Sosyal Medya

Makale

Mısır siyasetinde oynanan tiyatro

Marx'ın meÅŸhur bir sözü var: "Tarih tekerrürden ibarettir; ama ilkinde trajedi, ikincisinde komedi yaÅŸanır". Her zamanki gibi bu konuda da yenilikçiliÄŸini konuÅŸturan Mısırlılar, trajedi ve komedi unsurlarını kendi ülkelerini yeniden otoriterliÄŸe gömecek, yozlaÅŸmaya müsait bir siyasi geçiÅŸ süreci içinde birleÅŸtirmeyi baÅŸardı.   

Ülkede geçen yaz, seçimle iÅŸ başına gelmiÅŸ cumhurbaÅŸkanının devrilmesi ve devrim sürecini sona erdiren askeri darbenin destekçileri için, Abdulfettah Sisi'nin seçimler neticesinde cumhurbaÅŸkanlığı koltuÄŸuna oturması en büyük baÅŸarı olacaktır. Pek çok gözlemcinin, cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerine hak etmediÄŸi bir meÅŸruiyet havası verme eÄŸilimi ise, Sisi'nin yükseliÅŸi lehindeki coÅŸkulu tezahüratlardan bile daha tedirgin edici.

Mısır seçimleriyle ilgili medyada yer alan haberlerin büyük bölümü, 2011 yılı başında Hüsnü Mübarek'in devrilmesinin ardından baÅŸlayan ve referandum, parlamento seçimleri ve cumhurbaÅŸkanlığı oylaması gibi seçim süreçleri boyunca devam eden, çalkantılı, fakat yine de nispeten açık siyasi iklimde takılıp kalmış gibi görünüyor.

Seçim mitinglerinin özenle haber yapılması, adaylarla televizyon röportajları ve seçim programlarını bir kenara bırakırsak, mevcut seçimlerin siyasi açıdan nispeten açık ve önceki seçimlerdeki gibi milyonlarca Mısırlı'ya tercih özgürlüÄŸü sunan bir havada gerçekleÅŸtiÄŸini söylemek güç. Sisi taraftarlarının öne sürdüÄŸü ve John Kerry'den Catherine Ashton'a kadar pek çok dünya liderinin de tekrarladığı, askeri müdahalenin devrim yolunda yeni bir kilometre taşının iÅŸareti olduÄŸu iddiası, eski rejimin mutlak konumunu alenen yeniden elde etme niyetinin yarattığı korku ortamı ile taban tabana zıtlık içinde.

Trajedi ve komedi

Ocak ayında, büyük ölçüde ordu eliyle hazırlanmış yeni anayasanın kabulüne iliÅŸkin referandumda "hayır" oyu kullanılmasını savunan aktivistleri tutuklayan geçici hükümet, böylelikle sözde demokratik eÄŸilimlerine dair ilk önemli sınavında baÅŸarısız oldu. Bununla birlikte, Mısır güvenlik güçleri, bu tür doÄŸrudan tedbirlerin de ötesinde, korku ve paranoyanın damgasını vurduÄŸu bir baskı ortamı yaratarak, ÅŸu dönemde halkın dile getirdiÄŸi siyasi seçimlerin, gerçek tercihlerini yansıtmaz hale gelmesini saÄŸladı.

Geçen Temmuz ayından bu yana Mısır sokaklarında yüzlerce insanın güvenlik güçleri tarafından öldürülmesinin üzerine, bir de son haftalarda yüzlerce kiÅŸinin idam cezasına çarptırılması eklendi. Bir yıldan kısa süre içinde 23 binden fazla insanın son derece suni suçlamalarla hapse atıldığı bildiriliyor.

Bu kiÅŸilerin çoÄŸu, yasal haklarından yararlandırılmadı. Gözaltında iÅŸkence ve cinsel taciz vakalarına dair sayısız haber geliyor. Asker iktidarının bilgiye karşı açtığı savaÅŸ, Mısır'ı neredeyse bir gecede gazeteciler için dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri haline getirdi. Hele ülkede tutuklu bulunan Al Jazeera muhabirlerinin yargılandığı davayı, parmaklıklar ardındaki kurbanların halini görmemiÅŸ olsak, bir parodi izlediÄŸimizi zannedebiliriz. Trajedi ve komedi bir arada.

Bu seçim süreci boyunca demokrasiye geçiliyormuÅŸ imajı çizilmesi sadece medyanın suçu deÄŸil. Aslında son bir yıldır Mısır'da farklı kesimlerden birçok oyuncusu olan siyasi bir tiyatro oynanıyor ve bu acemice yazılmış senaryodaki herkes rolünün hakkını veriyor.

