Sosyal Medya

Makale

Ufuktaki krizimiz!

Ä°çinde yaÅŸadığımız dünyayı bekleyen büyük krizlerin başında ”iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi” geliyor. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi sebebiyle bitki ve hayvan türlerindeki azalmalara iliÅŸkin listeler yayınlanıyor. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸinden kaynaklanan tehdidin ortadan kaldırılmaması halinde, insan türünün yok olma tehlikesiyle yüzyüze geleceÄŸini ise kimse düÅŸünmek istemiyor. Oysa, “Risk Toplumu/BaÅŸka Bir ModernliÄŸe DoÄŸru” baÅŸlıklı kitabın yazarı Ulrich Beck’in yerinde bir ifadesiyle, hayatın ekolojik ve doÄŸal temellerinin sanayi tarafından hızlandırılan sarsılmasıyla, tarihte benzeri bulunmayan bir toplumsal ve siyasi geliÅŸme dinamiÄŸi içinde doÄŸa ile toplum arasındaki iliÅŸkiyi tekrar düÅŸünmeyi zorunlu kılıyor. Beck, hayatın doÄŸal koÅŸullarının ihlalinin tüm insanlık için toplumsal, ekonomik ve tıbbi tehditlere dönüÅŸtüÄŸüne dikkat çekerek dünyadaki ileri sanayi toplumunun toplumsal ve siyasi kurumlarının tamamen yeni türden meydan okumalarla yüz yüze olduÄŸunu belirtiyor.

Müslüman zihinlerin entelektüel ajandasında yer alması gereken en ciddi baÅŸlıklardan biridir iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi. Zira, insanın hizmetine tahsis edilen tabiatın düzeninin bozulması ciddi bir yasa ihlalidir. Yüce Rabbimiz’in koyduÄŸu yasalar çerçevesinde iÅŸleyen tabiat düzeni kendi kendine fesada uÄŸramıyor, insanın fiilleri nedeniyle bozuluyor. Bu bozulma nedeniyle bitki ve hayvan türleri yok oluyor, hastalık türleri deÄŸiÅŸiyor, insan zarar görüyor. Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸini “ufuktaki kriz” olarak niteleyen Pof. Michael Mann bakın neler diyor:

“Ä°klim deÄŸiÅŸikliÄŸi yaÅŸanıyor ve nedenleri de büyük ölçüde insan kökenli, insan eylemleri kaynaklı. Yani iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin etkilerini hafifletmek için insan davranışlarının deÄŸiÅŸmesi gerekli. En kilit gösterge de sera gazlarının yüzde yetmiÅŸinden fazlasını oluÅŸturan karbondioksit salınımı. Ä°nsan toplumlarının saÄŸlıklı olmasını istiyorsak bu salınımları ciddi boyutta azaltmalıyız.”

Prof. Michael Mann, “21. Yüzyılda iktidar” baÅŸlıklı kitabında iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin siyasi yansımalarını da irdeliyor. Atmosferdeki karbondioksitin yaklaşık yüzde 70’inin, son yüzyıl içinde, geliÅŸmiÅŸ ülkeler tarafından üretildiÄŸini belirten Manna’a göre özel kâr güdümünün kapitalist ekonomilerin meÅŸru temeli olması iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinde önemli rol oynuyor. “Kâr çarkı” büyük salınım yapan endüstriler yaratıyor. Bu endüstriler de atmosfere karbon salıyor. “Bizim ülkelerimizde kâr güdüsü kesinlikle felaketin düzeneÄŸi, deÄŸirmeni oldu” diyen Mann’a göre kısıtlamalar getirilmemesi halinde dünyayı büyük felaketler bekliyor.

Küresel ısınma ve sera gazları ile baÄŸlantılı felaketlerin en başında kimi ülkeleri su altında bırakabilecek çapta sel baskınları geliyor. Prof. Mann’a göre, önlem alınmaz ise muazzam göç dalgalarıyla, su kaynakları savaÅŸlarıyla ve uluslararası terörizmi de içeren, dünya savaşı çapında ama daha da kaotik yoÄŸun çatışmalarla yüz yüze gelebiliriz. Devlet müdahalesinin acil olduÄŸunu vurgulayan Mann, “yani serbest piyasa ideolojilerine karşı savaÅŸmamız da gerekiyor. Bütün bunları üst üste koyduÄŸumuzda çetin bir görev ile karşı karşıya kalıyoruz” diyor. Dünya toplumu artık bir “risk toplumu” haline geldi. Risklerle baÅŸ edebilmek için kamusal duyarlılığın yükselmesi gerekiyor. Dün Peru’nun baÅŸkenti Lima’da baÅŸlayan “Dünya Ä°klim Konferansı”ndan çıkacak kararlar bu yüzden çok önemli. Dünya karbon salınımında en fazla pay sahibi olan ABD ve Çin, insanlık için felaket habercisi olan küresel ısınmanın durdurulmasında üzerlerine düÅŸen sorumluluÄŸu paylaÅŸmaya zorlanmalılar.

YENÄ°ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.