Kobani olayları gözlerimizi kör ediyor, Suriye ve Irak'ta olanların gerçek boyutlarını bizden gizliyor demiÅŸtim. Çünkü birileri Türkiye'yi kendi doÄŸrultularında pozisyon almaya zorluyor, yer yer ÅŸantajlar yapıyor, içeriyi karıştırmakla açıktan tehdit ediyordu.
IŞİD ve Kobani üzerinden bir perdeleme yapılıyordu. Toplumsal ilgi ve algı bu yönde iÅŸleniyor, kamuoyu hassasiyeti provoke ediliyor, IŞİD ve PYD arasında tercih yapma gibi çarpık bir durum servis ediliyordu.
Bu servis kısmen baÅŸarılı da oldu. Türkiye'de bazıları IŞİD'e sempati duymaya baÅŸlarken bazıları da PYD için estirilen sempati rüzgarlarından etkilendi.
Ä°ki örgüt, Türkiye'nin OrtadoÄŸu'da, harita deÄŸiÅŸiklikleri dahil, taÅŸları yerinden oynatacak güçteki geliÅŸmelere bakışını biçimlendirir oldu.
Öyle ki, YPG ile ilgili küçük eleÅŸtiriler bile bazı çevrelerden tepki görmeye baÅŸladı. Çözüm Süreci gerekçe gösterilerek, belki iyi niyetle gösterilen bu tepkiler, tamamen konjonktürel bir bakışı yansıtıyordu, içeriÄŸi itibariyle son derece sığ ve tehlikeliydi. Çünkü örgütlerin pozisyonu deÄŸiÅŸkendi. Bizim coÄŸrafyada devletler bile günübirlik pozisyon deÄŸiÅŸtirirken örgütler üzerinden düÅŸünce üretmek, bakış açısı geliÅŸtirmek siyasi ve entelektüel akıl için son derece endiÅŸe vericidir.
ÖRGÜT AKLıNı AÅŸAMAYAN ENTELEKTÜEL BASÄ°RETSÄ°ZLÄ°K
Devlet aklı bu tehlikeyi gördü, siyasi iktidar bunu farketti, servis edilen oyunu iyi okudu, ÅŸantajlara raÄŸmen pozisyonunu deÄŸiÅŸtirmedi. Maalesef entelektüel çevre bunu anlayamadı, günübirlik rüzgarlara göre düÅŸünce biçimlendirdi. Bu çevrelerin bölgeyi anlama biçimi iki örgütün siyasi hesaplarının bile ötesine geçmeyi baÅŸaramadı.
21. yüzyıl dünyasını ÅŸekillendiren en büyük paylaşım savaşının yaÅŸandığı bir coÄŸrafyayı bu denli sığlıkla okumamız gelecek için gerçekten ürkütücüdür. Söylemeye dilim varmıyor ama okur yazarlarımızın düÅŸüncelerini örgütlerin perspektifleri tahmin edilenden daha fazla biçimlendirir oldu.
DüÅŸünün YPG veya PKK bile neredeyse dokunulmaz bir hal aldı. Çözüm sürecini alabildiÄŸine destekleyen ancak bakış açısını bu örgütlere göre belirlemeyenler yadırganır oldu hatta Kürt düÅŸmanı ilan edildi.
Unutmayın, OrtadoÄŸu denklemi tarihin her döneminde karmaşıktır. Dünyada, bu kadar karmaşık bu kadar sorunlu baÅŸka bir coÄŸrafya yoktur ve olmayacaktır. Çünkü yüzyıllardır bu böyledir. Semavi dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin merkezi olan, doÄŸduÄŸu yer olan dolayısıyla her medeniyet mensubunun bir ÅŸekilde hak iddia ettiÄŸi, kimliÄŸi açısından bir aidiyet hissettiÄŸi bu topraklar tarihin her döneminde güç ve etkinliÄŸin ölçüldüÄŸü alan oldu.
