Sosyal Medya

Makale

Kaç HDP, kaç Kandil, kaç Öcalan?

HDP’den aynı gün içine sığan iki bildiri: Birisi Diyarbakır’daki maskeli suikastı kınıyor, “bir kez daha herkesi saÄŸduyuya, çözüm ve barış sürecinin gereklerini yerine getirmeye, Türkiye’yi yeniden çatışmalı bir ortama sürükleyecek tutumlardan uzak durmaya çağırıyor”, diÄŸeri, 1 Kasımda insanları yeniden Kobani için sokaÄŸa çıkmaya davet ediyor.  

6-8 Ekim olaylarında dökülen kanlar kurumadan...

Yasin Börü’nün sembolik anlamda hunharca katlinin bedeli ödenmeden.

HDP milletvekili Altan Tan’ın, “Madem insanları sokaÄŸa çağırıyoruz, öyleyse, bu cinayetlerin önüne geçebilmeliydik, kitlelerin önünde durup, yakıp yıkmalara mani olabilmeliydik” mealindeki deÄŸerlendimesini hiç okumamışçasına...

Bugün ikinci sokak çaÄŸrısını yapanlar, maskeli militanların ellerinde molotof kokteyli ile ev, iÅŸyeri, parti kundaklamalarına, Yasin Börü’lerin hunharca öldürülmelerine mani olabilecekler mi?

6-8 Ekim vandallığından sonra, nasıl bir cür’et var, bu ikinci sokak çaÄŸrısında?  

“HDP çıkışlı bu iki bildiri, aynı kalemden mi çıktı, yoksa ayrı ayrı kampların içinden mi?”

KCK eksenli Kürt siyasi hareketinin bugün geldiÄŸi noktaya baktığımızda böyle bir soruyu sormak kaçınılmaz oluyor.

Kimileri HDP’nin Kandil ile Ä°mralı arasına sıkışmışlığından söz ediyor.

HDP, bazen, fırtına gençliÄŸin gölgesine giriyor.

Böyle siyasi temsil olur mu?

Tamam, Diyarbakır’daki cinayeti kınadınız, peki Cizre’deki “mahalleleri özerkleÅŸtirme” komedisine ne diyorsunuz?

Bunların Türkiye’nin geri kalan kesimlerinde nasıl algılandığı sizin için önemli mi?

Çözüm süreci, belli ki sadece devlet ile KCK oluÅŸumu arasında olup bitecek bir mesele deÄŸil. Akil Ä°nsanlar Heyetleri, Türkiye’nin 7 bölgesinde dolaÅŸtılar. 7 bölge dinlendi, kaygılar, umutlar, temenniler dinlendi. DoÄŸu ve GüneydoÄŸu heyetleri bile, KCK çevresi dışındaki Kürtler’den “Ä°ÅŸ sadece PKK’ya indirgenmemeli” taleplerini iÅŸitti. Bunun doÄŸuracağı sakıncaları dinledi.

Çözüm sürecinin içinden DoÄŸu-GüneydoÄŸu’da PKK hakimiyetinde bir özerk alan çıkarmak!

Türkiye böyle bir projeye razı olur mu? Hangi hükümet böyle bir projeye izin verebilir? Silahlı yapının devamı, bu iÅŸten en büyük zararı gören bölge insanı tarafından istenir mi?

Yok bilmem uluslararası konjonktür, “Kürtler’in yüzyılı”nı baÅŸlatıyormuÅŸ.  

Kürtlerin yüzyılı dendiÄŸinde bile, bunun bir “PKK hakimiyeti” demek olduÄŸunu kim söylüyor?

Türkiye Kürtlerinin yüzde 75-80’i bile PKK eksenli bir siyasi harekete karşı iken, Türkiye toprakları üzerinde diyelim Amerika’nın ebeliÄŸinde bir ameliyata izin verilir mi?

Åžunu söyleyeyim:

Çözüm süreci ile ilgili “kaygı boyutu” hala devam ediyor.

Åžunu da söyleyeyim:

Kaygı boyutu, Hükümetin dayandığı sosyal kesimlerde yaşıyor ve Hükümetin bunu dikkate almaması imkanı yok.

Ve bir ÅŸey daha:

PKK-KCK hareketi, Türkiye’ye karşı bir uluslararası “Üst Akıl” operasyonu olarak algılanıyor ve buna karşılık vatan savunması duygusu oluÅŸuyor.  Bu duygunun Türkler’deki adı öfke, Kürt çoÄŸunluÄŸundaki adı, yaÅŸadığı toprakları terke zorlanma kaygısı olarak ÅŸekilleniyor.

Åžunu söyleyebilirim:

Çözüm sürecinin devamı için Hükümet, bu iÅŸin terör örgütünün alan kazanmasına göz yumma ÅŸeklinde algılanmaması için ne yapılması lazımsa onu yapmalı.

KCK eksenli Kürt siyaseti adına da karar verici her kim ise, onun, uluslararası oyun içinden Kürtler için bir barış çıkmayacağını görmesi, Türkiye barışının, bu coÄŸrafyadaki herkes için en hayati tercih olduÄŸuna inanması ve çözüm sürecine bu anlamda sarılması gerekir.

Maceraya lüzum yok.  

Sürecin Kürt ayağı, Öcalan’ın, “Türklerin ve Kürtlerin 1000 yıldan beri Ä°slam bayrağı altında yaÅŸayarak geldiÄŸi” deÄŸerlendirmesini bir ders gibi okumalı. Her masaya oturmadan önce...

Denizciler’in mescid talebi: Sayın CumhurbaÅŸkanı ile yaptığımız Letonya-Estonya gezisi öncesinde, Denizci bir subay aradı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bütün birimlerinde namaz kılma yeri (mescid) sorunu yaÅŸandığını, mümkün olursa sayın CumhurbaÅŸkanı’na durumu bildirmemi ve sorunun çözülmesi için katkıda bulunulmasını rica etti. Ben, gezide bunu sayın CumhurbaÅŸkanına iletme fırsatı bulamadım. Bugün buradan yazıyorum. Üstelik sayın CumhurbaÅŸkanı’nı devreye sokmadan bu sorunun çözülmesi için Deniz Kuvvetleri Komutanımızdan istirham ediyorum. Belki sıkıntı ve talep kendilerine ulaÅŸmamıştır, fırkateynler dahil, namaz kılacak temiz nezih yerler tahsis edilse, personelin çok daha huzurlu bir mesai verecekleri muhakkak. Bugünün Türkiyesinde bu tür insani ihtiyaçların karşılanması artık sorun olmamalı. Ä°lgi göstereceklere ÅŸimdiden teÅŸekkür ediyorum.

STAR GAZETESÄ°

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.