Sosyal Medya

Makale

Hasta toplum

Ä°srail CumhurbaÅŸkanıReuven Rivlin, kendi toplumu için yapıyor bu nitelemeyi. “Hastayız ve tedavi edilmemiz lazım” diyor. Ve hayati soruyu soruyor: “Biz yahudi olmayı unuttuk mu?” diye sormayacağım. Bunun yerine “Ä°nsan olmayı mı unuttuk?” diye soracağım.”

Rivlin’in sözleri, bizde haber deÄŸeri buluyor. Muhtemel ki, Ä°srail toplumu için böyle bir yargılama hoÅŸumuza da gidiyor.

Ama, bence bu “Hasta toplum” meselesine, sadece Ä°srail ölçekli bakmamak lazım. Belki küresel ölçekte bakmak ve o küresel ölçeÄŸin kendi ülkemize düÅŸen payı çerçevesinde bakmak lazım.

Ne de olsa hastalık mevcutsa bir an önce onun farkında olunması, teÅŸhis edilmesi ve tedaviye baÅŸlanması gerekir. Hem hasta olmak hem de hastılığın farkında olmamak hastalığın tahribatını daha ada artırır çünkü.

Rivlin ne diyor? “Acaba biz insanlığı mı unuttuk?”

Bu soru dünyada hangi toplum için sorulmaz ki?

Türkiye’ye gelelim. En son 6-8 ekim olaylarını yaÅŸadı Türkiye. Orada insanlığın devrede olduÄŸu söylenebilir mi? Okul yakmak, kütüphane ve müze kundaklamak, yangına itfaiye vermemek, öldürdüÄŸün insanı apartmandan atıp, yakıp, üzerinden araba geçirmek vs. Ne bunlar?  Bunu yapanlarda insanlık var denebilir mi?

Ama iÅŸ “hastalık” bahsine gelince, belki orada bir duraklamak gerekiyor. Bu vandallığın ruh yapısı, insanlıktan baÅŸka yerlere düÅŸüyorsa, o ruh yapısının nasıl oluÅŸtuÄŸuna bakma zarureti var.

DoÄŸrusu 30 yıllık düÅŸük yoÄŸunluklu savaÅŸ içinde yetiÅŸen bir nesil. Bir kısmı daÄŸda, silahla içiçe, bir kısmı dağın gölgesinde  bombalar arasında, sokakta...Oyun çağında patlayıcıları tanıyarak...

Andre Malraux Umut’ta Ä°spanya iç harbinden bir manzara yansıtır: Ölen bir Franko askerinin çukura akmış kanına parmağını batıran ve yandaki evin duvarına “Viva la revolte - YaÅŸasın devrim” yazan çocuÄŸu... Sonra der ki “Bize bir müslüman yufka yüreÄŸi lazım!” Malraux’nun insanlık arayışında ufku “Müslüman yufka yüreÄŸi”dir. Ä°lginç olan ÅŸu ki, o Müslüman yufka yüreÄŸi, gençliÄŸi savrulma yaÅŸayan Ä°slam toplumlarına da lazımdır.

Kimi zaman DoÄŸu-GüneydoÄŸu ÅŸehirlerimizin sokaklarında, kimi zaman büyük ÅŸehirlerin bazı semtlerinde boy gösteren maskeler arkasındaki gençler tedaviye muhtaç mıdır? DaÄŸda yaÅŸlananlar ya da yeni yeni heyecanla oraya çıkanların ruh dünyasına bir doktor eli uzanmalı mıdır?

Türkiye, düÅŸük yoÄŸunluklu savaÅŸtan öte, 68’li yıllar, 70’li yıllar boyunca da, genç nesillerinin sokaklarda, okullarda ölümle burun buruna yaÅŸadığı bir ülke oldu. Gençlerin devletle iliÅŸkide iÅŸkence ile, cezaevi ile, ölümle buluÅŸtuÄŸu ülke oldu. O nesillerin yaÅŸadığı travma tedavi mi edildi, yoksa kiÅŸilikler içine nüfuz edip, “yaralı bilinçler” diye nitelenebilecek örtülü bir hastalığa mı dönüÅŸtü?

Toplumsal hastalık dediÄŸimizde, gençlerin uyuÅŸturucu, bonzai vs kullanmalarına gelip odaklanıyoruz. Haksız deÄŸiliz hiç kuÅŸkusuz. Bunlar, genç neslin ruh saÄŸlığı noktasında bir duyarlılık oluÅŸmasına imkan hazırlıyor.

Ama iÅŸ, bu görünen olgulardan daha derin.

Åžu son günlerde “intihar”  vak’ası bir sorun olarak düÅŸtü gündeme. Rasim Özdenören’in “Çok Sesli Bir Ölüm”üne benzer, sosyal medyaya görüntüleriyle sunulan  bir “Çok sesli intihar”olayı, insanın tek başınalığının, yalnızlaÅŸmasının, tükenmiÅŸliÄŸinin, hayatın anlamını yitirmiÅŸliÄŸinin  örneÄŸi olarak toplumu alarm noktasına getirdi.

Alın ÅŸu tek başına kalmışlığı, yalnızlaÅŸmayı, tükenmiÅŸliÄŸi ve hayatın anlamını yitirmiÅŸ olmayı... Alın ve tüm dünya toplumlarını, böyle bir taramadan geçirin, kaç insanın ruh dünyasını bu sarmalın dışında görebilirsiniz ki?

Küresel bir insanlık sorunu ile karşı karşıyayız. Küresel bir insani derleniÅŸ - toparlanışa ihtiyaç var.

Kendi ülkemiz adına bir kalbi toparlanışa ihtiyaç var.

Biliyoruz, devletin, “DaÄŸdan inecekler” için projelendirmeye çalıştığı bir “rehabilitasyon” arayışı söz konusu. Ölüm ikliminden hayat iklimine dönüÅŸ gibi büyük bir deÄŸiÅŸim demek bu. Bence buna, devletten daha çok, daÄŸdakilerin politikasını seslendiren kadroların da kafa yorması lazım.

Ama ondan ötede, memleketin tüm sokaklarında ateÅŸin içinde yürüyen gençler için de bir kurtarma projesi hayati önem taşıyor. Bu gençleri politik malzeme haline getirmek kadar onların geleceÄŸine yönelik tahribat yoktur.  Burada da devletle sivil - siyasi toplum elele vermelidir.

Ve ayrıca, tüm toplumun kalb saÄŸlığı için büyük bir seferberlik baÅŸlatılmalıdır. Devlet, dini kurumlar, eÄŸitim kurumları, aileler vs. Herkesin yapabileceÄŸi bir ÅŸey vardır. En başında da “Yoksa insanlık mı kayboluyor” gibi bir alarm durumuna ihtiyaç bulunuyor.

STAR GAZETE

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.