Makale
İran-Suudi savaşı, IŞİD ve Demirtaş'ın körlüğü..
Kobani üzerinden Türkiye'yi terbiye etme, kurallarını kendisinin belirleyemeyeceÄŸi bir savaÅŸa sürükleme, direnirse sokak terörüyle dize getirme senaryosunun farkına vardınız mı?
Üç günde Türkiye'nin hemen bütün ÅŸehirlerinde, özellikle DoÄŸu ve GüneydoÄŸu illerinde çirkinliÄŸin, barbarlığın, kötülüÄŸün her çeÅŸidiyle yüzleÅŸtik.
Ä°nsanlar arabalarından indirilip öldürüldü, evler içindekilerle birlikte ateÅŸe verildi, 'sakalı var kesin IŞİD'cidir' diye kurÅŸunlandı, balkonlardan atıldı, yakıldı...
Ä°ÅŸyerleri yakılıp yaÄŸmalandı, kamu binaları ve araçlar yakıldı. Okullar, Kur'an kursları, Ä°mam-Hatipler hedef alındı. Birileri sokak eÅŸkıyaları üzerinden muhafazakar adresler göstermiÅŸti ve terör bu adreslere yöneltildi. Kafaları taÅŸla ezilen insanlar var. IŞİD'in kafa kesme, infaz görüntülerini aratmayacak fotoÄŸraflar gördük.
BUNLARIN HESABI SORULMALI
Yıllardır sınırımızın öte tarafında izlediÄŸimiz, insanlığımızdan utandıran sahneler üç gün boyunca Türkiye sınırlarının içine girdi. Kontrolsüz bir ÅŸiddet, insan ırkının kötü yönünü bütün çirkinliÄŸi ile ortaya çıkardı.
Öfke ve hamasetle konuÅŸanlar ÅŸiddeti alabildiÄŸine tetikledi, besledi. Siyasiler 'öldürün', 'saldırın', 'yakın' çaÄŸrıları yaptı. Barış süreci, çözüm arayışları, Kobani'de olanlar, yardım faaliyetleri, bir ülkenin özverili çabaları görmezden gelindi.
Nefreti sokaklara salanlar suçludur. Bunun hesabını vermelidir. Bu çirkinliÄŸi besleyenler asla unutulmamalı ve affedilmemelidir. Suriye'de, Irak'ta yaÅŸananları, kimlik eksenli savaÅŸları Türkiye'ye taşıyanlar bu ülkenin de, milletin de düÅŸmanlarıdır.
HDP'li yöneticilerin ve siyasetçilerin, CHP'li siyasetçilerin, gazeteci kılığındaki canilerin bu cinayetlerdeki payı asla örtülmemelidir. Ölenlerin yakınları bu kiÅŸilerden hesap sormalıdır. Devlet, bu insanlardan hesap sormalıdır.
Devlet olmak sadece hoÅŸgörü deÄŸildir. Devlet olmak insanların mal ve can güvenliÄŸine savaÅŸ açanlara karşı önlem almak, suçluları yargılamaktır. Egemenlik ve devlet iktidarının gereÄŸi budur. HoÅŸgörü kadar millete ve ülkeye saldıranların yargılanması ve cezalandırılmasıdır.
ÖCALAN'DAN AZAR MI İŞİTTÄ°N?
Selahattin DemirtaÅŸ, dün ekibiyle basın toplantısı yaptı. Kan ter içinde görüntüsü, nasıl bir ruh hali içinde olduÄŸunun da iÅŸaretiydi. Sanki bütün bu olanlarda hiç sorumluluÄŸu yokmuÅŸ, sanki bütün bunlar onlardan habersiz, onlara raÄŸmen geliÅŸmiÅŸ gibi davrandı. Ä°nsan bir gün önce, iki gün önce yaptığı açıklamalara dönüp bir bakar. SöylediÄŸi her sözün, yaptığı her açıklamanın nasıl kan ve teröre dönüÅŸtüÄŸünü bir sorgular.
