Makale
Tahrir yine kan içinde..
1952’deki “Hür Subaylar” darbesinden itibaren Mısır’ı sırasıyla Albay Cemal Abdünnasır, General Enver Sedat ve General Hüsnü Mübarek yönetti. 2011’deki halk ayaklanması sonucunda Mübarek istifa etti ve ilk kez gerçekleÅŸen serbest seçimlerde Muhammed Mursi CumhurbaÅŸkanı seçildi. 60 yıl Mısır’ın diktatörler tarafından yönetilmesine rıza gösteren bölgesel ve uluslararası güçler bir sivilin CumhurbaÅŸkanlığına 1 yıl tahammül edebildiler. Suudi Arabistan ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri darbeyi desteklemekle kalmadılar, “Müslüman KardeÅŸler”i ‘terör örgütü’ ilan ettiler. ABD DışiÅŸleri Bakanı Condoleeza Rice ise 2005’de Mısır’da bakın ne demiÅŸti:
“60 yıl boyunca ülkem bu bölgede istikrarın saÄŸlanması uÄŸruna demokrasiyi feda etti ama sonunda ikisi de saÄŸlanamadı. Åžimdi farklı bir yol izliyoruz. Tüm halkların demokrasi taleplerini destekliyoruz. BaÅŸkan Bush’un ikinci yemin töreninde dediÄŸi gibi ‘ABD, istemeyenlere bizim yönetim tarzını dayatmayacak’. Amacımız diÄŸer uluslara kendi özgürlüklerini bulmalarında yardımcı olmak”.
ABD’nin OrtadoÄŸu politikası Rice’ın vaat ettiÄŸi gibi gitmedi. 2013’te General el-Sisi tarafından gerçekleÅŸtirilen askeri darbeyle seçilmiÅŸ CumhurbaÅŸkanı Mursi görevinden azledilerek tutuklandı. Darbeye “darbe” diyemeyen ABD ise sadece her yıl Mısır’a ayrılan askeri ve ekonomik yardımı geçici olarak askıya aldı. Darbeden 1 ay kadar sonra ABD DışiÅŸleri Bakanı John Kerry Pakistan’a gitti. Gazetecilerin el-Sisi darbesiyle ilgili sorularına Kerry, “Ordu Mısır’da demokrasiyi yeniden inÅŸa etti” diye karşılık verdi. ABD askıya aldığı yardımları daha sonra kısmen serbest bıraktı. Böylece ABD yine demokrasiyi feda etti, askeri vesayet yine Mısır halkının başına tebelleÅŸ oldu.
Askeri diktatörlüÄŸe karşı direniÅŸte binlerce Mısırlı can verdi. Kısa bir baharın ardından Mısır’da askeri rejim el-Sisi darbesiyle iyice tahkim edildi. Rejimin ağır baskısına raÄŸmen Mısırlılar devrimin 4. yıl dönümünde yine sokaklardalar ve onlarca gösterici daha hayatını kaybetti. Muhalif bir genç kadın, Åžeyma es-Sabba, pompalı tüfekle cadde ortasında kafasından vurularak öldürüldü. Sabba ve arkadaÅŸları “25 Ocak Devrimi”nin ÅŸehitleri için Tahrir Meydanı’ndaki anıta çiçek bırakmaya gidiyorlardı. Ä°skenderiye’de de 17 yaşında bir genç kızı, Sundus Rida’yı başından vurarak öldürdüler. Sabba’nın “Sosyalist”, Rida’nın ise “Ä°hvan” camiasından olduÄŸu belirtiliyor. Caniler 17 yaşındaki Esma’yı da Tahrir Meydanı’nda suikast tüfeÄŸiyle başından vurarak katletmiÅŸtiler.
“El-Sisi darbesi”nden bugüne kadar 3 bin 533 Mısırlı öldürüldü, yüzlerce muhalif idama mahkum edildi. General el-Sisi’ye doÄŸrudan veya dolaylı olarak destek veren uluslararası güçler de, bölge yönetimleri de, darbecilerin iÅŸlediÄŸi cinayetlerin ÅŸerikleridirler. Bu rejimlerin desteÄŸi olmasaydı darbeciler bu kadar acımasız ve bu kadar gaddarca davranamazlardı. Darbecilere kol kanat gererek cinayetlere azmettirenler de en az katiller kadar suçlu deÄŸiller midir? Kalplerimiz elbette özgürlük için çırpınan Mısırlılarla birlikte atıyor ve elbette yasımız da, dualarımız da sadece onlar içindir.
YENÄ°ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.