Makale
Doğrudur: 'Türkiye laik değil'
Bizim, tastamam 50 yıl önce ileri sürdüÄŸümüz bazı gerçeklikleri günümüzün Kemalistleri yeni yeni söylemeye baÅŸlıyor. Ancak gene de bazı yanlışları ve eksiklikleriyle...
Biz, 50 yıl önce Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın devlet adına dini manipüle etmek üzere kurulduÄŸunu söylüyorduk. Oysa laiklik, eÄŸer, din otoritesi ile devlet otoritesinin birbirinin iÅŸine karışmaması hususunda her iki otorite arasında varılan mutabakatın adı ise, burada (Türkiye'de) bu mutabakata uyulmadığının resmi apaçık ortadadır. Ä°ÅŸte buraya alıntıladığımız satırlar bizim kanımızı doÄŸrulayacak nitelikte görüÅŸler öne sürüyor:
'Türkiye laik bir devlet deÄŸil. Bir din devleti de deÄŸil, ama laik olduÄŸu da söylenemez.
Bir devlet, bir dinin bir mezhebinin bir yorumu üzerine Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı kuruyorsa ve bunu anayasal bir kurum haline getiriyorsa, o devlete nasıl laik denebilir? /'DoÄŸru Ä°slam'ı öÄŸretmek neden devletin görevi olsun! Neyin doÄŸru Ä°slam olduÄŸunu devlet hangi yetkiye dayanarak, nasıl belirleyebilir?/Devlet, ilahiyat tartışmasına giren bir din âlimi midir ki, dinin hangi yorumunun doÄŸru olduÄŸunu tespit edip yaysın! /Bu minvalde imam hatip okulları da laikliÄŸin olmadığının baÅŸka bir delili./ 'Aman halk 'dincilerin' eline düÅŸmesin' diye dini ehlileÅŸtirmek için Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı ve imam hatip liseleri kuruldu. ... Devlet, elini dinden çekip neyin gerçek Ä°slam olduÄŸunu anlatma iddiasını bırakmalı. /Dinlerden din, mezheplerden mezhep seçip o mezhebin din adamlarını maaÅŸa baÄŸlayan bir devleti senelerce laik zannettik. (Özgür Mumcu, Cumhuriyet.com.tr, 22 Eylül 2014 Pazartesi)'
DoÄŸrudur, gerek Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın varlığı, gerek imam hatip okullarının varlığı, laik düzen uyguladığını ileri süren devletin ilkece varlık tarzına aykırı bir uygulama oluÅŸturur.
Ancak devlet, elini dinden çekmeli savı da tartışmaya açıktır.
Devletin dinden elini çekme savı hangi baÄŸlamda doÄŸrudur veya yanlıştır, bu ayrım titizlikle belirlenmelidir.
Türkiye koÅŸullarında karıştırılan nazik nokta tam da burada somutlaşıyor. Din otoritesi olan kilise ile devlet otoritesinin birbirinden ayrılması, birbirinin iÅŸine karışmaması Hristiyan dünyasına özgü bir gerçekliktir; devletin belli bir dini (veya dinleri veya mezhebi) benimseyip benimsememesi gene baÅŸka bir gerçekliktir. Devlet, kilisenin iÅŸine karışmayabilir; ancak çıkardığı yasa belli bir dinin hükümlerine uygun düÅŸebilir. Nitekim Hristiyan Batı dünyasında temel yasaların tümü dinsel kökenlidir. O yasalar 1920'li 30'lu yıllarda Türkçe'ye çevrilirken, dinî içerikten arındırıldı. ÖrneÄŸin nikâhın kilisede kıyılmasına iliÅŸkin hüküm belediyeye aktarıldı.
Türkiye'de kilise olmadığı için laiklik kilise ile devlet arasındaki misyon ayrışması üzerinden deÄŸil, fakat din ile devlet arasındaki misyon ayrışması üzerinden tanımlandı. Bu durum da, bu ülke insanını kendi dini ile ihtilaflı, nizalı hale düÅŸürdü. Hristiyan Batı dünyasındaysa niza dinle deÄŸil, fakat kilise ile vuku bulmuÅŸtur.
BaÅŸka birçok siyasal, toplumsal, hukuksal kavram Türk düÅŸünce ortamına tepeden inme dâhil edildi. Onlarla ciddi bir hesaplaÅŸmadan geçilmedi. Kimi Kemalistlerin -söylem düzleminde de olsa- sorgulamaya açık hale gelmiÅŸ olma görüntüsü vermesi böyle bir hesaplaÅŸmanın, irdelemenin geldiÄŸinin iÅŸareti sayılmalı...
Türkiye laik bir devlet deÄŸil demekle iÅŸ bitmiyor elbette. Bu belirlemenin hukukî sonuçları bulunuyor. O da ayrı bir bahis...
Henüz yorum yapılmamış.