Sosyal Medya

Makale

Üçüncü Göz

Çözüm süreci 6-7 Ekim kalkışması ile ipten döndükten sonra gelen irade yenilenmesi ile yeni bir enstrümanın da devreye gireceÄŸi anlaşılıyor. 

“Üçüncü Göz” diye kliÅŸeleÅŸen enstrüman bir tür hakem rolü üstlenmiÅŸ olacak.

Üçüncü Göz de, oluÅŸturulması epey bir süredir Öcalan tarafından seslendirilen bir yapı.

Sürecin ilk baÅŸlarında yine Öcalan’ın teklifi ile bir “Hakikatleri AraÅŸtırma Komisyonu” kurulması gündeme gelmiÅŸti.

Hakikatleri AraÅŸtırma Komisyonu, yıllar içinde bölgede yaÅŸananları rapor haline getirecek ve sorumlulukları ortaya çıkaracaktı. Faili meçhuller, provokasyonlar, uyuÅŸturucu ve silah kaçakçılığı, derin devlet vs. araÅŸtırılacaktı.

Konu epeyce tartışıldı ve o tartışmaların içinden Akil Ä°nsanlar Heyeti formülü çıktı. Akil Ä°nsanların öyle bir araÅŸtırma ve hakem misyonu yoktu. Bu heyet daha çok halkı dinleme ve kanlı dönemin sona ermesi noktasında bir “duygu rehabilitasyonu” gerçekleÅŸtirme misyonu ifa etti.  

Akil Ä°nsanlar Heyetleri, muhtemel ki hem Hükümetin hem örgüt (belki Öcalan ve HDP) cenahının önerdiÄŸi isimlerden oluÅŸan heterojen bir yapı idi. O heyetin Ä°ç Anadolu Bölgesinde çalışan bir üyesi olarak diyebilirim ki böylesi iyi de oldu. Böylece toplumun çok farklı eÄŸilimleri ile buluÅŸma ve iletiÅŸim kurma imkanı doÄŸdu.

Bu çalışmalar sonucu, “kaygılar” hanesi hep saklı tutulmak kaydı ile çözüm sürecinin toplumsal bir kabule mazhar olduÄŸunu söylemek mümkün.

Kaygılar hanesinde ise “Örgüte güvenilip güvenilmeyeceÄŸi” hususu vardı. “Örgüt daÄŸda bitiriliyordu, çözüm süreci güvenlik güçlerinin elini soÄŸutacak ve örgüt bu süreden yararlanarak yeniden toparlanacak” itirazları da geliyordu. Öteki cenahta ise, Öcalan’ı da sollayan yapılar  bulunuyor ve onlar da “Devlete güvenilip güvenilmeyeceÄŸi”nden baÅŸlayıp “Bunun için mi daÄŸa çıkıldı?”ya kadar uzanan dirençler söz konusu idi. Ama, “Kan dursun, analar aÄŸlamasın” çaÄŸrısındaki insani damar etkili oldu ve çözüm süreci toplumda ciddi karşılık buldu.

En son gelinen “kamu düzenine yönelik tehdit” olgusu, “Kaygılar”ı seslendiren toplum kesimlerinde haklılık duygusu oluÅŸturacak ve yeni adımlara yönelik kuÅŸku duyulacak. Ancak“çözüm süreci devam etsin” yaklaşımı hala en baskın yöneliÅŸ durumunda. Örgütün çılgın uzantıları ve derin devlet kalıntıları dışında kimse kanlı bir çatışma süreci yeniden baÅŸlasın istemiyor.

“Üçüncü Göz” konusuna gelince, öneri önce uluslar arası boyutta gündeme gelmiÅŸ, hatta Oslo sürecinde bu yönde adım da atılmış, sonra konuyu uluslararasılaÅŸtıracak böyle bir yapının Türkiye’yi yeniden 19. yüzyıl türbülansına sürükleyeceÄŸi düÅŸünülerek, sürecin baÅŸka odakların görüÅŸemeyeceÄŸi etkin bir aktörle, yani Öcalan’la ilerletilmesi noktasına gelinmiÅŸ. Åžu sırada hala örgüt cenahında, muhtemelen Amerika’nın göz kırpmalarına da mukabele etme ÅŸeklinde, “Amerika’nın üçüncü göz olması” talepleri seslendiriliyor. Ama Ankara bu taleplere karşı çok net tavırla “Hayır” cevabı veriyor.

Åžimdi “Yerli Üçüncü Göz” oluÅŸturulacak. Bence onun tespiti ve misyon bildirimi de ciddi bir hassasiyet gerektiriyor. Konu üzerindeki tartışmaları dikkatle takip edenler bilir, sorunun tarifine yönelik düÅŸünceler de çok çeÅŸitlidir, çözüme yönelik düÅŸünceler de... Bizatihi “çözüm sürecinin kapsamı”na yönelik düÅŸünceler bile çok farklıdır. Silahlı yapının sona ermesi mi, yoksa silahlı yapı ile bütün bir Kürt sorununu müzakere mi gibi sorular bile çözüm sürecinin ne kadar farklı algılandığının göstergesidir. Bu tür yapıların hakem görünümü, mensuplarına bir tür sürecin aktörlerini yargılama hakkı saÄŸlıyor ve orada sergilenecek bir sorumsuzluk sürecin bütününe yönelik bir yara açabiliyor. Ardından gelsin güven bunalımı ve onu tamir çabaları.

Bana göre çözüm sürecinde yeni bir evreye girilirken, “Kürt temsili” hadisesini de saÄŸlıklı bir çerçeveye oturtmak gerekiyor. DoÄŸu’da - Batı’da sürecin en problemli yönünün “Terör örgütüne bütün bir Kürt temsilinin verilmiÅŸ gibi görünmesi” olduÄŸunu söylemek mümkün. “Kürt gerçeÄŸi”nin KCK eksenindeki yapılanmalardan ibaret olmadığı muhakkaktır. Onun için önümüzdeki dönemde farklı yapılanmaların da sürece katkılarını saÄŸlayıcı zeminler oluÅŸturulması kaçınılmaz bir gereklilik olarak gözükmektedir. Yine önümüzdeki dönemde, sonuçta “Åžu alan gözden kaçmış ve orada terör yapılanması olmuÅŸ ya da ‘safmışız’ orada paralel yapılanma oluÅŸmuÅŸ” dememek için sürecin, Hükümet tarafından son derece hassas bir biçimde takibi gerekiyor.

STAR GAZETE

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.