Sosyal Medya

Makale

Rahmet toplumumuz nerede?

Cami duvarlarına kuÅŸ evi yapan... Yaralı göçmen kuÅŸları tedavi için vakıf kuran... 

Fakir kız çocukları için çeyiz tedarik eden...

Rahmet toplumu, rahmet insanları nerede? 

Çocuklara yönelik cinayetleri konuÅŸuyoruz her ortamda.

Çocuk istismarını konuÅŸuyoruz.

Anne - babalara yönelik cinayetleri konuÅŸuyoruz.

Kıyılamayacak olanlara kıyıldığını, el kaldırılamayacak olanlara el kaldırıldığını konuşuyoruz.

Biz biz olmaktan çıkıyor muyuz yoksa?

Biz ne oluyoruz peki?

Ä°slam kültüründe “Üç aylar”  diye bilinen mevsime girdik..

Peygamberimizin bu mevsime iliÅŸkin “bereket dileÄŸi” var. “Bereket” iyilikler anlamına geliyor. Üç ayların sonuncusu Ramazan. Oruç ayı. Peygamber aleyhissalatü vesselam, Ramazan biterken, mü’min kiÅŸiliÄŸin adeta“cennetlik bir insan” haline gelmesini arzu ediyor.

Yani Rasulullah bu mevsimi, bir kiÅŸilik inÅŸası zemini olarak görüyor.

Kutlu DoÄŸum mevsiminin içinden geçiyoruz.

Bütün bu mevsimler, kendi baÅŸlarına bir ÅŸey deÄŸildirler. Ä°nsanın alakası mevsimlere anlam kazandırır. Ä°nsan o mevsimden kendisine bir ÅŸey taşıyabiliyorsa, mevsimin içi dolmuÅŸ demektir. Üksi takdirde mevsimler geçer gider, insan olduÄŸu gibi kupkuru kalabilir.

Åžimdi düÅŸünelim, bizim toplumumuz üzerinden kaç üç aylar, kaç Ramazanlar, kaç Hac mevsimi, kaç namaz vakti geçmiÅŸtir. Alan alıyor, almayan kupkuru kalbiyle kalakalıyor. 

Kupkuru kalbiyle kala kalanlar çoÄŸaldıkça, çocuk ya da anne - baba cinayetlerini daha çok konuÅŸmaya baÅŸlıyoruz.

Kutlu DoÄŸumu konuÅŸmak demek, “Rahmet Peygamberi”ni konuÅŸmak demektir oysa. 

“Rahmet Peygamberi”ni konuÅŸmak demek, “Ä°yi ki doÄŸdun ey Muhammed!” demek deÄŸildir, O’nun muazzez kiÅŸiliÄŸinden kiÅŸiliklerimize güzellikler taşımak, O’nun “rahmet hüviyeti”nden, yüreklerimize sevgi, merhamet ve insanlık taşımak demektir.

Gizem’i öldüren “Genç”in yüreÄŸine ne taşınmıştır ki, oradan böyle bir kan tutkusu çıkmıştır? Ne verdik ya da ne veremedik ki, Halik’ın, “masum” yarattığı “bebek”lerden katil yontar hale geldik?

Üç aylar...

Recep, Åžaban, Ramazan...

Sayın ki bir diyet süresi.

Diyetisyeninize gittiniz ve size, “saÄŸlıklı bir bünye” için bir hayat standardı sundu. “Åžunu ye, ÅŸunu iç, ÅŸöyle uyu, ÅŸöyle hareket et”dedi. Üç ay sonra vardınız ve yeni bir kontrolden geçtiniz.

Burada da bir kiÅŸilik diyeti söz konusu. Üç ay süreyle, kalbinizden baÅŸlamak üzere, beyninizden baÅŸlamak üzere, tüm uzuvlarınızı dikkate almak üzere, hem kendi ruh ikliminizi hem tüm insan iliÅŸkilerinizi yeniden ve Yaratan’ın hoÅŸnutluÄŸunu hedefleyecek bir formatta tanzim edeceksiniz. Ä°sterseniz bir “kalb doktoru”na gidin, isterseniz kendi gönül dünyanızda köklü bir özeleÅŸtiri yapıp, kendi kendinizi disipline edin.

Aslında üç aylık kiÅŸilik diyetine gerek yok, bir müslüman için her gün, diyetli bir gündür. Diyetli, yani disiplinli.

Günde beÅŸ vakit Yaradan’ın Huzuruna varan ve bu sebeple her anını huzura varacakmış bilinciyle yaÅŸayan bir insanın, ayrı bir diyet disiplinine ihtiyacı olur mu?   

Ama gelin görün ki, “Günün o beÅŸ vaktinde Huzura vardığımızda bile gerçekten bir huzur hali yaÅŸayabiliyor muyuz?” sorusu var. 

Elleri kirlenmiÅŸ, gözleri kirlenmiÅŸ, daha da kötüsü kalbi ve dimağı kirlenmiÅŸ olarak Yaradan’ın huzuruna varılır mı?

Günde beÅŸ vakit abdest alan ve abdesti alırken, yürek kirlerini, dimaÄŸ kirlerini yıkadığını bilen insan, kirlenir mi hiç?

Ama abdest alanı bulmalıyız önce, namaz kılanı bulmalıyız, Rabbin divanına durduÄŸu bilincini kuÅŸananı bulmalıyız.

En önce “Bismillahirrahmanirrahim” diyeni, yani hayatının her anına “Rahman ve Rahim olan Allah’ı tanık gösteren”i bulmalıyız.

Kendimize bakmalıyız.

Üç aylar olmasaydı biz, biz olmayacak mıydık?

Bizim yeniden “Müslümanın yufka yüreÄŸi”ni bulmaya ihtiyacımız var. Ä°nsanoÄŸlunun o yufka yüreÄŸi bulması lazım.

Neredeyse bebelere bile tecavüz edip öldürecek caniler çıkacak içimizden.

O zaman Allah’ın “mükerrem” yarattığı insandan bahsedilebilir mi?

Ä°nsan gidiyor elimizden avucumuzdan. Geriye bir canavar posası kalıyor. Kur’an diliyle “Hayvandan daha sapkın!”

Ä°nsanın canavarlaÅŸtığı bir dünya, kıyameti gelmiÅŸ bir dünyadır.

Ä°nsanoÄŸlu “Rahmet Peygamberi”nin elinden tutmazsa... Ä°htimalini düÅŸünmek bile ürkütücü.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.