Pek çok devrimci genç aktivistin de birçok kez itiraf ettiÄŸi gibi, Mısır istihbaratı, Muhammed Mursi'yi hedef alan muhalefet kampanyasının çeÅŸitli safhalarına sızmıştı. Kimi gençlik liderleri, baskıcı devlet kurumlarının Mursi'yi bir halk ayaklanması zoruyla devirme gayretlerini bilerek meÅŸrulaÅŸtırdı. Mursi'nin devrilmesine büyük bir hevesle arka çıkan Muhammed Baradey de askeri darbeyi meÅŸrulaÅŸtırma sürecine katkıda bulunmuÅŸ oldu.

2012'deki cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerini ordu denetimi altında gerçekleÅŸtiÄŸi için ÅŸaibeli bulan Baradey, daha sonrasında aynı orduya mensup bir darbe lideri tarafından yapılan cumhurbaÅŸkanı yardımcılığı teklifini kabul etmekte sakınca görmedi ki, o dönemde liberal ve sivil olduÄŸuna dair aldatıcı bir portre çizen bu oluÅŸum, çaÄŸdaÅŸ Mısır tarihinin en baskıcı rejimine dönüÅŸecekti.

Nur Partisi önderliÄŸindeki Mısırlı Selefiler, darbe karşıtı göstericilere yönelik ÅŸiddetli bastırma operasyonlarından tutun, Sisi'nin cumhurbaÅŸkanlığı yarışında öne çıkmasına kadar her ÅŸeyi canla baÅŸla destekledi. Yasadışı ilan edilen ve baskılara maruz kalan Müslüman KardeÅŸler ile aynı akıbete uÄŸramamak için, ordunun Mısır'daki bağımsız tüm siyasi güçleri baskı altına almaya çalışmasına arka çıkan Nur Partisi, simge bir Ä°slamcı güç olarak büyük bir memnuniyetle bu sürecin destekçisi oldu.

Mısır siyasetindeki trajikomedide rol alanlardan biri de Hamdin Sabahi. Seçimlerde Sisi karşısında gerçek anlamda hiçbir ÅŸansı olmayan Sabahi'nin bu seçimlerdeki baÅŸarısı, yeni filizlenen otoriter rejime demokratik bir meÅŸruiyet havası katmaktan öteye gitmedi.

Yakın tarih gösteriyor ki, bu aktörlerden hiçbirinin, sivil toplumu ÅŸimdiye dek görülmemiÅŸ bir ÅŸekilde baskı altına almaya kararlı bir devletin yeniden ortaya çıkmasıyla ayakta kalma ihtimali yok. Ordunun geliÅŸine sevinen pek çok genç aktivist ÅŸimdi hapislerde çürüyor. Baradey, darbenin liberal yüzü olarak görevini tamamladıktan sonra itibardan düÅŸürülüp dışlanarak Avrupa'ya geri yollandı. Nur Partisi ve Sabahi de, Sisi'nin seçilmesindeki rollerini oynadıktan sonra, kaçınılmaz olarak siyasi bir belirsizlik içine itilerek, modern Mısır tarihinin dipnotlarından biri haline dönüÅŸecektir.

Aslına bakılacak olursa, duruma etki eden daha büyük çaplı otoriter süreçleri görmezden gelip, bunun yerine tam da o süreçleri maskelemek için yaratılmış, alakasız bir siyasi çekiÅŸmeyi tartışmaya odaklanmak samimi bir yaklaşım olmaz. Sisi, ordunun Mursi'ye yönelik müdahalesini, büyük ölçüde Mısır'da güvenlik ve ekonomik refahı yeniden tesis etme giriÅŸimi olarak gerekçelendiriyor. Ancak geçici askeri hükümet idaresinde yaÅŸanan bir yıllık süreçte her iki alanda da son derece baÅŸarısız olundu.

Dahası, bu amaçlar uÄŸruna Mısırlı vatandaÅŸların haklarının sistematik ve endiÅŸe verici bir ÅŸekilde çiÄŸnenmesi, devrime temel teÅŸkil eden bir hedefin, yani onlarca yıldır ardı ardına ülkenin başına gelen askeri yönetimlerin yol açtığı siyasi ve ekonomik yozlaÅŸma neticesinde büyük yara alan temel insan onurunu tamir etme gayesinin üstünü örtüyor.

Öyle görünüyor ki, Sisi'nin cumhurbaÅŸkanlığının temel dayanağı, Mısırlıların siyasi istikrar ve ekonomik iyileÅŸme hatırına onurlarını bir kenara bırakmaya razı olması. Bu kumar, halkı daha önce bir kez yanılttı. Üzerindeki ince demokrasi cilasına raÄŸmen yine aynısı yaÅŸanabilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.