Sosyal Medya

Makale

Öğretime Hasredilen Eğitim

EÄŸitim; bilgi, davranış ve beceri kazandırma sanatıdır. Bunlardan hangisi hedeflenirse hedeflensin bu sanatın esası bilgi vermektir zira davranış ve beceri de bilgiden soyutlanmış deÄŸildir. Kaldı ki kazanılan her davranış ve beceri sahibine bilgi olarak döner. Bilginin önemi de gereÄŸi de, sadece bilgi vermekle eÄŸitimin diÄŸer hedeflerinin gerçekleÅŸmeyeceÄŸi de gün gibi açıktır. Yine açıktır ki eÄŸittiÄŸi iddiasında bulunduÄŸu insana kendi ayakları üzerinde durabilecek donanımı kazandırmayan eÄŸitim, görevinin hakkını vermemiÅŸtir. Ä°nsan, zihinden ibaret olmadığı gibi yaÅŸadığı âlemde sanal deÄŸildir. Dolayısıyla zorunlu kıldığınız eÄŸitim ilgilinin hem ÅŸimdi hem de gelecekte iÅŸine yaramalıdır. Bu onu baÅŸkalarına muhtaç bırakmayacak bilginin yanında davranış ve becerileri de kazandırmakla mümkündür. Kimsenin yapayalnız kalmayacağının garantisi yoktur.

Ä°çinde bir ÅŸekilde yer aldığımız eÄŸitim bunu saÄŸlamanın çok uzağındadır. O, insanı adeta zihinden ibaret görmekte ve boÅŸ bir çuval muamelesi yapmaktadır. Adeta bilgi aktarma mekanizmasına dönüÅŸmüÅŸ ilettiÄŸi bilginin niteliÄŸini de onun amaca uygunluÄŸunu da hesaba katmamaktadır. Oysa hedeflenen amaca göre bilgi de niteliÄŸi de öÄŸretim yöntemleri de genellikle deÄŸiÅŸir. Ahlak ilmi ile ahlak felsefesi öÄŸretimi arasındaki fark ve benzerlikler buna güzel bir örnektir. Biri faziletin kavranmasını diÄŸeri faziletli olunmasını hedefler. Birincisinde bilgi verme ikincisinde davranış kazandırma ön plana çıkar. Bu da bilginin içeriÄŸini, öÄŸretim yöntemini, üslup ve ikincil hedefleri farklılaÅŸtırır ancak her ikisinde de bilgi aktarımı paralellik arz eder. Her bilgi davranış kazandırma amacına hizmet etmeyebilir. Kaldı ki hizmet etmesi de davranış deÄŸiÅŸikliÄŸi için yeterli deÄŸil gerekli bir ÅŸarttır. ÖÄŸrenilenin hilafına hareket edilmesinin nedenlerinden biri budur. Gerçi bu olgu biraz da zorunlu eÄŸitim marifetiyle bu kadar yaygındır. Genel amaçların aksine sanki hedef sadece sınavlarda baÅŸarılı kılmaktır. Dolayısıyla ilim, rehber olma mertebesinden sınıf geçme vesilesine indirgenmiÅŸtir. Pek çokları için onun kılavuz olmasının hiçbir önemi yoktur. Dolayısıyla tahsil, kıymeti bilinmeyen, hakkı verilmeyen bilgilere aÅŸina olunarak tamamlanmaktadır. ÖÄŸrenilenlerin ömrü de çoÄŸunlukla sınavlarla sınırlıdır.

Konu davranış ya da beceri kazandırılacak muhatap açısından da ele alınmalıdır. Bir bilgi muhatabıyla buluÅŸturulduÄŸunda, onu batıl görüp ret de edebilir; hak sayıp kabul de. Hiç ilgilenmediÄŸi gibi kararsız da kalabilir. Ä°lgilenmeyen, kararsız kalan ve tekzip edenin deÄŸil fakat tasdik edenin, kabulü doÄŸrultusunda davranması beklenir. Beklenti içinde olanların en başında kiÅŸinin kendi vicdanı gelir. Gel gör ki her zaman böyle olmaz, bu da uygulayabilmek için benimsemenin tek başına yeterli olmadığını gösterir. Özümsenmeyen, içselleÅŸtirmeyen bilgi nasıl uygulansın!

