IŞİD ve Suriye'deki geliÅŸmeler nedeniyle, ABD ile yeni bir müzakere süreci yaÅŸanıyor.

ABD, bizi IŞİD'e karşı savaşa sokma konusunda pek hevesli.

Ä°stiyorlar ki, tek bir Coni'nin burnu kanamadan IŞİD iÅŸini halletsinler. Bu iÅŸ nasıl olacak? Onlar füzeleri ve savaÅŸ uçakları ile havadan vuracaklar. Türkiye'nin liderliÄŸindeki güçler ise karadan girecek.

Ankara bunların farkında. Ayrıca ABD ile ilk kez bir müzakere yürütmüyoruz. ABD'nin hep isteyen ama bir ÅŸey vermeyen tavrının farkındayız.

ÖrneÄŸin 1 Mart Tezkeresi'nden önce Amerika uzun bir talep listesiyle gelmiÅŸti.

Askeri birlik ve savaÅŸ gemisi sayısı belirtemeden Afyon, Adana, Batman, Çorlu, Diyarbakır, Malatya Erhaç, Erzurum, Mardin, MuÅŸ, Ä°ncirlik, OÄŸuzeli, Gaziantep ve Sabiha Gökçen olmak üzere 12 Havaalanı Ä°skenderun, Mersin, TaÅŸucu ve Ä°zmir olmak üzere 4 limanımızı askeri harekat amacıyla kullanmak üzere talep etmiÅŸti.

ABD mütevazı davranmış, iyi ki ülkenin tamamını istememiÅŸ dediÄŸinizi duyar gibiyim. Ama ABD'nin istekleri sadece bunlarla sınırlı deÄŸildi.

Mardin civarında lojistik destek Bölgesi, Midyat civarında Taktik Toplanma Bölgesi, Silopi civarında destek alanı.

Ve yine GüneydoÄŸu'da manevra alanı olarak kullanılacak bir bölge, ABD, askeri, savaÅŸ uçakları, savaÅŸ gemileri ile havaalanlarımıza, limanlarımıza, topraklarımıza konuÅŸlanacaklardı ama ABD'nin bizden küçük bir isteÄŸi vardı.

ABD askeri güçlerine hukuki ve cezai dokunulmazlık saÄŸlanması isteniyordu. Hani bir kaymakamımızı tokatladıklarına dair bir ÅŸeyler çıkmıştı ya, o tür vukuatlar olursa Amerikan askerinin dokunulmazlığı olmalıydı.

ABD her şeyi istiyordu da bir şeyi eksik bırakmıştı.

Bizim göç dalgasına ve PKK faaliyetlerine karşılık Kuzey Irak'a girmemizi istemiyordu.

Biz Kuzey Irak'a girelim istiyoruz onlar girmemizi istemiyorlardı. Biz tezkereyi reddedip, onlar başımıza çuval geçirince, bu kez, madem çok 'istiyorsunuz' dedi ve 3 ayrı seçenek sundu.

1-Saddam Hüseyin'in memleketi Tıkrit ve Samarra'nın bulunduÄŸu Selahattin bölgesi

2-Fırat mihveri: BaÄŸdat'ın Kuzey batısında Anbar ilinin kuzeyindeki bu bölgenin içinde Felluce ve Ramadi yer alıyordu.

3-El Anbar bölgesi: BaÄŸdat'tan Suriye sınırına kadar uzanan bölge.

Seç beÄŸen başına belayı al cinsinden seçeneklerdi bunlar. Irak'ı iÅŸgal ettiÄŸi halde Amerika'nın giremediÄŸi Sünni direniÅŸin merkezi olan yerlerdi. Zaten bize de kara kaşımız kara gözümüz için sunulmamıştı bu teklifler. Koalisyon oluÅŸturulmak istenmiÅŸ, Polonya'da bir toplantı tertiplenmiÅŸ, Türkiye bu toplantıya çaÄŸrılmamış ama kimse bu bölgelerin güvenliÄŸini üstlenmek istemeyince, Türkiye göreve davet edilmiÅŸti.

ABD'nin göz kamaÅŸtırıcı teklifi konusunda bir katkı daha yapayım.

Bugün IŞİD diye bir bela var ya, Türkiye'ye verilmek istenen bölge IŞİD'in bölgesiydi.

Petrol paylaşımına Ä°ngilizleri, belalı bölgeye Türkiye'yi...

Amerika ne denli uzak görüÅŸlü ülkeymiÅŸ canım!... Daha 2002 tarihinde bizi IŞİD'le buluÅŸturmak istemiÅŸ.

Bugün 1 Mart tezkeresine benzer bir durum söz konusu deÄŸil. Sadece Amerika'nın isteme konusunda bir sınırının olmadığını ve bizim bunun farkında olduÄŸumuzu anlatmak için paylaÅŸtım bunları.

O zaman da biz Kuzey Irak'a girmek istiyorduk. Hem göç dalgasına karşı hem de PKK faaliyetlerini engellemek için. ABD istemedi. Engel oldu. Bugün de biz Suriye'nin içinde güvenli bölgeler oluÅŸturulmasını, UçuÅŸa Yasak Bölge ilan edilmesini ve Türkiye'nin de koalisyonun içinde yer almasını talep ediyoruz. Ayrıca Sünni Araplar Irak yönetiminde hak ettiÄŸi ölçüde temsil edilmeden ve Suriye'de Esed gitmeden bu iÅŸlerin çözülemeyeceÄŸi tezini savunuyoruz. Bunu dışarıda kalarak deÄŸil, koalisyonun içinde ve etkili bir ülke olarak gerçekleÅŸtirmek istiyoruz. ABD'nin sadece kendi planlarına destek verilmesini isteyen tavrının da farkındayız.

Bizim pozisyonumuz net.

Malatya dönüÅŸü bunu BaÅŸbakan DavutoÄŸlu'na sorduk. O da 4 madde halinde analiz etti:

Bizim için 4 ihtimalli bir ÅŸey var: Bir; oturup atıl beklemek. Dünya da bir ÅŸey yapmasın biz de bir ÅŸey yapmayacağız. Bu hiç bir ÅŸeyi çözmez, daha büyük felaketleri, daha büyük riskleri beraberinde getirir. Ä°kincisi; onlar bir ÅŸey yapacak biz izleyeceÄŸiz, Türkiye izleyici olamaz. Koalisyon birtakım operasyon yapsın Türkiye buna katılmasın. Bunu demek 3 sene sonra 3 ay sonra Suriye denkleminin, OrtadoÄŸu denkleminin dışında kalmak demek. Yani üçüncüsü onlar bir plan yapsın Türkiye bu planda yer alsın. Bu iÅŸten en fazla etkilenen biz isek, en fazla etkileme kabiliyetine sahip olan bizsek baÅŸkalarının planının içinde onların istediÄŸi kadar bir rol üstlenmeyiz. Dördüncü olması gereken ne; Türkiye'nin kaygıları var, öncelikleri var, kapasitesi var, imkanları var Türkiye kendi görüÅŸlerini masaya koyar, karşı taraflar da kendi görüÅŸlerini masaya koyar, birlikte entegre bir strateji üzerinde anlaşılır. Ä°ÅŸte o ÅŸu anda yürüyen müzakerelerin esası budur'

ABD ile örtüÅŸtüÄŸümüz noktalarda evet, örtüÅŸmediÄŸimiz noktalarda ise kendi önceliklerimize göre hareket etmekte kararlıyız.

Ankara'nın pozisyonunu ve izlediği stratejiyi bilmem aktarabildim mi?

YENÄ°ÅžAFAK