Sosyal Medya

Makale

Gül için tarihi misyon

Ä°slam coÄŸrafyasında bir misyon. Hem ortak paydaları bulunan hem de derin problemlerle, parçalanışlarla, yer yer kanlı savaÅŸlarla boÄŸuÅŸan bir coÄŸrafya burası. 

Türkiye açısından baktığımızda bu coÄŸrafyanın pozitif deÄŸerler üreten bir coÄŸrafya haline gelmesi, özellikle Ak Parti iktidarlarının ana yaklaşımı oldu. En baÅŸta kendi sınırlarımız etrafında “sıfır sorun” oluÅŸturmaya çalıştık, bir barış iklimi oluÅŸmasını istedik.

“Stratejik derinlik” dediÄŸimiz ÅŸey, aslında bütün bir Ä°slam coÄŸrafyasının sınırlar ötesinde bir gönül buluÅŸmasını ifade etmekteydi.

“Medeniyetler Ä°ttifakı” projesi ile de, Türkiye olarak, medeniyetler arası çatışma riskini ortadan kaldırmayı ve o farklılıkların da negatife dönüÅŸmesini önlemeyi amaçladık.

Bunlar, sömürgeci politikalara hedef olmuÅŸ bir coÄŸrafyada da, birbiriyle iliÅŸkisine sömürgecilik zehri katılmış dünyalar arasında da uzun emeÄŸi gerektiren iÅŸlerdi.

Abdullah Gül’ün, Tayyip ErdoÄŸan’ın ve Ahmet DavutoÄŸlu’nun uluslararası iliÅŸkileri bu alanlarda Türkiye’yi önemli bir misyon ile donattı. Netice alamamak, bana göre Türkiye’nin yanlış adımlar atmasından deÄŸil, bu alanın zor alan olmasından ve daha çok emeÄŸe, daha uzun zamana ihtiyaç göstermesinden kaynaklanıyor.

Böyle bir misyon, mesela Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı tarafından icra edilebilirdi. Ama, hep söylüyorum, bu teÅŸkilatın içi yeterince doldurulamadı.

Bilmiyorum, ÅŸu yukarda iÅŸaret ettiÄŸim konu hakkında sayın Gül’ün deÄŸerlendirmesi nedir?

Kendisi, kuÅŸkusuz gençliÄŸinden, yani bir misyonun farkına vardığından beri, ama aÅŸağı yukarı 25 yıldır da, ÅŸu veya bu rol ile Türkiye’nin Ä°slam dünyası ile iliÅŸkilerine müdahil olduÄŸundan beri, bu konulara kafa yoruyor olmalıdır.

“Büyük OrtadoÄŸu Projesi” vs. gibi Batı kaynaklı projeler gündeme geldiÄŸinde yaptığı deÄŸerlendirmeleri hatırlıyorum, o, “içerden bir oluÅŸum”u saÄŸlıklı buluyor, dışardan gelenlerin ise tepki çekeceÄŸini ifade ediyordu. “Arap Baharı” sürecinde de kuÅŸkusuz ne nereye gider sorusuna kafa yormuÅŸtur.

28 Åžubat sürecinden çıkarken, ya da Ak Parti’nin kuruluÅŸ yıllarında islami zeminden gelen bir siyasi hareketin problemsiz ilerleyiÅŸi konusunda cümleten kafa yorulduÄŸunda, burada Batı ile iliÅŸkilerin yeniden formatlandığında kuÅŸku yok.

Bütün bunları neden yazıyorum?

Åžöyle bir soru sormak için:

- Acaba sayın Gül’ün zihninden “Ä°slam toplumları içinden -Türkiye’nin öncülüÄŸünde- bir akil - bilge ne derseniz deyin bir ekip çıksa, bu coÄŸrafyada yaÅŸanan sancılı alanlarda saÄŸlıklı görüÅŸme zeminleri üretse, sorunlar kansız savaÅŸsız çözülebilse, bu coÄŸrafyanın Batı ile iliÅŸkilerinde Batı’daki akil - bilge oluÅŸumları da devreye sokarak daha komplikasyonsuz zeminlerin oluÅŸumuna katkı sunsa...” gibi bir düÅŸünce geçmiÅŸ midir?

Ben Abdullah Gül’ü hem böyle bir muhakemenin insanı, hem de bu misyonu üstlenecek kadronun ana profili olarak görüyorum.

Hani “Çözüm süreci” için “Akil heyet” ya da “Ä°zleme komitesi” deyip duruyoruz ya, ben “Akil heyet”in sürecin iyiye evrilmesinde çok önemli bir rol oynadığına inanıyorum. Sancılar içinde kıvranan koca Ä°slam dünyasında en azından herkesi dinleme hüviyetiyle böyle bir heyet çalışmasının da çok önemli geliÅŸmelere zemin hazırlayacağını düÅŸünüyorum.

Biz, Ä°ç Anadolu’nun Akil Heyeti olarak çok farklı düÅŸüncede insanlardan oluÅŸmaktaydık, ama bu heyetin içindeki sosyalist arkadaÅŸ, islami kökenden gelen birisini dinledi, islami kökenden gelenlerimiz de, hiçbir inanç aidiyeti olmayan vatandaÅŸla bir araya geldi. Sonunda hep birlikte barışa yüründü.

Nasıl bir statü içinde gerçekleÅŸir bir fikrim yok, ama, mesela sayın Gül’ün inisiyatifi ile oluÅŸacak bir misyon, öncelikle Ä°slam dünyasının külli barışla buluÅŸmasına, sonra bu dünyanın ötekileriyle saÄŸlıklı, onurlu, özgür iliÅŸkiler geliÅŸtirmesine zemin hazırlayabilir.

Böyle bir misyonu “tarihi” diye nitelemekte en küçük bir tereddüdüm yok.

Bu misyon, ÅŸu takvimde sonuç alır gibi bir beklentiden de söz etmemek gerekiyor. Bir kere baÅŸlasın, ne kadar zamanda ne kadar yol alınabilirse... Filistin’de bir çocuÄŸun ölümüne mani olmak bile, Ebu Gureyblerin oluÅŸmasını önlemek bile, Mısır’da ya da ÅŸurda burda bir darbenin önlenmesi bile, Åžam’da, Halep’te bir caminin, bir türbenin, bir kütüphanenin kurtulması bile...

Gül Türkiye’nin birikimlerinden biridir. Onun iddia ile yola çıkmasına yol açmadan deÄŸerlendirme yolları aranmalıdır.

haber.star.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.