Makale
Tükenmişliği aşmak
-I-
Ä°çerden ve dışarıdan yönelen kavurucu sinsi körletme taarruzları neticesinde elimizdeki nuru mehcur bırakma talihsizliÄŸiyle baÅŸ baÅŸayız. Bu talihsizlik bizleri dipsiz kuyulara, kıyısını kaybetmiÅŸ bahri muhitlere , merkezini ÅŸaşırmış gelgitlere duçar kılmıştır.
Bizi cüruf yığınına çevirme çabasında olanların tek arzuları bizleri kendi bataklıklarına çekerek timsah yemi yapma isteklerdir. Oburluklarında var olan sınır tanımazlık, sınırsızlık, biyolojik çoÄŸaltma ve ebedi haz arzusu biricik motivasyon kaynaklarıdır. Abus çehrelerinden fırlamış vampir diÅŸlerini görünmez kılan ise kurt masallarındaki cazip kılıcı argümanlardır.
BeÅŸer tarihiyle yaşıt mesajları ise genelde ; Ebediyet arzusuna vasıl olmak istiyorsan tüket ve mutlu ol.
Yasak aÄŸaç bütün cazibesiyle cezbedici neon ışıklı vitrinlerde çoÄŸaltma ve tüketme ihtiraslarını bekliyor. Tüketmek için daha çok koÅŸtur, saÄŸlığını zamanını efradını aÄŸyarını bu uÄŸurda kurban ver.
Daha çok satın al,markalan, kredilen, çaÄŸdaÅŸ bir Samiriye evirilen reklam sektörünün oltasına takıl. susuzluÄŸunu gidermek için bu tuzlu sudan, bu enharu tavilden kana kana iç…
….Sıfırladıysan, bile bu çarkı döndürmeye devam…yoksa nasıl çıkarız biz felaha … Soros tahvil kulelerinin grafiklerine nasıl tavan yaptıracak, FED, Ä°MF, Dünya Bankası, bilumum bölgesel ve yerel tefecilik kurumları kasasını nerden dolduracak sen kamçılanmazsan…
Wall Street taifesi, homo ekonomikus kuÅŸağı bir deri bir kemik kalmaz mı sen sınırsızca, ölçüsüzce tüketmezsen.. !?
Kanaatin, alın terinin, sadeliÄŸin, tabiiliÄŸin yerini, açgözlülüÄŸün , bencilliÄŸin, sentetikliÄŸin yer aldığı yapaylıklar ve sanal algılamaların çağına itiliyoruz. Asil Gandi’nin tuz yürüyüÅŸü ilham olamıyor bize….dokuma ustalarının parmaklarını doÄŸrayanların sansarca sezgisi nasıl da ıskalanmakta olduÄŸu net olarak anlaşılıyor, bu perspektif yoksunluÄŸu neticesinde.
…KöleliÄŸin tabiatı deÄŸiÅŸmiyor ancak biçim deÄŸiÅŸtiriyor kölelik.... kelepçeler, prangalar bilek ve ayaklara vurulmuyor ancak duyulara, bilinçlere takılıyor spot, manÅŸet, reklam, sosyalsizleÅŸtirici medya görünümlü sanal prangalar... sahte dinler, hurafeler, pagan inançlara ait ritüeller, yakınımızdaki tanıdık bilge görünümlü, ayartılmış mutantlarla , sunuluyor dimaÄŸlarımıza....
-II-
KüreselleÅŸmiÅŸ bir fitnenin yakıcılığına tanık oluyor yerler ve semalar… kıta kıta, ülke ülke , bölge bölge çoÄŸaltılıyor parçalanmışlık, bölünmüÅŸlük, çatışma…KardeÅŸlikler ayrıştırılıyor, baÄŸbozumu misali kardeÅŸlik bozuma uÄŸratılıyor, eriyor çaÄŸlardır saf düzeni , san‘emler ekiliyor yüreklere, yabanıl çöl dikenleri bitiyor huzur sokaklarında …..nifak itibar arttırma peÅŸinde, seÄŸirtiyor ardından bölgecilik, mezhepçilik, cemaatçilik, hiççilik…..çokyüzlü çoklu kiÅŸilikler, çoklu inançlar, çoklu yaÅŸam biçimleri bir bedende hakimiyet kurabiliyor çağımızda .. çağımızın en acayip, durumu bu olsa gerek..
