Sosyal Medya

Makale

Eşitlenmekten Memnun Kaldınız mı?

          Ramazan ayı boyunca ister kuş sütünün eksik olmadığı şımartan mekânlarda olun, ister doymadan kalkılan zaruret sofralarında bulunun, iftar etmek için hepimiz Akşam ezanını bekleriz. Ve şu sesi duyduğumuzda yemeğe ve içmeğe başlarız;

         - Allah’u Ekber. Allah’u Ekber.(Allah en büyüktür)

         “Allah’u Ekber”, Ramazan ayı boyunca muhtelif iftar sofralarında sunulanlara ulaşmayı bekleyenlere bir müjde kıvamında sunulur. “Allah’u Ekber” in bize bir bardak su ve bir lokma ekmeğe muhtaç iken hatırlatılması manidardır. Adeta hepimiz sofra başında hizaya çekiliriz… Nefsiniz bundan hoşnut oldu mu?

            Sofra başında “Allah’u Ekber” i bekleyenlerin, zengin, makam sahibi, mecnun, fukara, kadın, erkek olması önemini yitirmiştir. Zira İslam âlemindeki herkes gibi tüm unvan sahipleri de bir bardak suya, bir lokma ekmeğe muhtaçtır. Ümmetin, sıcak bahanesine sığınıp oruç tutmayanları ise aç ve susuz kalma beraberliğinden uzak durdukları için gözden düşmüştür. Yalnız Allah’tır, gerçekten en büyük, her türlü ihtiyaçtan münezzeh, her şeyin sahibi ve Maliki… Yani Ramazan ayı, ister oruç tutun ister tutmayın sonradan uydurulmuş ve birilerine atfedilmiş unvanların sahteliğini ortaya koyar. Modern dünyanın sahte imajlarıyla aşağıladığı insanlara “Allah’u Ekber” tekbiri ile siz de herkes gibi Allah’ın kulusunuz denilerek iade-i itibar edilmesinden memnuniyet duydunuz mu?

            Ramazan ayı boyunca tekrarlanan “Allah’u Ekber” tekbiriyle sen de, “Mübarek on bir aylarda” en büyük Allah’a muhtaç olduğunun idrakiyle;“De ki: Hamd O Allah'a ki çocuk edinmemiştir; mülkünde de hiçbir ortağı yoktur horluk ve acizliğe düşmediği için yardımcıya ve dosta ihtiyacı da yoktur. (Öyleyse sen de)Tekbirler getirerek O'nun büyüklüğünü ilan et.” (İsra / 111)

           Rabbimizin “Allahu Ekber” ilanı ile maksadı bir güç gösterisi değildir. Aksine insanlar arasında adaletin ve merhametin yaygınlaşmasına izin vermeyen, paranın ve her türlü sahte unvanın bir gurup asalağın elinde devlet olmasını engellenmesi murad edilmiştir. Adeta bize de, “Bir bardak suya ve bir lokma ekmeğe muhtaç olanları, ya da oruç tutmayanları, ululamayı, büyük unvanlarla anmayı terk edin” diye seslenir. İşittik ve itaat ettik mi?  

          Ramazan’da zincirlerle bağlanan şeytanlar belki de bu sahte unvanlardır. Hazır Ramazan ayı münasebetiyle sahte unvanlar yerle bir olmuşken, idrak edeceğimiz “Mübarek on bir aylarda” “Allah’u Ekber” düsturuyla, eski, ağam, paşam edebiyatlarını bir kenara bırakıp birbirimize adalet ve merhamet ile destek olmayı sürdürelim. Tabi “Allah’u Ekber” tekbiri sayesinde bütün Müslümanlarla bir ay boyunca eşit sayılmaktan razı olduysak.

            Namaz için bulunduğumuz mekânlarda “Allah’u Ekber” ikazının muhatapları yanındakinin unvanıyla ve ekonomik farklılıklarıyla ilgilenmeyip omuzlarını omuzlarına sıkıca bitiştirip ayakucu hizasıyla Allah’ın gösterdiği yöne kıyam ederler. İmamım her tekbirine hep beraber hareket ederek cevap verirler. Onlar artık bir kalabalık olmaktan kurtulmuş, siyasi ve ekonomik farklılıkların getirdiği düşmanlık ve kıskançlıktan sıyrılmış, saf tutmuş bir cemaattirler. Sahi cemaatle günde beş vakit kıldığınız namazınızın size herkes gibi bir insan olduğunuzu hatırlatmasından hoşunuza gitti mi?

         Siz ey imana ermiş olanlar! Sarsılmaz bir sabır ve namaz ile yardım dileyin; zira unutmayın, Allah zorluklara karşı sabredenlerle birliktedir. (Bakara / 153)

        Bazı müfessirler “Sarsılmaz bir sabır” Ramazan orucudur tefsiriyle namaz ve oruç birbirine eklemlenmiştir. Ayetteki Allah’ın yardımına mazhar olan “Allah’u Ekber” deyip kardeşçe iftar edenler ve “Allah’u Ekber” deyip beraberce kıyam edenlerdir. “Allah’u Ekber”  nidasını her duyduğumuzda büyüklenmekten veya birilerinin önünde iki büklüm durmaktan vazgeçme şuurunun bizi tüm Müslümanlarla eşit kılmasından razı mıyız?

             Bayram ve cenaze namazındaki fazlalaştırılmış tekbirlerin bizi, sevinçte ve üzüntüde eşitlediğini farkında mıyız? Bayram namazında tekbirlerle eşitlendikten sonra gittiğimiz tatil beldelerinde sunulan sahte mutluluklar ve ihtiyaçsızlarla birlikte olmamız bir Ramazan boyunca kul olduğumuzun hatırlatılmasını boşa çıkarmaz mı? “Mübarek on bir aylar”a ümmetle birlikte girmek yerine bir avuç sadece kendini mutlu etmek için uğraşan aymazla girmek Ramazan’ı tatlı bir anıya dönüştürmez mi? Aynı sizi herkesle eşitleyen ihramı çıkarıp eski sahte unvanlarına dönenlerin nezdinde haccın hüzünlendiren bir anıya dönüşmesi gibi…

        Ama dostlar bilmelisiniz ki ölümlü olmak herkesi eşitleyen en önemli hakikattir.

        Gerçek budur: Yalnızca Allah Mutlak Hakikattir ve insanların O'ndan başka çağırdıkları her şey tamamıyla değersiz ve geçersizdir; çünkü yalnız Allah yüce ve gerçekten uludur! (Lokman / 30 ) diyerek eşit ve kardeşçe yeni bir başlangıca hazır mısınız?

 

                                                                                                                           Şevket HÜNER

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.