Ä°nsanları sokaÄŸa çağırırken bunların olabileceÄŸini tahmin etmiyor muydun? SokaÄŸa döktüÄŸün insanların nasıl bir ÅŸiddeti beslediÄŸini öngöremiyor muydun? Sen bu açıklamaları yapınca, senden sonra gelenler 'öldürün', 'basın' 'yakın' çaÄŸrıları yaptı. Bunları bari görüp neden müdahale etmedin?
Senin ve arkadaÅŸlarının sokak çaÄŸrılarından sonra bazı sosyal medya adreslerinden 'ÅŸu derneÄŸi basın', 'gördüÄŸünüz yerde öldürün' çaÄŸrıları yapılırken neredeydin, neden sustun, neden onları susturmadın.
Provokasyon diyerek bu iÅŸten kurtulamazsınız. Ölümlerin hepsinde sizlerin bu çaÄŸrıları, bu düÅŸüncesiz tavırları etkili oldu ve bu yüzden sorumlusunuz.
DemirtaÅŸ ve arkadaÅŸlarının basın toplantısını izlerken, 'muhtemelen Abdullah Öcalan'dan azar iÅŸitmiÅŸtir, bu terlemeler bundandır' diye düÅŸündüm. Umarım bu yüzden deÄŸildir. Umarım yapılan hata bir ÅŸekilde anlaşılmıştır. Umarım biraz olsun vicdan azabı çekiyordur.
Mesele sadece DemirtaÅŸ deÄŸildi. HDP tam bir körlük ve akıl tutulmasıyla, siyasi kimliklerini unutarak hareket etti. Çözüm sürecini, basireti terkedip sokakları ateÅŸe verenlerle aynileÅŸti. Bu büyük bir talihsizliktir. Siyasi olgunluk ve ahlak yoksunluÄŸudur. Siyaseten çöküÅŸün son noktasıdır. HDP kadroları, onlara baÄŸlı teÅŸkilatlar ve dolaylı olarak yönettikleri çevreler üzerinden bu ülkeye karşı suç iÅŸlemiÅŸtir.
Ä°RAN-SUUDÄ° ÇATIÅžMASI: TÜRKÄ°YE OYUNA GELMEZ
Kobani üzerinden Türkiye'yi bir ÅŸeylere zorladılar. Sadece onlar, PKK deÄŸil, Suriye üzerinde hesabı olanlar Türkiye'yi bir oldu-bittiye getirip hata yapmaya zorladılar. Oradaki sorunları içselleÅŸtirmek, oraya yardım etmek baÅŸka, Kobani istismarıyla Türkiye'yi cezalandırmak, millete savaÅŸ açmak baÅŸkadır. Yapılanların Kobani'yi kurtarmakla hiçbir ilgisi olmadığını yeni yeni farkediyoruz. Hesabın Türkiye olduÄŸunu, Türkiye'yi Suriye/Irak meselesinin içine kontrolsüz bir ÅŸekilde çekmek olduÄŸunu anlıyoruz.
IŞİD, Suudi Arabistan-Ä°ran meselesidir. Ä°ran'ın Akdeniz'e ulaÅŸan nüfuzunun kırılmasına karşı Körfez ülkelerinin finanse ettiÄŸi ve yönettiÄŸi bir örgüttür. Bu iki ülkeye ses çıkaramazken, çözüm süreci üzerinden Kürtlerle ortak bir gelecek kurmaya çalışan Türkiye'nin hedef alınmasının arkasında neler ve kimler olduÄŸunu biraz düÅŸünün.
Açık söyleyeyim, IŞİD'i Kobani'ye, Erbil'e sürenlere, Kürt bölgelerine sürenlere dikkat edin. Bu mücadelede Kürtleri kurban olarak seçiyorlar. Hem Kobani'de vuruyorlar hem bu cepheleÅŸmeye tavır alan Türkiye'yi içerden vuruyorlar. Aslında son yaÅŸananlar, Türkiye'yi de Kürtleri de bu iki cephe arasındaki çatışmanın kurbanları haline getirdi. Bunu bari göremiyor musunuz?
