Sosyal Medya

Makale

Bırakın devlet sizi de kurtarsın!

BaÅŸbakan “Kamu düzeni” vurgusu yaptığında bunun Kürt siyasi merkezlerine nasıl yansıdığını bilemiyorum. Propaganda planında “Devlet yine ceberut yüzünü gösteriyor” gibi bir söylemi tercih edeceklerini tahmin etmek zor deÄŸil.

Çözüm sürecinin içinden “özerk bir yapı” ve onun silahlı - salihsız kurumlarını çıkarmak istedikleri de malumlardan. 

Hatta bir süredir Kürt siyasetinin Amerika seferleri içinden, “Gün Kürtlerin günü” gibi bir sonuç üretmeye çalıştıkları, Kobani’den Türkiye’ye bir model çıkarmak istedikleri de biliniyor.

Hatta Türkiye ile Amerika’nın arası açılır, Amerika da Kobani’de PYD’nin yanında durursa, bunun daha da iÅŸlerine yarayacağı ümidini taşıyabilirler. “Irak bunalımından Kuzey Irak çıkmışsa, Suriye’den Kobani çıkarsa Türkiye’den de...” diye baÅŸlayan cümleler kurmak pek hoÅŸlarına gidebilir.

Bütün bunların içinden de çözüm sürecinin köküne kibrit suyu dökmek gibi bir sonuca varabilirler.

Bir süredir “PKK eksenli Kürt siyasi hareketinin -”PKK eaksenli”nin altını çiziyorum,  çünkü Kürt siyasi hareketi diye genel bir ifade kullanıp, bundan da PKK - HDP - KCK çizgisinin anlalışmasını doÄŸru ve gerçekçi bulmuyorum.- çözüm sürecini bataÄŸa saplama tavırları içinde olduÄŸunun ifade edilmesi gerektiÄŸini düÅŸünüyorum.

Çözüm süreci, devlet projesine göre, eninde sonunda, silahlı yapının tasfiyesine varacak. Dünyanın hiçbir ülkesi, devletin meÅŸru silahlı kuvvetlerinin yanında paralel veya karşıt bir silahlı güç bulunmasına, bunun toplumun kimyasını etkilemesine izin vermez. Türkiye de buna razı olmaz. Silahlı yapının oluÅŸmasına zemin hazırlayan problemlerin giderilmesi farklıdır, silahlı yapının bir bölgede hükmünü sürdürmesine göz yummak farklıdır.

Silahlı yapının en büyük kötülüÄŸü, bulunduÄŸu bölgede yaÅŸayan insanlara dokunacaktır. Evet Türkiye’nin tamamı, silahlı yapı ile mücadelenin olumsuz sonuçlarını yaşıyor, ama diyelim Diyarbakır, Mardin, Van, Hakkari, Åžemdinli vs... Oradaki halkın, aynı apartmanda, aynı sokakta, aynı ÅŸehirde, bir gün kendisine yönelecek silahlı çetelerle içiçe yaÅŸamak zonunda bulunmasının tehditkarlığını hissetmesi ayrı bir kimya bozucu durum deÄŸil midir?

Bir dönem silahlı yapının kimya bozucu gerçeÄŸini, mesela PKK sempatizanları Hizbullah’ın silahlı varlığı karşısında hissetmemiÅŸ miydi? Kendisi de silahlıydı ve bir baÅŸka silahlı yapı ile karşılaşınca kimyası bozulmuÅŸtu.

Åžimdi bunu bir de elinde hiç silahı olmayan, sabah dükkanını açması gerekip de “Bugün açmayacaksın” tehdidine maruz kalan sade vatandaÅŸ için tasavvur edin, bölge insanı yıllardır bunu yaşıyor, bunun vahametini tasavvur etmek güç olmaas gerek.

Tabii bunu,  “Bu iÅŸin rantını biz devÅŸireceÄŸiz, bütün bu silahlı eylem gücü, bizim siyasetimizi besliyor” diye düÅŸünenlere anlatmak kolay deÄŸil.

Fakat, PKK eksenli Kürt siyasi hareketinin söylemlerine bakıldığında, onların da ciddi bir sıkışma içinde oldukları gözleniyor.

-Acaba fırtına gençlik Öcalan’a nasıl bakıyor?

-Acaba Selahattin DemirtaÅŸ veya benzerleri, fırtına gençlik tarafından çoktan üstü çizilenler arasına girdi mi?

-Kandil bile, YPG-H’yi kontrol edememek gibi bir sıkıntı içinde mi?

-Devletle çözüm süreci masasına oturanlar, gerçekte sokakları etkileme gücünden yoksun insanlar mı?

-Çözüm sürecinde devlete söz verenler, verdikleri sözün arkasında durabilecekler mi?

Bu sorular artık soruluyor. Bunun anlamı ne? Bunun alnamı, üretilen canavara artık hakim olunamadığı gerçeÄŸidir. Oralarda “siyaset” çok net olarak silahlı gücün denetimi altına girmiÅŸ gözüküyor. Hatta öyle ki “silahlı güç” dediÄŸimiz hadise bile, farklı odaklaÅŸmalar sergiliyor. Hani bir zamanların “JÄ°TEM”i gibi, özel harp birimleri gibi, ÅŸimdi de “Kürt JÄ°TEM’i” diye nitelenebilecek  oluÅŸumların varlığı gündeme geliyor.

Çözüm süreci bakın nasıl bir iyileÅŸme saÄŸlayacak:

-Çözüm süreci Türkiye’yi bir dertten kurtaracak.

-Çözüm süreci, Kürt siyasetini -HPD’si ile, Huda-Par’ı ile, Hak - Par’ı vs’si ile- silahların gölgesinden kurtaracak.

-Çözüm süreci Kürtleri illegal ve hesap vermez bir yapının diktasından kurtaracak.

Türkiye, 1960’lardan beri bir mücadele verdi ve genel siyasetin üzerindeki asker etkisini oldukça eritti, ÅŸimdi Kürtler, böyle bir silahlı vesayet tehdidi ile karşı karşıya.

Ne diyelim?

Bırakın devlet, Selahaddin DemirtaÅŸ’ı, örgüt silahının gölgesinde siyaset yapmaktan   kurtarsın. Ayaklarındaki ve dillerdindeki örgüt prangasını çözsün. Öcalan’ın, Kandil’in bile mesajları, maskeli çetelere varıncaya kadar eriyorsa, ortada “YaÅŸlılar” adına gelinen çok dramatik bir hadise var demektir. Bırakın devlet sizi de özgürleÅŸtirsin!

STARHABER

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.