SELAHADDİN'E MİSİLLEME, FAHRETTİN PAŞA DİRENİŞİ
Birinci Dünya Savaşı'nda Kudüs'ün iÅŸgalini Selahattin'e misilleme olarak görenler bu tarihi derinliÄŸi net biçimde ortaya koyuyor. Medine Müdaafası'nda imparatorluk çözülmesine raÄŸmen teslim olmak istemeyen Fahrettin PaÅŸa bu derinliÄŸin bilincindedir. Irak iÅŸgal edildiÄŸinde Kut-ul Amare savaÅŸlarını hatırlayanlar da bunun bilincindedir.
OrtadoÄŸu olarak tanımladıkları coÄŸrafyaya yönelik bütün tasarımların arkasında bu bilinci, bu tarihi perspektifi görürsünüz. ABD'nin Irak iÅŸgalinde kullandığı söylemin bile Haçlı SavaÅŸları'na vurgu yapmasının sebebi budur. Ebu Gureyb'de Müslüman esirlere iÅŸkence edenler, tarihsel bir intikam hırsıyla hareket etmiÅŸtir.
Bu coÄŸrafya, kendi iç çatışmalarıyla deÄŸil, küresel ölçekte güç çatışmalarıyla biçimlendirilir. Merkez güçlerin boy ölçüÅŸtüÄŸü bir alandır. Ä°çerideki örgütler mücadelesi ve bölgedeki vesayet yönetimleri tarih belirleyici deÄŸildir. Tarih belirleyenler, Birinci Dünya Savaşı'ndaki küresel müdahale cephesi ve karşısında direnen güçlerin pozisyonudur. Bugün aynı cephe, aynı güç paylaşımı, aynı tarihsel hesaplaÅŸma yeniden yaÅŸanmaktadır.
MEZOPOTAMYA'NIN KALBÄ°NE YERLEÅžMEK
Bu yüzden Suriye ve Irak'ta yaÅŸananlar, ÅŸimdiye kadar tanık olduÄŸumuz iç bir krize benzemiyor. Irak iÅŸgali döneminde bunun yeterince farkında deÄŸildik. Bazılarımız, Mezopotamya'nın kalbine yüzbinlerce askerlik yabancı orduların yerleÅŸmesini Saddam Hüseyin düÅŸmanlığı gibi sığ bir anlayışa sığdırdı. Oysa bu orduları kalbimize yerleÅŸtirenlerin bin yıllık hesapları vardı.
Åžimdi de olanları PKK-YPG ile IŞİD arasındaki çatışmalar sanıyoruz. Toplumlar, devletler ve siyasi çevreler buna göre pozisyon alıyor. Hiç kimse; 'Yahu bu Kobani nedir ki, ABD dahil hemen bütün ülkeler bu küçücük kasaba için pozisyon alıyor' diye merak etmedi. Kobani üzerinden sorular sorup cevaplarını aramadı. DüÅŸünmeden, tamamen duygusal ve gündelik reflekslerle kendine bir taraf seçti.
Örgütler gelip geçicidir. Devletler bile gelip geçicidir. Önemli olan ülkelerin, bölgelerin, ÅŸehirlerin coÄŸrafyanın tarihidir. Bizler ÅŸehirlerin safında olmazsak, ÅŸehirlerin aklı ile, tarihsel hafızası ile hareket etmezsek bu bölgede hiçbir iz bırakamayacağız.
ÖRGÜTLER ÜZERÄ°NDEN KÄ°MLÄ°KLER SAVAÅžI..
Madem bu kadar güncel bakıyoruz hiç deÄŸilse Kobani üzerinden güncel senaryoları bari görseydik. Bütün dünyanın dikkati bir kasabaya odaklandırıldı ama arkadan Halep KuÅŸatma altına alındı. Kobani tarih deÄŸildir ama Halep coÄŸrafyanın tarihidir. Tarih yapan ÅŸehirler arasında Halep vardır, Kobani yoktur. Åžimdi binlerce belki yüzbinlerce Halepli, kuÅŸatmadan, yeni bir katliamdan kaçıp Türkiye sınırına yönelecek.
Madem güncel bakıyoruz en azından bunu bari görseydik.
