Makale
Havaya giden herÅŸeyi denetliyorlar!
Edward Snowden'in sızdırdığı 'NSA (Ulusal Güvenlik Ajansı)' belgelerine göre ABD müttefik ülkelerin baÅŸbakanlarını ve elçiliklerini bile dinlemiÅŸti. Belgeler buzdağının küçük bir kısmı ama baÅŸta Almanya ve Fransa olmak üzere adı geçen her ülke 'hasar tespiti' yapmaya çalışıyor. Zira NSA'nın elindeki bilgiler 'devlet sırları' kapsamında olabilir. 'Ulusal Ä°stihbarat Öncelikleri Çerçevesi' adlı bir belgeye göre NSA, 'liderlerin niyetleri', 'dış politika hedefleri', 'uluslararası ticaret', 'ekonomik istikrar', 'askeri ve sivil altyapı' gibi alanlara ilgi duyuyormuÅŸ. Snowden'in ifÅŸaatlarının ABD ve müttefikleri arasında onarılması güç bir 'güven' sorunu oluÅŸturduÄŸu kesin. Aslında NSA'nın küresel dinleme faaliyetleri casusluk romanlarında yıllar önce parça parça ifÅŸa edilmiÅŸti. Mesela meÅŸhur Ä°ngiliz yazar Ted Albeury'nin 1995'de yayınlanan 'SessizliÄŸim ötesinde' kitabında, Ä°ngiliz istihbaratçı Lord Carling Amerikalı meslektaşına ÅŸöyle diyordu:
'NSA'nın neler yaptıklarından haberin var deÄŸil mi? BildiÄŸin gibi, havaya giden herÅŸeyi denetliyorlar, telefonlar, kısa dalgalar, her ÅŸey. Bir yandan da CIA için dinleme yapıyorlar.'
Jack King'in 2004'te yayınlanan 'BeÅŸinci Enternasyonal' romanında ise NSA'nin Almanya'nın Münih ÅŸehri yakınlarında bir çalışma üssünden söz ediliyordu. Bu üs, benzer tesislerden oluÅŸmuÅŸ, bütün dünyayı çevreleyen ve 'Eshelon' kod adıyla bilinen daha geniÅŸ bir ağın parçasıydı. Romanda 'Echelon' ile ilgili olarak verilen bilgiler aynen ÅŸöyledir:
'SoÄŸuk SavaÅŸ sırasında ABD, Kanada, Ä°ngiltere, Avusturalya ve Yeni Zelanda tarafından oluÅŸturulan 'Echelon', bir iletiÅŸim sistemi görevi görüyordu. Sistem karmaşık ekipmanlar aracılığıyla askeri, diplomatik, ticari ve sivil görevlilerin sinyallerini yakalayabiliyordu. Uydular, mikrodalga istasyonları, telsis dinleme mevkileri, telefon hatlarına baÄŸlanan gizli dinleme cihazları ve fiber-optik kablolar dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen her tür ses, video, telsiz, internet ya da herhangi bir elektronik iletiÅŸimi tespit ediyordu. Tespit edilen iletiÅŸim özel çok dilli sözlüklerle donatılmış süper bilgisayarlara aktarılıyordu. Bilgisayarların özelliÄŸi sözkonusu ağı iÅŸleten ülkelere ait istihbarat örgütlerinin sunduÄŸu kriterlere göre mesajları filtrelemesiydi. Bu iÅŸlemin yapılmasını saÄŸlayan kriterleri oluÅŸturan anahtar sözcükler insanların ve kurumların isimlerinden, takma isimlere, telefon numaralarına, e-mail adreslerine, plaka numaralarına ve banka hesaplarına kadar sayısız ilgi alanını kapsıyordu. Åžayet kaydedilen mesaj sunulan kriterleri saÄŸlıyorsa, uygun ÅŸekilde sınıflandırılıyor, analiz ediliyor ve FBI gibi ilgili devlet kuruluÅŸlarına gönderiliyordu.'
Amerikan ve Ä°ngiliz istihbarat çevrelerinde iyi tanınan Sir William Stephenson bir kitabında 'ideal dünyada gizli silahlara yer yoktur' demiÅŸti. Ä°deal bir dünyada yaÅŸamadığımız kesin. Eric Cole ise bir kitabında 'gizli iletiÅŸimle sarılı bir dünyada yaşıyoruz' demiÅŸti. Bu ara Meclis'te 'MÄ°T Yasası'nda yapılması öngörülen deÄŸiÅŸiklikler tartışılıyor. DeÄŸiÅŸiklik, mahrem kurumlarımızın küresel dinleme aÄŸlarına karşı korunması gibi hassas bir meseleyi de kapsamına almalı elbette. Öte yandan MÄ°T yasası ülke insanının kendi devletinin istihbarat kuruluÅŸlarından emniyet içinde olmasını saÄŸlayacak içerik ve nitelikte olmalıdır.
Henüz yorum yapılmamış.