Kalbin, kafanın, bedenin, ayrı tellerden çaldığı bir ignoramus üretiyor bu düzen ….
Kendisi olamayan, ancak her ÅŸeyden bir parça olabilen kokteyl kiÅŸilikler..fabrikasyon alışkanlık biçimleri …aynı kaynaktan beslenen çarpıtılmış haberlerin inÅŸa ettiÄŸi tek tip düÅŸünce biçimleri ve kafa yapıları....saf algıları mefluç eden dezenformasyon dalgası ...nasıl ve neyi düÅŸüneceÄŸimizi belirleyen karanlık mutfaklarında , AR-GE’lerinde, think-tank kuruluÅŸlarında, enstitülerinde loÅŸ ve yalıtılmış odalarında planlar, krokiler ayartan, mefkuremizi, ufuk çizgimizi sınırlayan, kılavuzlayan sosyolojik, psikolojik kültürel mühendislik operasyonları..... - doÄŸal-fıtri olandan kopuÅŸun getirdiÄŸi suni kalıpların giydirildiÄŸi tekamül rotasından sapmış benlikler….
UhreviliÄŸin semtine uÄŸramaktan imtina eden sessiz yığınlar…
Kafka’nın böceklerine özlem duyan batılı zihinlere ayarlı seküler kafalar…
Kolonyal ezikliÄŸin altında evirilen sermayedar distribürleri…
Her türlü iç ve dış vesayetten kurtulma iradesi ortaya koymadıkça statükoculuktan sıyrılamayacak siyasal perspektifler…
Tuvale yansıyan bu karanlık gölgeler... kan içici ABD –Ä°SRAÄ°L v.s terör devletlerini bunların çıkarlarını koruyan çeteler...
Vicdanları atıl duran, yüzleri kanlı küresel güçlere payandalık peÅŸinde koÅŸan içimizdeki Truva atları.........
Göklerin sesine kulak veren bir kıyamla, tevhidi bir bakış açısıyla tuzla buz olmak durumunda kalacaktır. DoÄŸal olana fıtri olana rotasını çevirmiÅŸ, arsız dalgalara direnen, bu direnmeyi hayat tarzı haline getirebilen bir neslin omuzlarında güneÅŸ yeniden yükselecektir….
-III-
Uhud savaşından birkaç ay sonra, Allah rasulünden muallim talebinde bulunan bir kabileye on kiÅŸilik seçme bir sahabe grubu gönderilir. Mekke yakınlarında er-Reci mevkiine vardıklarında ihanete uÄŸrayan ve teslim olmayı red eden gruptan sekizi ÅŸehit edilir. Esir edilen diÄŸer ikisi Mekkeli müÅŸriklere teslim edilir. Biri idam edilir. Aynı akibet diÄŸer esiri beklemekteydi. Muhafaza ve bakımı kendisine tevdi edilen aile mensuplarını, onun tutum ve davranışları o derece tesiri altına aldı ki kısa zaman sonra bu aile Ä°slama geçmiÅŸtir.
Gerçekten de kendisini çarmıha gerecekleri yere götürmelerinden az önce ölüme cesaretle hazırlanmak için ev sahibesinden tıraÅŸ olmak üzere bir ustura istemiÅŸti. Kadın usturayı esire götürmek üzere çocuÄŸuna teslim etti çocuk gittikten sonra kendisine “ölüme mahkum edilmiÅŸ bir kimseye gösterilen böyle bir hareketin çocuk için ne derece tehlikeli bir ÅŸey olduÄŸu hatırladı ise de artık olan olmuÅŸtu. Fakat Hubeyb adını taşıyan bu Müslüman esir , usturayı aldı ve ona : ‘‘bir müslümanın kendisine gösterilen itimada asla ihanet etmeyeceÄŸini’’ söyleyerek onu okÅŸadı ve çıkıp gitmesine müsaade etti .[1]
Vesselam...
Henüz yorum yapılmamış.