Sosyal Medya

Makale

İmrendim… Gıpta ettim…

17 Mayıs 2010 akşamı içimize bir ateş düşmüştü…

Bahattin Yıldız ve Faruk Aklaş Afganistan semalarında bir uçak kazasında…

Afganistan’da yapılması düşünülen yetimler yurduna yer bakmaya giderken…

Savaşta kaybettiklerimizin kutsal emanetleriyle olmayı rahata ve konfora tercih ederek…

“Ben yetimleri gözetmek için gönderildim” diyen Peygamberin izinden yollara düşerek…

 

Dün akşam bir gurup genç ile Edirnekapı Mezarlığı’ndaki kabirlerinin başındaydık

Her türlü medyadan ve gözlerden uzak şekilde şehitlerle baş başa kaldık…

Yetiştirmek için üzerine titrediği gençlerin Kuran tilavetiyle anılara dalıp gittik…

Dışarıya değil içeriye doğru açılan bir pankartla kabirdekilerin selamını aldık…

"Hoda hafız biraderanı mücahidan! (Allah'a emanet olun mücahit kardeşlerim)"

Sonra onlardan ayrı olmanın yanında onlardan olmanın vakarıyla şahitlikler…

1992 yılı…  Uhud okçular tepesine çıktığımda gözlerimde yaşlar…

Cihad meydanının ta göbeğinde şahadetle taçlanmış iki Aslanı seyre dalmak…

Allah’tan razı olmuşlar ve Allah‘ta onlardan razı olmuş şekilde

Biri Hamza (rah) diğeri Musab bin Ümeyir (rah)…

Dün Akşam Uhud’da bıraktığım yaşlarım gözlerimle bu kabrin başında buluştu…

Hayatlarındaki istikamete şahit olduğum iki mümin kardeşi ölüm bile ayıramamıştı…

Gerçi onlar ölmemişler Allah tarafından rızıklanmaya devam ediyorlardı… Sonra onlardan ayrı olmanın yanında onlardan olmanın vakarıyla şahitlikler…

 

Fedakârlığın ve alçak gönüllülüğün şahitleri Bahattin Yıldız ve Faruk Aktaş...

Birisi Afganistan’a her gidişinde önce yetimleri ziyaret edermiş…

Öteki özürlü çocuğuna iğne yaptırdıktan sonra yetimlere oyuncak almaya koşmuş…

Kabristanda para için yapılan artistiklerden uzak gözyaşları eşliğinde şahitlikler…

İmrendim…

Gıpta ettim…

Dudaklarımı kıpırdatmadan

Taaa derinlerimden…

Yalvarıyorum;

Bana da nasip et…

 

İki can Ahret kardeşinin Mezar taşının tamamına şu ayet hâkimdi

Her can ölümü tadacaktır: Böylece Kıyamet Günü (yapıp ettiklerinizin) karşılığı size tam olarak ödenecektir; orada ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulacak olanlar, gerçek bir zafer kazanmış olacaklardır: Zira bu dünya hayatı(na düşkünlük), kendi kendini aldatma zevkinden başka bir şey değildir.(Ali İmran /185 )

Bildiğini zannettiğin bir ayeti Mezar taşından okumak…

Gözleri yaşlı ve hüzünle tekrar tekrar okumak…

Anladığını vehmettiğinin çok uzağında olduğunu fark etmenin mahcubiyetiyle okumak…

Gerçek zaferin ölümden sonra olduğu bilincini terk edenlerden uzaklaşırca okumak…

 

Ayetle göz göze gelince sanki bir ses duydum;

Herkes ölümü tadacaksa

Sen de

Ölümlerden ölüm beğen

Beğendim…

İmrendim…

Gıpta ettim…

Dudaklarımı kıpırdatmadan

Taaa derinlerimden…

Yalvarıyorum;

Bana da nasip et…


Allah’ım onları rızıklandırdığın gibi…

Onları rahmetine ulaştırdığın gibi…

Onları hayatın şereflisinin sonunda ölümün de şereflisini bahşettiğin gibi…

Sana tertemiz kavuşmayı her şeyden daha çok istemeyi…

Maldan, iktidardan, evlattan daha sevgili olanın rızasıyla yollara düşmeyi…

Hayatıyla, ibadetleriyle ve ölümüyle Âlemlerin Rabbine şahit olmayı…

Onlardan ayrı olmanın yanında onlardan olmanın vakarıyla…

Dudaklarımı kıpırdatmadan…

İmrenerek…

Gıpta ederek…

Taaa derinlerimden…

Yalvarıyorum;

Bana da nasip et…


 

Bahattin Yıldız

1956 Sivas doğumlu. 1975 yılında İzmir İmam Hatip lisesinden mezun oldu. 1987 yılında Erzurum İşletme Fakültesini bitirdi. Yazıları Mavera, Güldeste, Gurbet dergilerinde ve Milli gazetede yayınlandı. Savaşan Afganistan, Cihat Günlüğü, Kar Çiçeği, Karda Ayak İzleri, Güllerin Vedası isimli kitapları yayınlandı. Üçü kız ikisi erkek beş çocuğu var.   1982'de Afganistan'dan ayrılırken gözyaşlarıyla "Hoda hafız biraderanı mücahidan! (Allah'a emanet olun mücahit kardeşlerim)" diyen yazar Bahattin Yıldız, yayınladığı tüm kitaplarında Afganistan'ı ve şahadeti yazmıştı... Rüyasında mücahitleri gören hakiki bir dosttu



 Faruk Aktaş

1974 Iğdır doğumlu. İlk, orta ve liseyi Iğdır’da okudu. Çok küçük yaşlarda babasını kaybetti. Yetim büyüdü. 2002 yılında Pakistan İslam Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesinden mezun oldu. Altı yaşında Muhammed Ferzan isimli bir çocuğu bulunuyor. Ailesi İstanbul’da. Şahadetinden 6 ay önce İHH’ da çalışmaya başlamıştı. İngilizce, Arapça ve Urduca dillerini biliyordu. İnceliği, fedakârlığı ve alçakgönüllülüğü ile tanınan Faruk Aktaş, örnek bir dosttu

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.