Büyüklerin aceleciliÄŸi, zorunlu eÄŸitimin dayatmaları gibi nedenlerden dolayı muhtaç olmadan öÄŸrenilen deÄŸil buluÅŸulan bir bilgiyi kimse uygulama ihtiyacı duymaz. DuyduÄŸunda da ihtiyacın derecesi harekete geçirecek kuvvette olmaz. Ä°lgilinin kendisini hazır hissetmemesi, hissetse bile gerekli kararlılığı gösterememesi uygulamanın önündeki engellerden bazılarıdır. Bir de bazı bilgiler ancak talimle davranışa dönüÅŸür. Sukut etmek bile talim ederek öÄŸrenilir. Müfredatı yetiÅŸtirme kaygısı çeken hiçbir uygulayıcı ne yeterince talim ettirebilir ne de vakit bulabilir. Talime yer vermeyen bir eÄŸitimin davranış ve beceri kazandırma hedefleri evraklarda kalmaya mahkûmdur.

KiÅŸiyi harekete geçiren uyaranların, olduÄŸu yere çivileyen engellerin, vazgeçiren çeldiricilerin rolü unutulmamalıdır. KiÅŸinin kendisine söz geçiremediÄŸi durumlarda hiçbir uyaran iÅŸe yaramaz. Dâhili saiklerin yanında çok kere harici desteÄŸe ihtiyaç duyulur fakat irade olmadan teÅŸvik de pek iÅŸe yaramaz zira bir fiili icra edecek kıvama gelmeden harekete geçmek zordur. Hatır gönül için harekete geçildiÄŸinde de kolay kolay süreklilik saÄŸlanamaz. Bir fiili bir iki kere yapmakla o davranış kazanılmaz. Oysa amaç meleke haline getirmektir ve bunun içinde alıştırma ve tekrar gerekir.

Ebeveyn veya öÄŸretmenin muhataba raÄŸmen bilgi vermeye kalkışması soruna davetiye çıkarır. Hele böyle anlarda gerekli özen, anlayış, müsamaha ve incelik gösterilmezse karşılaşılan üstü örtülü direnç çatışmaya dönüÅŸebilir. Küçük bir dikkatsizlik tüm çabanın heba olmasına, ikna edici gerekçelerin görmezden gelinmesine yol açabilir. Bu nedenle ilgilinin ruh hali ve tercihleri dikkate alınmalı, ikna seansı gereksiz ve itici bir ısrara dönüÅŸtürülmemelidir. Bıktıran ısrar sadece inada yol açar. Toleranslı davranmak, zaman vermek inat etme imkânı vermez. Tam bir dikkatle elden gelen yapıldıktan sonra öÄŸrenmeyi ısrarla reddedeni serbest bırakmak daha eÄŸiticidir. Böylece hem iliÅŸki zedelenmez, hem de ona tercihinin sonuçlarıyla yüzleÅŸme fırsatı tanınır. Ä°ster kazansın ister kaybetsin her insanın en kalıcı ve en önemli kazanımları bizzat yaÅŸayarak öÄŸrendikleridir. Ayrıca bu tutum istifade imkânını ortadan kaldırmadığı gibi ihtiyaç duyduÄŸunda yardım isteme kapısını da açık bırakır. DeÄŸer verme ve ÅŸahsiyetini besleme esası üzerine sürdürülen iliÅŸki deÄŸer ve saygı görme ile sonuçlanır. Korkunç olan sevdiklerimizin kaybetmesi deÄŸil onları kaybetmektir. Bizden uzaklaÅŸmasalar bile temsil ettiklerimizden soÄŸumaları, kendilerine olan güven ve saygıyı kaybetmeleri ya da ÅŸahsiyetlerinin tahrip olması ve benzerleri göze alınabilecek kayıplar deÄŸildir. Bu âlemde hangi nimet kaybı bu ziyanlara deÄŸer?

Arkasında bir irade olmadan öÄŸrenileni uygulamak mümkün olmaz. Söz konusu iradeyi çocuklukta rahatlıkla gösteren genç genellikle ergenlikle birlikte zorlanmaya baÅŸlar. DoÄŸumdan baÅŸlayarak öÄŸrendiklerini kolaylıkla uygulama iradesi ve çabası gösterir fakat bu özelliÄŸi yetiÅŸkinliÄŸe doÄŸru ilerledikçe belirgin bir ÅŸekilde azalır. Ä°ÅŸin doÄŸası bu mudur; yoksa içine doÄŸduÄŸu toplum onu bu hale mi getirir? Ona kazandırılmak istenen davranış ve beceriler fıtratına ve yaşına aykırı mıdır yoksa hevasına mı maÄŸlup olmaktadır? Toplumda kendisine yer açma mücadelesi veren gencin tercihleri ve öncelikleri ile ailesinin ve öÄŸretmenlerininki örtüÅŸmediÄŸi için bu onu direnmeye mi itmektedir? Belki de haz aldığı ÅŸeylerden vazgeçmek zorunda bırakıldığını düÅŸünerek ‘istediÄŸimi yapamıyorsam istediÄŸinizi de yapmam’ diyerek tavır mı koymaktadır? Bu ve benzeri soruların cevabı muhataba göre deÄŸiÅŸir ve onu bulmak ve gereÄŸini kırıp dökmeden yapmak uygulayıcıların sorunluluÄŸudur.

