın kalbine nasıl yerleÅŸtiklerini hatırlatalım onlara. O dönemde Mezopotamya’nın kalbine yerleÅŸen Ä°ngilizler ile seksen altı yıl sonra aynı bölgeye yerleÅŸen Amerikan ordularının aynı mirası paylaÅŸtıklarını, senaryonun aynı olduÄŸunu, aynı güç planlaması için buralarda olduklarını hatırlatalım. O dönemde Irak ve Suriye’yi nasıl iÅŸgal etmiÅŸlerse, paramparça etmiÅŸlerse ÅŸimdi yine aynısını yapıyorlar.
Yüz yıl, dünya tarihinde pek de bir ÅŸey deÄŸiÅŸtirmiyormuÅŸ. Öyleyse bugünün tarihini anlamak istiyorsak, Birinci Dünya Savaşı ve hemen sonraki yıllar bizim için tek adrestir. O tarihi bilmiyorsak bugün coÄŸrafyada neler döndüÄŸünü asla anlamayacağız. O dönemki kurmay zekayı, jeopolitik hesapları ve öngörüyü bugüne taşıyamamışsak, Anadolu’nun güney sınırlarından bir adım öteye gidemeyeceÄŸiz, bir adım ötesini göremeyeceÄŸiz ve bu da bize bir yüzyıllık kayıp daha yaÅŸatacak demektir.
Cephe hiç deÄŸiÅŸmedi, Türkiye hala Osmanlı
Türkiye’nin Suriye konusunda attığı adım belki de dünya savaşından bu yana en büyük jeopolitik hesabı yansıtıyordu. Bölgenin yeniden biçimlenmesine, demorafik güç yapılanmasına karşı verilen bir cevaptı. Bu farkedildi ki, Batılı koalisyon, Çanakkale’de karşımızda yer alan o meÅŸhur ittifak, geleneksel müttefiklerimiz Türkiye’nin arkasından çekildi. Bu da, bölgede ne kadar ortaklık kurulursa kurulsun, ne kadar iÅŸbirliÄŸi yapılırsa yapılsın, yüz yıldır cephenin hiç deÄŸiÅŸmediÄŸini, Türkiye’nin onlar için hala Osmanlı olduÄŸunu gösteriyor.
Bugün Suriye’de, Yemen’de, Orta Afrika’da, Irak’ta Türkiye’nin kurmaya çalıştığı ortaklık köprülerini birer birer ateÅŸe verenlerle Çanakkale’ye dünyanın en ağır askeri gücünü yığanlar aynı ülkelerdir. Onlarca yıl, Türkiye’yi iç çatışmalarla tüketmeye ve yeniden ayaÄŸa kalkmasını engellemeye çalışanlar aynı ülkelerdir. Bugün Ä°ran’ın bölgesel açılımına destek verip Türkiye’yi dengelemeye çalışanlar da aynı güçlerdir. Yeni Osmanlıcılık diye ortalığı ateÅŸe verip Türkiye’nin gözünü korkutanların eski Osmanlı ÅŸehirleri üzerinde kurulan Ä°ran nüfuzuna ses çıkarmamaları da bu yüzdendir.
Bağdat değil İstanbul bombalandı
Irak iÅŸgali sırasında, BaÄŸdat bombalanırken, BaÄŸdat’a atılan bombaların Ä°stanbul’a atılmış olduÄŸunu, BaÄŸdat’ın savunulmasının Ä°stanbul’u savunmak olduÄŸunu, Irak’ın jeopolitiÄŸinin Çanakkale’de baÅŸladığını, Çanakkale’ye gelen Ä°ngiltere ile Mezopotamya’yı iÅŸgal eden Amerika’nın aynı güçler olduÄŸunu ve aynı hedefe kilitlendiÄŸini yazmıştım.
Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüyle Irak iÅŸgalinin yıldönümü aynı dönemde anılırken neler hatırladık? Ä°ÅŸgalin ağır faturası, yaÅŸanan trajedi ile Çanakkale Savaşı'nın dehÅŸetini ve Çanakkale’yi yeniden hatırlamanın zaruretini birlikte yaÅŸadık. Neden? Bizleri bu kader birliÄŸine iten sebepler nelerdi? Çanakkale ile Irak arasındaki baÄŸ, sadece Çanakkale ÅžehitliÄŸi'nde yatan Musullu, BaÄŸdatlı, Basralı ÅŸehitlerle mi sınırlıydı?
Anlatmak istediÄŸim; kaderlerimiz o gün de birdi, bugün de aynı. O gün Çanakkale savunmasını yapanlar bugün coÄŸrafyanın savunmasını yapmakla mükelleftir. Ä°stanbul’un kaderiyle BaÄŸdat’ın kaderi hep aynı olmuÅŸtur. BaÄŸdat Çanakkale’den savunuluyorsa Ä°stanbul da BaÄŸdat’tan, Åžam’dan savunulur.
Gözlerimizi kör edenlere dikkat, o hesap bitmedi
CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın; “Türkiye Endülüs olmayacak” sözünü hafife almayın. Endülüs ile Osmanlı’nın yaşı hemen hemen aynıydı. Ä°spanya’da o imparatorluÄŸun izini bile bırakmadılar. Batı için Ä°stanbul hala DoÄŸu Roma’nın baÅŸkentidir. O hayal hiçbir zaman yok olmamıştır. BeÅŸ yüz yıl böyle hayaller için çok uzun deÄŸildir. BaÄŸdat’ın bombalanma görüntülerini gözlerinizin önüne getirin. Bir gün Medine için de, Ä°stanbul için de aynı kaderi hayal ettiklerini asla unutmayın.
Çanakkale onlar için bir Anzak ÅŸovu, bizim için sadece bir kahramanlık deÄŸildir. Yemen de bizim için bir ağıt, bir intihar hareketi deÄŸildir. Çünkü biz, yüz yıl öncesini konuÅŸmuyoruz. Bugünün tarihini tartışıyoruz.
Ülkenize, komÅŸularınıza, coÄŸrafyanıza, yakın ve bugünkü tarihe böyle bakın. Bakın da bu ülkenin gözlerini kör etmeye çalışanları, belini kırmaya çalışanları, ufkunu daraltıp onu yeniden Anadolu sınırlarına hapsetmeye çalışanları iyi belleyin.
Unutmayın; Birinci Dünya Savaşı bizim için daha bitmedi, o hesaplaÅŸma devam ediyor. Dün Çanakkale’de verildi o hesap bugün eski Osmanlı ÅŸehirlerinde veriliyor. Yarın yeniden Ä°stanbul önlerinde vermek zorunda kalabiliriz.
yenisafak.com
Henüz yorum yapılmamış.