Sosyal Medya

Makale

Derviş İle Martı

Zamanın ve mekânın ÅŸahitliÄŸinde,

Suyun kenarına yanaştı Derviş.

Martıysa onun bastığı toprağa indi.

Çığlık atmaktan vazgeçmiÅŸlikleri onları kavuÅŸturmuÅŸtu…

Yaptıkları hemcinslerinin gözünde önemsizken

Sükût üzere buluÅŸmalarını duyurmak kimin için bahse deÄŸerdi?

Kendi kendisiyle konuşan insanları meczup zannedenler

Ya martıyla bakıştığını görseler, derviÅŸe ne derlerdi?

Ama onlar, konuşmanın değil buluşmanın telaşındaydılar.

Ayrıca lisan-ı hal üzre nazar edene martıca bilmek lazım gelmezdi.

Ä°nsanlar ve martılar gün boyu hep bir endiÅŸenin peÅŸinde koÅŸturduklarından

Onlar, gözlerden ırak bir gönül yakınlığında buluÅŸmayı seçmiÅŸlerdi.

Herkesi ikna etme çabasından yorulup vazgeçince

DerviÅŸ adeta bir kuÅŸ gibi hafifledi

Ama ya dostu martı?

Mütebessim bir edayla gözlerinin içine bakınca

Makineler ve vinçler tarafından iÅŸgale uÄŸramış

Kibir kulelerinin istilasındaki şehri İstanbul, ufukta gaip oldu gitti.

Gökyüzünü kasvetle nitelemekten Zatına sığındıklarında

O’nun emriyle bir araya toplaÅŸmış kara bulutlar birazdan

Merhamete hor bakanlara inat, Rahmet yüklerini dökeceklerdi.

DerviÅŸ, her daim O’nun zikriyle kaim dostuna;

Göz hizası toz duman altında kaldığından

Yukarıdan nasıl göründüÄŸünü sormaya yeltendi

Martıysa zaten emniyetli gördüÄŸünün yanına inmekte acele edendi

Üstelik kendine simit atanın deÄŸil de,

Bir dost gibi bakanın civarında olmayı her ÅŸeyden çok önemseyendi…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.