O halde konu bir de yetiÅŸkinler açısından ele alınmalıdır. Ebeveynler ve öÄŸretmenler gençlere kazandırmak istedikleri davranışları kendileri meleke haline getirdiler mi?Ä°nsan doÄŸasının gereÄŸi olan tutarlılık, öÄŸretici ve model konumda olanların temel niteliÄŸidir. ÖÄŸrettiÄŸinin hilafına hareket edene kimse itibar etmez. SaÄŸlığa zararlı olduÄŸunu en iyi bilen pek çok tıbbiyelinin sigara tiryakisi olması ne yaman çeliÅŸkidir! ÖÄŸrencilerine kitap okumalarını tavsiye eden öÄŸretmenlerin çoÄŸunluÄŸunun kitap okumaması ÅŸaÅŸkınlığı bile ÅŸaÅŸkına çevirir. Sarsıcı olduÄŸu kadar kanıksanmış bu trajikomik hallere raÄŸmen ne sigara tüketimi azalır, ne de kitap okuma oranı artar zira lafa deÄŸil iÅŸe bakılır. Dolayısıyla bir uygulayıcı kendisinden sudur eden her ÅŸeyin olumlu ya da olumsuz eÄŸitici bir deÄŸeri olduÄŸunu asla aklından çıkarmamalıdır.

Davranış deÄŸiÅŸtirme ya da kazanma denilen olgu, görüldüÄŸü gibi bilgiyle karşılaÅŸma ile amaca ulaÅŸma arasında pek çok halin yaÅŸandığı bir zaman diliminde vuku bulur. Ä°letilen bilgi, pek çok faktörün devreye girmesi ile davranışa dönüÅŸebileceÄŸi gibi dönüÅŸmeyebilir de. Bilgiyi davranışa dönüÅŸtüren irade, fiil icra edildikten sonra da devam etmelidir. Aksi halde gerek duyulduÄŸu her seferinde baÅŸa dönmek ve aynı süreci yaÅŸamak gerekir. Tekrar tekrar aynı ÅŸeyleri yaÅŸamamak için onu meleke haline getirmek gerekir ki gerek olduÄŸu her seferinde o kendiliÄŸinden icra edilebilsin. Dolayısıyla bilgiye göre davranabilme ve kararın arkasında durabilme iradesini her gerektiÄŸinde gösterilebilmek elzemdir. Aksi halde hedef davranışı meleke haline getirmek mümkün olmaz.

Deklare etsin ya da etmesin kendisine hedef belirlemeyen eÄŸitim yoktur. Mürekkep yalamışlar arasında çokça gözlenen aksine tutumlar eÄŸitimin hedeflerine çoÄŸunlukla ulaÅŸamadığını gösterir. EÄŸitimci ve ebeveynler sorunu sürekli muhatapta aramaktan vazgeçip onun kendileri de dâhil nerede olduÄŸuna dikkat kesilmelidirler. Sistemden müfredata, eÄŸitimin ruhundan sınıfın havasına, uygulanan yöntemlerden kullanılan sözlere, sergilenen davranışlardan takınılan tutumlara, koyulan tavırlarından verilen desteklere, koyulan kurallardan disiplin anlayışına, yapılan törenlerden istenen etkinliklere kadar her ÅŸey eÄŸitici deÄŸeri açısından gözden geçirilmeli ve en baÅŸta da uygulayıcılar kendilerini sorgulamalıdırlar. Sonuçlar deÄŸil sebepler konuÅŸularak sorunlar görülür, çözümler bulunur. EÄŸitime vaziyet edenlerin davranışları, içselleÅŸtirdikleri hakikatlerin tezahürleri deÄŸilse, sözlerinin muhataplarına tesir etme ihtimali -hadi yoktur demeyelim- düÅŸüktür. Sözün büyüsüyle büyülenenler bilmelidir ki sirayet eden hâldir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.