TÜRKÄ°YE DE, KÜRTLER DE KURBAN SEÇÄ°LDÄ°
Ä°ran bir taraftan Kürtler üzerinden IŞİD'i durdurmaya çalışırken diÄŸer taraftan Türkiye üzerinden örgütün tasfiye edilmesini saÄŸlamaya çalışıyor. Türkiye'yi 'Kürt Kartı' ile provoke edip IŞİD'e karşı cepheye sürmeye çalışıyor. IŞİD-Suudi direncini Türkiye eliyle kırmak istiyor. Kürt bölgelerine saldırının Türkiye'yi de karıştıracağı muhtemelen iyi hesaplanmıştı. Böyle de oldu zaten. Sokaklara sürülen vandalların kimlerin aklı olduÄŸunu, bu aklı kimler üzerinden servis ettiÄŸini iyi bakın.
Türkiye, hiçbir zaman Ä°ran-S. Arabistan cephesinin doÄŸurduÄŸu krizlere düÅŸüncesizce dalmayacaktır. Bir örgüt gibi hareket etmeyecek, kadim bir devlet refleksi gösterecektir. Åžu an da olan budur. Türkiye'nin geleceÄŸi Kürtlerle beraberdir. Ä°ÅŸte bu beraberlik iki cephenin marifetiyle sabote ediliyor. Kürt siyasetçiler maalesef bunu göremediler, okuyamadılar.
Türkiye direndiÄŸi için, bu oyuna gelmediÄŸi için Suriye'deki çatışmayı Türkiye'ye taşımakla tehdit ediliyor. Bu büyük bir tehdittir. PKK-Hizbullah çatışmaları bu yüzden tırmandırılmak isteniyor. Sokak terörünün özellikle Hizbullahçıları hedef almasının ve onları provoke etmesinin arkasındaki akıl iÅŸte budur. Türkiye oyunun farkındadır ve sükunetini, saÄŸduyusunu bu yüzden korumaktadır. Bu asla bir zaaf deÄŸildir. Kürt siyasetçilerin bunun farkına varamadığını görmek üzücüdür.
'Türkiye IŞİD'i destekliyor' iddiası sokak terörünün mimarlarınca ortaya atılmıştır ve güçlü bir ÅŸekilde iÅŸlenmektedir. Görünen baÅŸarılı olmuÅŸtur ve kitleler bu söz üzerinden harekete geçirilmiÅŸtir.
'Ä°RAN ELÄ°' DÄ°KKATLE Ä°NCELENMELÄ°
Türkiye sınırının diÄŸer tarafında IŞİD gibi bir komÅŸu istemez. Ancak bunun dar anlamda bir terör sorunu olmadığının çok iyi farkındadır. Daha geniÅŸ, kapsamlı, kalıcı çözüm önerirken bu tezi koalisyon güçleri ve bölge ülkeleri tarafından kabul görmemektedir. Güvenli bölgeler tezine karşı olanların aslında bu bölgede hiçbir çözüm istemediÄŸini biliyoruz. Onlar krizlerin, çatışmaların devamını istiyorlar. Çünkü onlar kaos üzerinden iÅŸ yürütüyorlar. Ölen yüzbinler, düÅŸen Kobani, yurtlarını kaybeden milyonlar onların umurunda bile deÄŸildir.
Tezkereye 'hayır' diyenlerin çözüme tek cümleleri bile yoktur. KılıçdaroÄŸlu'nun 'Kobani için tezkere' isteÄŸi ise cehaletin son örneÄŸidir.
Unutmayın, Kürtler de Türkiye de IŞİD üzerinden servis edilen senaryoya kurban edilmek isteniyor. Aklınız varsa, yapabilecek bir ÅŸeyiniz varsa gidin onlarla hesaplaşın. Ä°ran'a, S. Arabistan'a, Almanya'ya ve kaosu besleyen ülkelere bir ÅŸeyler söyleyin. Ama yapmayacaksınız...
Türkiye, Ä°ran için Araplarla savaÅŸmaz. Araplar için de Ä°ran'la savaÅŸmaz. Etnik ve mezhep eksenli savaÅŸlara karşı da bölgede dengeli duran tek ülke de Türkiye'dir.
Ama anlamayacaksınız, biliyorum...
YENÄ°ÅžAFAK
Henüz yorum yapılmamış.