Kimse Türkiye'nin pozisyonunu yargılamasın. Bu büyük bir adaletsizlik olur. Tarihi bir idrak ve vicdanla hareket eden Türkiye, yüzbinlerce maÄŸduru hiçbir hesap yapmadan evinde ağırlıyor, kardeÅŸ biliyor ayrıca Suriye ve Irak'ın geleceÄŸine dair saÄŸlam söz söyleyen tek ülke olarak öne çıkıyor. Belki bunları bugün anlamayacaksınız ama yarının tarihi bunu yazacak, yarının kuÅŸakları bunu bilecek ve bu vefa, tarihi hafızada yerini alacaktır.
Ä°ÅŸgal döneminde saflar netti. Ä°ÅŸgal eden iÅŸgal edilen belliydi. Örgütlerin pozisyonları, hangi güce yakın oldukları, kimler adına savaÅŸtıkları biliniyordu. Ancak bugün öyle deÄŸil. Son derece karmaşık, kimin kim adına savaÅŸtığı, kimin silahını kullanıp tetiÄŸini çektiÄŸi belli deÄŸil.
Örgütler üzerinden kimlikler savaşı tezgahlanıyor. Örgütler üzerinden enerji paylaşımı yapılıyor. Örgütler üzerinden haritalar çiziliyor, sınırlar deÄŸiÅŸtiriliyor. Örgütler üzerinden devletler yakılıp ülkeler parçalanıyor, yeni devletler kurulmaya çalışılıyor. Örgüt kimliÄŸini bile aÅŸamayan garnizon devletler tetikçi olarak kullanılıp Birinci Dünya Savaşı'nın yüzüncü yıldönümünde yeni bir coÄŸrafya dizayn ediliyor.
ÅžEHiRLERiN ÇAÄŸRıSı: TARiH HALEP'TÄ°R, KOBANÄ° DEĞİL
Bizler, Birinci Dünya SavaÅŸ'nda küresel iÅŸgale direnen ancak kaybedenler, yüz yıl sonra o derin akılla yeniden tanıştık. Bizim olan, bize ait olan, yerli olan idrakle, kimlikle buluÅŸtuk. Bu bir zaferken, coÄŸrafyayı biçimlendirecek bir bilinçken bizlere bunu unutmamız salık veriliyor. Bu düÅŸünce ile ayaÄŸa kalkmaya çalışırken tekrar diz çökmemiz isteniyor.
Türk olalım, Kürt olalım, Arap olalım bizlere, coÄŸrafyanın insanlarına yeniden savaÅŸlar, çatışmalar, ayrışmalar, kıyımlar ihale ediliyor. Bu ihaleleri alan örgütler, devletçikler ve otoriter rejimler, Birinci Dünya Savaşı'nda bize karşı cepheye sürülen Gurkalar'dan hiç de farklı deÄŸildir.
Hiçbir ÅŸey yapamıyorsak, hiçbir ÅŸeyi göremiyorsak ÅŸehirlere kulak verelim. Åžehirlerin; BaÄŸdat'ın, Åžam'ın, Konya'nın, Kahire'nin, Kudüs'ün bizi çağırdığı yöne gidelim. O ÅŸehirler ki, nice imparatorlukları topraÄŸa gömdü. O ÅŸehirler ki, nice zalim yönetimleri yok edip binlerce yıllık tarih inÅŸa etti.
Gelin onların sesine kulak verelim, onların çağırdığı yöne gidelim. Ä°ÅŸte o zaman bu coÄŸrafyada tarih yeniden yazılacaktır. Ä°ÅŸte o zaman Türkiye de yakın çevresi de ayaÄŸa kalkacak, kendini bulacaktır. Ä°ÅŸte o zaman bütün vesayetçi rejimler yerle bir olacak, yüz yıllık esaret sona erecektir.
Bu sözleri hiç deÄŸilse bugünlük Halep için okuyalım. Halep'e selam duralım, onun acısına ortak olalım, onun çaÄŸrısına ses verelim...
Henüz yorum yapılmamış.