Sosyal Medya

Makale

Aşkı ölüm, ölümü aşk bildik - (Muhammet Mursi’ye Selam)

Aşkı ölüm, ölümü aşk bildik. Yolumuz, ezeli ve ebedi yar aşkına uzun mu? Uzun, dikenli mi dikenli, sarp yokuşlar var mı? Var, sürgün var mı? Var, zindan var mı? Var, sonuçta güzel ölüm var mı? Var.

Canımız bu Sırat-ı Müstakim olan yolun sahibine feda olsun bu ölüm ister yatakta, ister darağacında bir kara celladın elinden olsun fark etmez. Ama şunu çok iyi biliyoruz ki urganda, boynumuza yağlı ilmek geçirilerek ölürsek, o cellattan ve o cellada ipi çektirenden ve onun zalim devletinden ve sisteminden uzun yaşayacağız. Bunda kimsenin şüphesi olmasın.

Çünkü biz ölümü aşk, aşkı ölüm bildik. Biz ki umudumuza yürek giydirip ölümlere gel demişiz. Kadim tarihin sayfalarına bakarsanız, darağaçlarında sırf imanlarından dolayı Aziz ve Hâmid olan Allah’a inandıklarından, muvahhit mümin olduklarından dolayı darağaçlarında sallandırılan, Allah’ın sonsuz rızıklarından rızıklanan yaşayan yiğitleri görürsünüz. Şu kesin bilinmelidir ki, direniş sabır ve saadet bizim adımızdır. Kalbimizdeki aşk ve iman bizleri sonsuz sevdamıza adamıştır. Biz sevda sürgünüyüz. Gün olur, bastığımız toprağın saçlarını gözyaşlarımızla ıslatırız, içimizdeki sıla özlemiyle, gün olur mahpushane avlusunda olta atarken sakalımıza rüzgâra verip derin bir ah çekeriz, yâda boynumuza dua ile çıkacağız yağlı urgana uzatırız.

Ezilenleri mazlum ve mustazafları vâris kılan Rabb’imize umut ve hüzünden damıtılmış canımızı satmak kadar karlı bir alışveriş düşünmüyoruz, bu bizim için özgürlük mutluluğudur. Yüzümüzde ince bir tüy gibi tebessümümüzü dualarla mayalayıp kanımızı seve seve akıtırız, mutlak sevgilimiz uğruna. Göğüs kafesimizde çırpınan bir kuş gibi duran ruhumuz kanatlanmak için sabırsızlanıyor. Tüm silahlar çevrilse de bizlere, soğuk namlulardan kutlu müjdeler dökülür gözlerimize. Bir şafak vaktinin beyazlığında her türlü zulümlere ‘LA’ deyip kanatlanıp gitmesini ancak biz beceririz.

İşte biz ölümden aşk, aşktan ölüm çıkartırız. Bizden önce ki kayıp giden yıldızlara gıpta ile bakıyoruz. Durmadan akan ırmakları kurutmamak için, hayatı ve ölümü beraberce sırtlayıp iman ve tevhit sularında akmaya sabrı kuşanarak devam ediyoruz. Adımlarımız kavidir ve güçlüdür, çağın beton suratında izimiz kalır. Boynumuzdaki yaftaya yazılsa yazılsa, özgürlüğe, adalete ölüme aşık yazısı yazılır, geriye mütebessim ölümler ve sevdamız kalır.

Kararlı bir imanla ısınır yüreğimiz. Sömürü, zulüm, savaş ve kıyımlara karşı durup, gökyüzündeki mavilik kadar özgürlük yolu açılana dek adalet mücadelemiz sürecektir. Çünkü küresel emperyalizmin ve vahşi kapitalizmin tarihin çöp sepetine atmaya kararlıyız. Doğurgan umutlarımız, küllenmiş sevdaları ayağa kaldıracak onları yeşertecek yılkı büyüyen gözlere fer olacak, yeryüzü gül bahçesine dönecek ve insanımızın yaralı bilinçleri berrak ferasetlere dönecek.

Aşkımızın sızısı çölleşen yürekleri kabartacak, zihinlere vurulan paslı köhnemiş zincirleri kırıp, kaybedilen özgürlük günlerini tüm haklılığımızla yeniden elde edeceğiz.

Nar dalına asılmış gülüşlerimize kavuşacağız bir gün. Mızraba daha gür vuracağız ki yankılansın dört bir yanda zafer türkülerimiz. Tüm yıkılan yürekleri onarmak için vahiy güneşinin aydınlığına yaslanıp ondan güç alarak zulümle örülen günleri Nur’a çıkarmak, adalete götürmek için, aşkımızı imana katıp son nefesimize kadar mücadele azmi ve kararlılığında olacağız.

İman ve adalet çiçekleri dökeceğiz özgürlük günlerine böyle biline. Aşkımızı ölüm, ölümü aşk belleyip sakalımızı yele, boynumuzu ipe versek de cellatlardan fazla yaşayacağımızı zalim sistemden daha fazla hayatta kalacağımızı herkesin çok iyi bilmesi gerekir.

Bizden sonra, geride kalanlara bırakacağımız miras, zulme karşı direnişimiz ve öfkemiz olacak. Kalbimiz kardeşlik ve direniş saflarında atacak. Bu çileli, bu meşakkatli bu onurlu yolda, dilimizde zafer marşlarıyla, yüreklere göz kırparak, mutlak muştuyu yeryüzüne düşürmek pahasına ölümü aşk, aşkı ölüm bildik.

 

  

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.