Sosyal Medya

Makale

Eşyanın tasarrufuna alınan insan...

“Bazı ÅŸeylere sahip olmanın bedeli, kiÅŸiliÄŸin yitirilmesi ile ödenmiÅŸtir. Nesneler, insanın ‘özgün deÄŸeri’ne dönüÅŸmek amacıyla insan etkinliÄŸinin ve yaÅŸamının koÅŸulu olmaktan çıkmıştır. Protagoras’ın formülünün tersine, burjuva toplumunda nesneler, insanlık ‘ölçütü’, kiÅŸinin saygınlığının, ‘gücünün’ ve diÄŸer insanlar üzerindeki etkisinin ölçütü haline gelmiÅŸlerdir.” (Vadim Mejuyev, Kültür ve Tarih, s.17).

Oysa ne diyordu Protagoras: “Panton metron antropos!” Ä°nsan her ÅŸeyin ölçüsüdür. Ya da her ÅŸeyin ölçüsü insandır...

Modern çaÄŸda ise her ÅŸeyin ölçüsü, ölçütü nesne oldu.

Bir uçtan öteki uca savrulma...

Ä°nsan her ÅŸeyin ölçüsü ya da ölçütü olabilir mi? EÄŸer o belli bir ilkeye göre davranışını düzenlemeyi öngörmemiÅŸse, evet, onun kendini her ÅŸeyin ölçütü olarak belirlemesi kaçınılmaz olur. Denebilir ki, her insan teki kendine göre bir ölçüt belirlemeye kalkışırsa bu sonuç kaçınılmaz olarak onun karşısına çıkar.

Ama o ölçüt dışardan geliyorsa?

Dışardan mı?

Evet, dışardan... Ä°nsanın dışında kalan bir dünyadan, ilahi olandan...

Gerçi bu durum Sartre’ın kafasına göre deÄŸil. Ona bakarsanız, insan kendi edimlerinin toplamıdır. EÄŸer insan teki dışardan gelen bir ilkenin kabulüne göre hareketini belirlemeye kalkışırsa, o insan kendini gerçekleÅŸtirmiÅŸ olmaz; bilakis, o, kabul edilmiÅŸ ilke tarafından belirlenmiÅŸ (gerçekleÅŸtirilmiÅŸ) olur. Sonuç ise ortada: bu durumda insan sorumlu olmaz...

Fakat bizce sorun bu kadar basit deÄŸil. Dışardan belirlenmiÅŸ (dayatılmış deÄŸil, belirlenmiÅŸ) bir ilke varsa ve insan teki o ilkeye göre yapıp etmeyi kendi özgür ve bağımsız istenci ile seçiyorsa, yapıp etmesinin sonucuna da katlanmak zorundadır. Çünkü yapıp etmesi kendi istenci ile gerçekleÅŸtirilmiÅŸ oluyor.

Oysa Sartre’ın kabulüne göre insan teki ortada bırakılıyor: ilkesiz, dayanaksız, sahipsiz, sorumsuz olarak... Sanırım burası Sartre’ın Protagoras ile buluÅŸtuÄŸu nokta oluyor... Burada, ne kadar insan varsa, o kadar ölçüt, ne kadar ölçüt varsa o kadar hakikat vardır, dememiz gerekiyor. Ama böyle bir gereklilik tam da kaos (kargaÅŸa) ve anarÅŸi ortamının ta kendisi olmaz mı?

BaÅŸa dönelim: Protagoras’ın ölçütüne göre insan her ÅŸeyin ölçütü idi. Ama bu düÅŸünme tarzı uzatıldığında insanın saygınlık ölçütü, onun güç göstergesi olan nesne ile belirlenmiÅŸ oluyor. Sartre ise, görünüÅŸte Protagoras’ın tam aksini ileri sürmesine raÄŸmen son tahlilde onu başıboÅŸ bırakmış oluyor. Onun özgürlük tanımı insanı başıboÅŸluÄŸa sürüklüyor. Ve her hâlükârda insan eÅŸyanın tasarrufu altına alınıyor. Hiç de, onun sanısının tersine, insan haysiyetine uygun düÅŸen bir sonuçla karşılaÅŸmıyoruz.

EÅŸya insanın tasarrufunda olmalıdır. Tasarruf edebilme erki insan istenci ile belirlenmelidir çünkü.

EÅŸyayı tasarruf etmek ona malik olmakla kaim deÄŸil her zaman. Ä°slam’ın ölçütünü kullandığımızda, eÅŸyaya müstaÄŸni kalmak da onu tasarrufu altında bulundurmuÅŸ olmayı tazammun eder. Hadisi Kudsi: “Biz dünyaya ÅŸöyle vahyettik: senin arkandan koÅŸana yüz çevir; sana yüz çevirenin arkasından koÅŸ!”

Ä°ÅŸte ölçüt...

yenisafak.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.